Dün akşam saatlerinde gelen haberlere göre İran Devleti, Suriye’nin Kuzey’inde PYD Terör Örgütü’nün ilan edeceği “Özerk Yönetimi” tanıyacağını ilan etti. Şeriat ile savaştığını beyan eden Salih Müslim’i tanımak İran’a yakışan bir tavır olmuştur. Zira artık İran Devleti’nin İslam Düşmanlığı sır değildir. Son derece pragmatist ve ilkesiz olan Humeyni, Hama Katliamı’nda da Baba Esed’in yanındaydı.
Türkiye, Kürtler üzerindeki tercihini Barzani üzerinde tercih etmiştir. Barzani, geleneklere önem veren ve Kürtlerin geleneklerine savaş açmayan bir isimdir. Ortadoğu yeniden şekillenirken bölgenin iki kuvvetli ülkesi (İran ve Türkiye), Kürtler üzerinden ciddi bir mücadeleye girişmişlerdir. Türkiye’nin Barzani tercihini son derece önemli gördüğümüzü söylemek zorundayız. Son zamanlarda İran, Barzani’ye yakın isimleri idam etmeye başlamıştır.
PKK Terör Örgütü, bu mücadele de ikiye ayrılmıştır. Bir yanda İran ve Suriye kontrolündeki PKK’lılar diğer yanda Türkiye merkezli PKK’lılar. İran ve Suriye merkezli PKK’lıların bir amacı da DHKP-C Terör Örgütüyle işbirliği yaparak Alevi-Sünni Savaşı çıkartmaktır. Zira İran ve Suriye merkezli PKK’lıların mezhep hassasiyeti de bulunmaktadır.
Abdullah Öcalan ve MİT, PKK’daki bu klik çatışmasını görmektedir. Bu yüzden mezhep hassasiyetini de içerisinde barındıran HDP adlı parti kurmuşlardır. Amaç Suriye ve İran merkezli PKK’lıların bütünlüklerini korumak ve bu unsurları İran’a kaptırmamaktır.
Kürtler üzerinden yürütülen bu savaşı İran mı yoksa Türkiye mi kazanır? Kim ilkeli ise o kazanacaktır. Temel haklar konusunda hassas olan, esnek ve yerinden yönetim ilkesini ülke bütünlüğünü bozmadan uygulayacak olan devlet kazanacaktır. İran’ın ilkesiz tutumları PYD gibi azınlık gruplar hariç bütün bölgeden lanetler kazanmasına vesile olmaktadır. Artık kimse Humeyni’yi hayırla anmamaktadır.
AK Parti’nin ürettiği “Yeni Türkiye” kavramı bu mücadelede önemli bir kavramdır. Ama yeterli değildir. Çünkü içi doldurulamamıştır. Kaldı ki Türkiye yeni anayasa da yapamamaktadır. Ama Yeni Anayasa her şey değildir. Türkiye, devletin bütün paradigmasının tartışılması zemini açmalıdır. Başta Mustafa Kemal olmak üzere bütün kişi ve kurumlar çok şiddetli bir şekilde zeminde tartışılmasının önü açılmalıdır. Müslüman halka durumun ciddiyeti açıklanmalıdır.
Türkiye’nin bir sıkıntısı da çok fazla zulüm biriktirmesidir. Camia’nın ön ayak olduğu KCK Tutuklamaları ciddi bir sorundur ama bundan daha ciddi olanı Terörle Mücadele Kanunu, düşünen herkesi terörist olarak damgalamıştır. Cemil Çiçek’in bu kanunun çıkması için elinden geleni yaptığı bilinmektedir. Yani AK Parti’ye yine AK Parti içinden sosyal tuzaklar kurulmuştur.
Türkiye bir an önce siyasi suç kavramını bir kenara atmalıdır. TMK kaldırılmalıdır. Adi Suçlar da af kapsamı içerisinde değerlendirilmelidir. Zira adi suçlar da bu çarpık sosyal sistemin bir sonucudur. Türkiye çoklu hukuk, federasyon vs. gibi her meseleyi tartışmaya açmalıdır. Yakın zamanda Suriye’de kurulan İslami Mahkemeler de tartışmanın içerisine girmelidir. Türkiye’deki hukuk sistemi zulüm üreten bir mekanizmadır.
Kürtler üzerinden yürütülen mücadele sadece alan kazanma mücadelesine indirgenirse büyük ve tüm toplumu etkileyecek büyük bir savaş geliyor.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.