Aslında böyle bir soru bile abestir. Zira gerek PKK gerekse de DHKP-C Teröristleri Allah’ın kelimesi en üstün olsun diye mücadele etmiyorlar. Aksine Allah’ın kelimesi düşsün diye mücadele ediyorlar. Geçen günlerde bir tanesi Allah ve Resülüne küfrettikten sonra öldü. İslam Fıkhına göre Allah ve Resulüne küfredenlerin kâfir oldukları ve ebediyyen cehenneme gidecekleri malum. Şaşırtıcı olan bazı müslümanların bu kâfirin arkasından “rahmet” dilemesi. Allah ve Resülüne düşman olanlara rahmet dilemek İslam’a hakaret ve Allah ve Resulü (sav) ile dalga geçmek demektir.
Batı’dan ihraç edilen sömürü, burjuva, feodalite, emperyalizm gibi kavramlarla toplumu tahlil etmemiz bizi sağlıklı bir neticeye götürmez. Kaldı ki bizzat Karl Marks bile Doğu Toplumlarındaki aşiret yapısının Batı’daki feodal sisteme bire bir benzeşmediğini söylemiştir. Türkiye’de Batı’dakinin tıpkısının aynısı gibi sınıflı bir toplum olmadığından politika pazarındaki ekonomik mücadelenin çoğunun sun’i olduğunu söylemek zorundayız. Gezi Parkı olaylarında DHKP-C Sol Terör Örgütü’nün baş destekçisi sermaye olmuştur.
Türkiye’de solculuk ve sağcılık gibi çatışmaların siyasi, kültürel ve iktisadi alt yapısı yoktur. Deniz Gezmiş, her şehirde burjuva “yaratmak” isteyen Kemalizm’i bağımsızlık adına savunmuştur. Aslında ne solcularda ne de sağcılarda ideolojik tutarlılık olmadığını söylemek zorundayız.
Solculuk ve sağcılık da ideolojik tutarlılık ve toplumsal alt yapı mevcut olmadığından İslami kavramları kullanma gereği duymuşlardır. İslami kavramları bağlamından kopartıp egemenlerin hizmetine vermek veya hâkim kültürün kodlarına göre yorumlamak adeta alışkanlıktır. “Antikapitalist Müslüman” İhsan Eliaçık son olarak daha da ileri giderek “şehit” olmak için Allah’a iman etmek şart değildir gibi akıllara ziyan bir ibare kullanmıştır. Hatta ona göre Allah ve Resülüne küfredip ölen Ahmet Atakan şehittir.
Türkiye’de faaliyette bulunan PKK ve DHKP-C Terör Örgütleri de ölülerine şehit ismini veren solcu örgütlerdendir. Halbuki her iki örgütün yöneticileri aydınlanma felsefesine iman etmiş, bilimciliği din edinmiş, rasyonalist ve pragmatik kişiliklerdir. Marksizm’i savundukları içim “silahlı propagandayı” usul olarak seçmişlerdir. PKK, Kürt ırkçılığını savunurken DHKP-C Terör Örgütü dinsiz bir “Alevilik” (!) peşindedir. Hatta her iki örgütün Sosyalist Baas ve Humeynist İran Devleti’nin hizmetindedir. Mustafa Selanik, DHKP-C Terör Örgütünün Hizbullah şebekesi ile beraber çalıştıklarını iddia etmektedir. Ulusalcı İşçi Partisi ve Hizbullah Terör Örgütü Lübnan’da verimli toplantılar yapmışlardır. Ordu artı CHP eşittir İktidar formülünden umut kesen bazıları DHKP-C artı CHP eşittir İktidar formülüne bel bağlamışlardır. Sonuç ne olursa olsun gerek Hizbullah Terör Örgütü’nün gerekse PKK ve DHKP-C örgütlerinin Allahü Teâlâ (cc) yolunda olmadıklarını söylemek zorundayız. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“İman edenler Allah yolunda savaşır, küfredenler ise tağut yolunda savaşır. Öyleyse siz şeytanın dostlarıyla savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa Suresi: 76)
Şehidlik kavramı bilindiği gibi İslami bir kavramdır. İslam âlimleri şehidi; Müslüman, akil ve baliğ olup zulmen öldürülen kimse olarak tarif etmişlerdir. İmam Merginani (rh.a) şehidi şu şekilde tarif etmiştir: "Şehid; müşriklerin katlettiği veya cihad meydanında kendisinde bir eser olduğu halde bulunan veya kendisini müslümanların zulmen katlettiği kimsedir" Bütün bu tariflerin eksenini ayet ve hadisler oluşturmaktadır: Nitekim Allahü Teala (cc) şöyle buyuruyor: "Allah yolunda öldürülmüş olanlar için "Ölüler" demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz iyice anlayamazsınız” (Bakara Suresi:154) Bir başka ayette de şöyle buyrulmaktadır: "Allah yolunda öldürülenleri sakın "ölüler" sanmayın. Bilakis onlar Rableri katında diridirler. (öyle ki Allahû Teâlâ (cc)'nın) Lûtf-û inayetinden, kendilerine verdiği (şehidlik mertebesi) ile hepsi de şâd olarak (Cennet nimetleriyle) rızıklanırlar. Arkalarından henüz onlara katılamayanları (Şehid olacak kardeşleri) için de: "Onlara hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir" diye müjde vermek isterler"(Al-i İmran Suresi: 169-170)
Görüldüğü gibi Allahü Teâlâ(cc) yolunda olmayan mücadelelerde şehidlik kavramı gündeme gelemez. Gelmesi demek şehidlik kavramının istismarıdır. PKK ve DHKP-C için savaşanlar da iki açıdan şehid olamazlar. Birincisi yukarıda da mahiyeti izah edildiği gibi gayr-i İslami bir örgüttür. Bu örgüte fiili ve gönülden destek kişinin itikadını paramparça eder. İkincisi de PKK ve DHKP-C’nın gündeme getirdiği mücadelenin İslami Cihad ile hiçbir ilgi bulunmamaktadır. Doğuda bazı âlimlerin ve PKK yöneticilerinin örgütün ölülerine şehid demesi din istismarıdır, insanları Allah adına aldatmaktır ve nihayet İslam’a hakarettir. Sonuç olarak İslam ahkâmının egemenliği dışında bir amaç için ölenler şehid değillerdir.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.