Son derece olağanüstü bir zamandan geçiyoruz. Düşünebileceğimizden veya hayal edebileceğimizden çok daha inanılmaz bir değişim sürecindeyiz. Titreşimsel bir değişim var ve artık insanların şimdiye kadar kapalı kalmış olan bilinçaltları, göremedikleri dünyalara açılacak.
Bir bildiğiniz var, adlandıramıyorsunuz, ama hissediyorsunuz. Dünyada ters giden birşeyler var. Beyninize çakılmış bir kıymık gibi sizi rahatsız ediyor. Öyle olmasa bu satırları okuyor olmazdınız. Kimim ben? Neredeyim? Dünya neden böyle?
Bu düşüncelerim 1980’lerde başladığından beri 50 ayrı ülkeye gittim, ilkel- modern her yeri gezdim ve bilmecenin parçalarını topladım.
Noktaları birleştirmeden büyük tabloyu görmek mümkün değil. Yirmi yıllık araştırmalar sonunda neden birşeylerin doğru olmadığını anladım. Yazar Michael Ellner şöyle demiş: “Halimize bakın. Herşey ters döndü. Doktorlar sağlığı yok ediyor, hukukçular adaleti, üniversiteler bilimi, hükümetler özgürlüğü, medya bilgiyi ve dinler de maneviyatı yok ediyorlar!”
Bunlar rastlantı değil, hepsi tasarlanmış... Şimdi noktaları birleştirdikçe daha iyi anlayacaksınız.
Peki biz kimiz?
Kayboluyoruz, çünkü nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Nerede olduğumuzu bilmediğimiz için evin yolunu da bulamıyoruz. Nereden başlayacağımızı bilmeden nereye gideceğimizi bilebilir miyiz? Kayboluyoruz, çünkü önce nerede olduğumuzu bilmiyoruz, ikincisi nerede olduğumuza dair bize gereken bilgiye ulaşamıyoruz. Zaten nerede olduğumuz bir yana, kim olduğumuzu bile bilmiyoruz! John Lennon’ın
dediği gibi, “Hangi yöne gideceğimi bilmeden ilerleyememem ki.”
Kim olduğumuzu ve nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Sonra tahminlerde bulunuyoruz. Dini ve bilimsel teoriler ileri sürüyoruz. Haritalarımız eskimiş, üstelik yanlış okuyoruz. Ya da bu işi bizim için yapan ‘birileri’ var, ama pusula kullanmayı, koordinatları belirlemeyi bize öğretmiyorlar. Birileri yol işaretlerini karıştırıyor. Dünya çıldırmış gibi görünüyor, çünkü hep yanlış yöne bakıyoruz, bir doğru yöne baksak, “Hey! Demek
işin aslı bu!” diyeceğiz. Zaten bir şeyi gizlemek isterseniz, onu ortaya bir yere saklayın, kimse bulamaz.
Bir Kızılderili hikayesi var; Yaratıcı bütün hayvanları toplayıp, “Kendi gerçeklerini kendilerinin yarattığını farkedinceye kadar insanlardan bunu saklamak istiyorum, nereye saklayayım?” diye sormuş.
Kartal, “Bana ver, Ay’a uçurayım”.
Yaratıcı, “Hayır, birgün oraya gider bulurlar.”
Alabalık, “Okyanusun dibine ne dersin?”
“Olmaz, orada da bulurlar.”
Buffalo, “Bana ver, büyük ovalara gömeyim.”
“Oraları da kazıp bulurlar.”
“O halde içlerine koy!”demiş yaşlı köstebek.
“Tamam”, demiş Yaratıcı, “En son bakacakları yer orasıdır!”
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Bizde olmayan sınırlı şeylere duyduğumuz sonsuz isteklerden ötürü değil midir bizde olanı görmemek?Başarılı bir yazı.Tebrikler.