Yerde ve gökte olan her şeyin Allahü Teâlâ (cc) ile bağı vardır. Nitekim: “Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir” (Hadid Suresi:1) buyrulmuştur. Yerler ve gökler, Allah’ı övmektedir. Hatta yerler ve gökler Allah’ı sevenleri sevmektedir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Uhud (Dağı), bizi seven ve bizim de kendisini sevdiğimiz bir dağdır.” (İbn-i Mace) Uhud Dağı’nın müslümanları sevmesinin nedeni, Allah’ın dinine hizmet etmeleri ve Allah’ın dinini egemen kılmak için ölümü göze almaları sebebiyledir. Hiç şüphesiz bir yerde sevgi varsa nefrette vardır. Uhud Dağı, ağaçlar kısaca yerler ve gökler ve ikisi arasındakiler Allah’ın dini dışında dinleri savunan, ideolojilere meftun olanlardan nefret eder.
Tabiat, Allah’a şirk koşan yani hâkimiyet hakkını Allah dışında bir varlığa veren kimselerden nefret eder. Bir ayet-i kerime’de bu husus şöyle beyan edilmiştir: “Rahman çocuk edindi dediler. Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir şey söylediniz. Az kalsın, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar parçalanıp dağılacaktı.” (Meryem Suresi: 88-90)
İnsan ile tabiat arasında bir bağ vardır. Bu bağ ikisini de yaratanın Allah olmasından kaynaklanır. Esasen ikisi arasında bir dostluk ve sevgi bağı da mevcuttur. Zira yaratana ikisi de secde ederler. Nitekim bu hakikat şöyle beyan edilmektedir: “Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler. Göğü yükseltti ve mizanı koydu. Sakın tartıda taşkınlık etmeyin. Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.” (Rahman Suresi: 6-9) Bitkilerin ve ağaçların secde etmesinden sonra gelen ayetlerde insanlara “tartıda taşkınlık yapmaması ve adaletle hükmetmesi” emredilmektedir. İmam Şafii (rh.a); “Adalet, Allah’ın indirdiği hükümlerle amel etmektir” tarifini yapmıştır. Bu tarif; “Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendisidir” (Maide Suresi: 55) ayet-i kerimesine dayanmaktadır.
İslam Şeriatını karşı çıkan hatta O’nun hükümlerini irtica diye mahkûm edenler zalimlerin ta kendisidir. Bu zalimleri sadece müslümanlar değil; o Gezi Parkı’ndaki ağaçlar da sevmezler. Onlardan nefret ederler. Lanet ederler. Hatta bunlar yüzünden tabiat dengesini kaybeder. Nitekim ayet-i kerime’de şöyle buyrulmuştur:
“İnsanların kendi elleriyle kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat meydana geldi…” (Rum Suresi: 41) Onların ağaca karşı sevgi gösterileri sadece bir yalan!.. Zira onlar Allah’ı sevmiyorlar. Allah’ın şeriatını sevmiyorlar. Onlar nefret kusan kimseler. Ama rol yapmayı iyi becerirler.
Daha dün ODTÜ’de müslümanları aşağılayanların ağaçları sevdiklerini söylemeyin lütfen!.. Suriye’de yüz binlerce müslüman öldürülürken sesini çıkartmayanların ağaç için meydana çıktıkları yalanını seslendirmesin kimse. Zira ne ağaçlar, ne öldürdükleri bebekler ne tecavüz ettikleri tabiat bunları sevmiyor. Bunlarda kimseyi sevemezler. Kıyamet günü eylem arkadaşları birbirlerine lanet edecekler. Yani… Yani bunların eylem arkadaşlıkları da sahte. Cehennem de bunları sevmiyor!.. Ama ne yapsın eli mahkûm bunları ebediyyen misafir edecek. Ama merak etmesin Allah düşmanları orada da ağaç var. Okuyalım:
“Şüphesiz ZAKKUM AĞACI günahkârların cehennemdeki yiyecekleridir. Zakkum ağacı erimiş maden gibidir. İnsanların karnında tıpkı sıcak suyun kaynaması gibi kaynar.” (Duhan Suresi: 43)
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.