Beyan türlerinden birisi olan nesh, tarihte de Yahudiler günümüzde de modernistler tarafından istismar edilen meselelerden birisidir. Allah (cc)’da Kitabı’nda meseleye şöyle değinmiştir
"Biz bir ayeti nesh eder veya unutturursak, mutlaka ondan daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir." (Bakara Suresi: 106)
Ayet nazil olmadan önce Yahudiler; “Muhammed’in tutumuna hayret ediyoruz. O, yapılması gerekli bir şeyi emrediyor, akabinde onu yasaklayarak zıttının yapılmasını istiyor. Bugün söylediğinden ertesi gün dönüyor. Kur’an nasıl bir kitap, O, Allah’ın kelamı değil ancak Muhammed’in sözüdür. Çünkü bu kitapta hükümler birbirini nakzediyor” gibi sözlerle tezvirat fırtınası estirmişlerdir. Halbuki Yahudiler, Hz. Musa (as)’dan önce birçok peygamberin geldiğine iman etmişlerdir. Bazı peygamberlerin şeriatı diğerinden farklı idi. Dolaysıyla Yahudilerin amacı üzüm yemek değil bağcı dövmekti.
Müşrikler de Hz. Peygamber (sav)’e benzer itirazlar yöneltmişlerdir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Biz bir ayeti değiştirip yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pekiyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: “Sen, ancak bir iftiracısın” dediler. Hayır, öyle değil; onların çoğu bilmezler.” (Nahl Suresi: 101) Tarih boyunca İslam’ın kendisine saldırma vesilesi sayılan neshin mahiyetine kısaca değinmekte fayda vardır.
Nesh izah etmek, gidermek, nakletmek, değiştirmek, unutmak, terketmek ve ertelemek gibi manalara gelmektedir. Istılahta, şer’i bir yolla sabit olan hükmün artık bundan sonra ortadan kalktığına delalet eden şer’i bir yoldan ibarettir. Nesh, mensuh hükmünden sonra gelerek, varlığı ile hükmü yürürlükten kaldırır. Buradaki hükmün menşei Kur’an ve sünnettir. Aklın (akıl hüküm koyucu olmadığından) hükümlerinde mucizede, haberlerde ve tarihi hadiseler de nesh söz konusu değildir. Ulema (Ebu’l Müslim el İsfehani hariç) nesh de ittifak etmiş ve hükmün iptali, sadece lafzının kaldırılması ve hem lafzı hem de hükmünün kaldırılması şeklinde üç çeşidi olduğunu beyan etmişlerdir.
Kur’an-ı Kerim’de başta Kıblenin yönünün değiştirilmesi olmak üzere birçok nesh örneğine rastlamak mümkündür. Ayrıntılı bilgileri “Fıkıh Usulü” Kitaplarında bulabileceğimiz nesh meselesi Kur’an ve sünnetin anlaşılması için teknik bir bilgidir. Ayetleri keyiflerine ve çağdaş değerlere göre yorumlamak isteyenler Yahudilerin düştükleri tahrif illetine duçar olduklarından usule uygun tefsire karşı çıkmaktadırlar.
Bütün hukuk sistemlerinde zaman ve mekânın değişmesinden dolayı nesh kaidesi yer alır. Allah’ın hükümlerinin hem tedrici olarak gelmesi hem de zamanın şartlarıyla (ve değişik hikmetlerle) hükmü değiştirmesi kullar için rahmettir. Burada bir gerçeğin de altını çizmeliyiz.
Hz. Muhammed (sav)’e verilen şeriatla kıyamete kadar gelecek bütün insanlık muhatap olduğundan hükümlerde 23 sene içerisinde insanları bir yerden başka bir yere tedrici olarak taşımış ve karşımızda mükemmel bir sistem çıkmıştır. Kaldı ki ne yazık ki bugün neshi reddedenlerin önemli bir bölümü çağdaş değerler adına (veya ne adına olursa olsun) muhkem nassları iptal etmekte onun yerine hevalarının kanunlarını gündeme getirmektedirler. Neshi gündeme getiren sadece Allah ve O’nun izniyle Hz. Muhammed (sav) olduğuna göre işlenen cürümün mahiyeti kavranabilir. Sonuç olarak nesh bir sözünden dönme veya çelişki değil başlı başına bir kanundur. Neshi bahane ederek İslam’a saldıranlar lanetli insanlardır.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.