ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Madem Bu Kadar Ahlaksızdı ve Şantaj

Yusuf Kerimbağlı

02 Aralık 2013 Pazartesi 20:32
  • A
  • A
2004 MGK Belgesi’nin haberleri daha önce hem Hürriyet Gazetesi’nde hem de Alper Görmüş’ün köşesinde yayınlanmıştı. Ama buna rağmen bugün haberi duyunca “kolum kanadım kırıldı” açıklamasında bulunmuştur. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta İsrail’e “One Minute” demesine kadar hükümet ile iyi geçinen Fethullah Gülen’in kollarının kanadının o gün değil de bugün kırılması ilginç.

İslam ile hükmedilmeyen toplumlarda ahlaki seviye iyice düşer. Bu konuda Peygamberimiz (sav) Efendimiz şöyle uyarılmıştır: “Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, hep laf götürüp getiren, Hayra engel olan saldırgan, günahkâr. Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı.” (Kalem Suresi: 10-13)

Dershane çatışmasında belden aşağı vuruşlar yapan Camia’yı ayet-i kerime’de zikredilen ahlaki yapıdan ayrı düşünmek pek mümkün değildir. Geçmişte 2010 KPSS, Sehven Telefon Numaraları yükleme ve kaset skandallarıyla anılan Camia’nın düne kadar beraber oldukları bir kesimin bütün zaaf ve sırlarından faydalanması ve çeşitli tezvirat kampanyaları açılması nasıl bir ahlaki çete ile karşı karşıya olduğumuzu göstermesi bakımından ibret vericidir. Zaten İslam’ın itikadi ve fıkhı sahasını izafileştiren Camia’nın beşeri bir ahlaki seviyeyi de tutturamadığı görülmektedir.

Kalem Süresi’nde zikredilen ahlaki erdemsizlikleri özetlemeye gayret edelim: Yalanları doğru gibi lanse etmek, sürekli kusur aramak ve kınamak, laf getirip götürüp ara bozmak, saldırgan, kaba ve haşin ve adeta kötülükle anılan…

Suriye meselesinde müslümanların kimyasal silah kullandıklarını söyleyen, Mısır’daki Darbe sürecinde direnişi kınayan, Gezi Olaylarında Erdoğan’a diktatör diyerek yangına benzinle giden kimselerin ahlaklı olduklarını söylemek mümkün değildir. Başbakan hasta yatağında iken MİT operasyonu üzerinden hükümet darbesi planlayanların Güneydoğu’da akan kandan nemalanmak istediklerini düşünebiliriz.

Hükümetler pragmatizm ve makyavelizmi putlaştırmamak zorundadır. Muhaliflerine bile adil davranmak zorundadırlar. Hükümetin çıkarttığı 2006 TMK, on binlerce insanın terör zanlısı olmasına vesile olmuştur. Düşünen her insan, potansiyel teröristtir. Balyoz Davası’nda değiştirilmesi muhtemel dijital delillerle mahkûm olmuştur. 2010 KPSS gençler ile devletin birbirine güvenini zedelemiştir. Hükümet, Camia denilen grupla kurduğu ittifakın bir kere kanuni hiçbir dayanağı yoktur. Çünkü kanunen “Camia” denilen bir yapı bile yoktur. Ne yazık ki, Hükümetin kurduğu gayr-i kanuni bu ittifak birçok yaraya sebep olmuştur. Bu ittifakın ahlaki alt yapıdan yoksun olduğunu da son günlerde olan yaygaralardan anlaşılmaktadır.

Hükümetin yapması gereken ülkedeki herkesin hükümeti olduğunu deklare etmelidir. Ve şunu aklına getirmektedir. Kalem Suresi’nde ahlaksızlara yönelik olarak “itaat etme” diye başlamaktadır. Evet, ahlaki tutarlılığını kaybedenler kendilerine itaat etme hakkını kaybederler. Camia denilen yapılarla ittifaklar güç kazandırmaz aksine hükümeti devirir. Hükümet, ülkedeki birçok gerilimin ve ayrışmanın Camia denilen yapıdan kaynaklandığını çok iyi bilmektedir. Zaten Camia’nın sözcülerinin “içerdeki askerlere üzülüyorum” gibi sözler söylemesi içeri attıklarını Hükümete karşı kışkırtmak içindir. Zaten canlı yayında açıkça tehdit ederek “ülkeyi Gezi’den daha beter yaparız” demelerinin üzerinde düşünmek lazımdır. Bir örnek vermek de fayda vardır. Zaman Gazetesi’nden Mustafa Ünal şöyle demektedir:

“O imzaların sahici olduğunu ben de düşünmüyorum ama bunu tekzip etmenin yolu ‘dershane konusunu’ gündemden düşürmek ve başta emniyet olmak üzere bürokrasideki tasfiye algısını gidermek. Böylece 2004 parantezi içinde yapılacak değerlendirmelere de fırsat verilmemiş olur. O belge de o imzalar da bir daha konuşulmamak üzere tarihin çöplüğüne yollanır. Suizana kapılar kapatılmış, hüsnü zannın yolu açılmış olur.”

Dikkat edilirse bu sözlerde zımnen “eğer hükümet geri adım atarsa biz de karalama kampanyasını durdurur ve birçok şeyin üstünü örteriz” denilmektedir. Şantaj da ahlaki zaaflardan biridir. Pek tabii ki şantaja boyun eğen bir güç de ahlaklı olamaz. Hükümet ebedi değerler ile ahlaki çukur arasında bir tercih yapmak zorundadır. Ve bu işin geri dönüşü Türkiye’yi yok eder.
YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.