“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin. Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz şeytanları, kâfirlerin dostu yaptık” (A’raf Suresi: 27)

Şeytanın birinci amacı insanları çıplaklığa teşvik etmek ve doğrultuda bir yaşam tarzı oluşturmaktır. Şeytanın dostu olan kâfirler, çıplaklığa dayanan “yaşam tarzının” mukaddes olduğunu iddia etmişlerdir. Nitekim şöyle buyrulmuştur: “Onlar (müşrikler) bir fahişelik yaptıkları zaman: “Babalarımızı bu yolda bulduk, bunu bize Allah emretti” derler. De ki: “Allah kötülüğü emretmez. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz.” (A’raf Suresi: 28) Müşrikler yaşam tarzlarını “atalarının izine ve mukaddesliğe” bağlamışlardır. Günümüzde nikâhsız yaşam, komün hayatı, genelevleri ve zina laikperestler tarafından adeta mukaddes olarak görülmektedir. Mekke Müşriklerinin Kâbe’yi çıplak olarak tavaf etmesini eleştiren Müslümanlara ayette beyan edilen cevabı vermişlerdir.

Laikperestler için insanların kendi elleriyle yaptıkları kanunlar ve yaşam tarzları kendinden menkul mukaddestir. Türkiye’de “atalarının izinden” giden laikperestlerin, yaşam tarzlarına yönelik en ufak bir eleştiri karşısında çılgına döndükleri ortadadır. Onlar baştan aşağı kutsaldır.

Laikperestler, dünyanın en cici insanlarıdır; gençleri çiçek, yaşı yetmiş işi bitmemiş putperestleri ise adeta bir melektir. İki de bir düşünce özgürlüğü istemelerinin tek nedeni mukaddese hırlama özgürlüğü. Geçenler de Allahü Teâlâ (cc) ve Resülü Hz. Muhammed (sav)’e sövüp ölen bir soysuzu “şehit” ilan ettiler. Şehit, İslami bir kavram ama laikperestlerin İslam’ı kullanma özgürlükleri de var. Karikatürlerle İslam’a ve değerlerine küfrederler de Salih Memecan gibi birisi onların “ölü sevici” olduklarını deşifre edince yine kırmızı gördüler.

Karşılarında dik duran İslam âlimlerine asla tahammül edemezler. Bu isimlerden birisi de Ömer Tuğrul İnançer!.. Hoca ilk önce “Hamile kadınların sokakta gezmesi estetik değil, doğru da değil” demesi üzerine Hoca’yı kadın düşmanı ilan ettiler. Mukaddeslere saldırmayı huy edinenler hemen Hoca’ya saldırdılar. Hani “düşünce özgürlüğü” vardı. Son olarak Hocaefendi “hikmet” dolu şu sözleri söyledi. Beraber okuyalım:

“Evlilik kurumunun bugünkü empoze edilen, “Ben kendi ayaklarımın üzerinde dururum”, ‘kadının ekonomik hürriyeti’ gibi aldatmacalardan vazgeçilmesi lazımdır. İstatistikle meşgul olanlar boşanmaların kimler arasında olduğunu bir istatistikî anket yapıversinler.

Çalışan kadından bahsediyorum. “Ben kocama muhtaç değilim” diye evvela ailesini dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor.

Ben eş demem. Eş yoktur, eşitlik yoktur. Ben karımla, çocuğumla eşit değilim. Eşim değil, zevcem olur. Karı da kurumsallığı anlatmak için kullanılır.”

Hoca’nın söylediklerinin neresi yanlış? Velev ki yanlış laikperestlerin Hoca’ya saldırmaya ne hakkı var? Kemalist ve laikperest Oda TV adlı site hocayı yobaz ilan etmiş. Ama asıl yobazlığın kendi elleriyle ve atalarının yaptığı kanunlara ve yaşam tarzına mukaddes kılıfı geçirmek yobazlıktır. Ve son bir soru bu arkadaşlara kadınların genelevlerinde çalışması da mukaddes mi? İşte sizin mukaddes yaşam tarzınız fahişeliği bile meşru görüyorlar. Sonra da Hoca'ya dil uzatma cüretinde bulunuyorlar.

Âlimlerimize hakaret ederek elinize bir şey geçmez:

“Allah şahadet etti ki, O’ndan başka ilah yok!.. Bütün melekler ve âlimler de dosdoğru olarak buna şahittir. O’ndan başka ilah yoktur. O, Aziz’dir, Hâkim’dir.” (Al-i İmran Suresi: 18)

Laik yaşam tarzını savunanlar öldükten sonra ilahlarının ataları ve önderleri olduğunu savunsunlar bakalım kurtulacaklar mı? Biz ise alimlerimizin gölgesinde Allah’tan başka ilah olmadığını haykıracağız.