ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 23 Haziran 2014 Pazartesi 09:38

Ahmet Yavuz: Paralel yapı orduya kumpas kurdu

Ahmet Yavuz: Paralel yapı orduya kumpas kurdu

Balyoz davası sanıklarından olan ve geçtiğimiz günlerde tahliye olan Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, "Paralel yapı orduya kumpas kurdu. 160 kişiyle darbe toplantısı mı olur? Oldu diyelim bunun yazılı belgesi tutulur mu, ses kaydı alınır mı?" dedi.


Hak ihlali kararıyla tüm sanıkların tahliye olduğu Balyoz davasının sanıklarından Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Sabah Gazetesi'nden İsa Tatlıcan'a 2003'teki darbe iddialarını, dava sürecindeki hukuksuzlukları ve yargıdaki paralel yapılanmanın Balyoz davasına etkisini anlattı.

Ahmet Bey siz darbeci misiniz?

Hayatımda hiç darbeci olmadım. Hiçbir döneminde aklımın ucundan geçmedi. Silahlı kuvvetlerin yakın tarihini bilen bir insan olarak darbelerin savunulacak bir yanı olmadığını her zaman söyledim. Siviller yüzde 92 evet oyu verirken ben 12 Eylül'den sonra hazırlanan 82 Anayasası'na hayır oyu vermiş bir insanım. Kimin tarafından yapılırsa yapılsın, her darbe belirli bir kliğin ülkeyi ele geçirmesidir. Onların ufku ile yönetilen ülke, her zaman halktan kopmaya mahkumdur. 12 Eylül darbesinin oluşturduğu travmadan bu ülke hâlâ kurtulamadı.

2003'te 1. Ordu Komutanlığı'nda yapılan bir seminer nedeniyle 2011'de tutuklandınız. Neydi o seminer?

Bu seminerin uzaktan yakından darbe planı ile ilgisi yoktur. Kimse de seminerden yargılanmadı zaten. Çetin Doğan Paşa da "Seminer ile ilgili bir suç varsa beni yargılayın, buradaki insanların bir ilgisi yok" demişti. Ama o günlerde kimseye bunu anlatamadık. Kimse kimseyi dinlemiyordu. Fatih Camisi'nin bombalanması, kendi uçağımızın düşürülmesi gibi uydurmalar 11. no'lu sahte CD'deki dijitallerde yer almaktadır.

PARALEL YAPIYA ROL BİÇİLDİ

Peki darbe toplantısı nasıl yapılır?

Ben 1960 darbesini, 1971 muhtırasını inceledim. Hiçbirinde belge tutulmamış. 160 kişinin birlikte yaptığı bir darbe planı olabilir mi? Darbeciler o kadar insanın önünde yapılan planın mutlaka dışarı sızacağını düşünmezler mi? Böyle bir plan yapıldı diyelim. Bunlar yazılı kayıt altına alınır mı? Ses kayıtları alınır mı?

Balyoz Davası süreci nasıl gelişti?

Süreç Taraf'ın manşeti ve savcının soruşturması ile başladı. Biz bir operasyonun başladığını anlamıştık ama bu kadar hukuksuzluğu beklemiyorduk. Muhatabın Genelkurmay olduğunu düşünüyor, onların bir cevap vermesini bekliyorduk.

Paralel yapının Balyoz Davası'nda etkili olduğunu düşünüyor musunuz?

Paralel yapı Balyoz davasında resmen operasyon yaptı. Bunu savcısıyla, polisiyle, yüksek yargısıyla yaptı. Medyası da bu süreçte açık bir destek verdi. Yargıtay da dahil istedikleri gibi at oynattılar. Paralel yargı Balyoz sürecinde gerçeklerin üstünü kapattı. Paralel yapı denilen cemaatin bir kısım organizasyonu Türkiye için büyük bir tehlike. Bir defa dünyadaki güç dengesinden istifade ederek kendisini ABD'ye kabul ettirdi. ABD şimdi bölgeyi dizayn etmek istiyor. Bu süreçte paralel yapıya da bir rol biçildi. Bu rol gereği Türkiye devletinin en güçlü omurgası olan Silahlı Kuvvetler bu yapı tarafından hedef alındı.

Bir kumpas kurulduğunu ilk ne zaman fark ettiniz?

Soruşturma aşamasında Savcı Süleyman Pehlivan'a ifade verdim. Bana 2 liste gösterdi. İlkinin darbeye katılacakların listesi olduğunu söyledi. Listedekilerin hepsini tanıyordum. İkinci listede benim tugayımdan subay ve astsubaylar da vardı. Bu listenin benim tarafımdan 5 Mart tarihinde hazırlandığını varsayıyordu. Ancak içlerinde 1 üsteğmen, 1 teğmen bir de astsubay yaklaşık bir yıl önce başka birliklere gönderilmişti. 5 Mart tarihli bir belgede bu isimlerin yer almasına imkân yoktu. O zaman bir organizasyon tarafından çok kapsamlı bir kumpas ile karşı karşıya olduğumuzu, davamızı yürüten yargı mensuplarının başka bir yapı tarafından yönlendirildiğini anladım.

Silivri'deki günler nasıl geçiyordu? 

Çok sadeydi. Geç yatıyor ve biraz da geç kalkıyorduk. 12 gazete alıyorduk. Her gün 2-3 saatim gazete okuyarak, 2-3 saatim de TV izleyerek geçiyordu. Diğer zamanlarımızda ise kitap okuyup spor yapıyorduk. İlk günler bir odada 9 kişi kalıyorduk. Daha sonra bu 4 kişiye düştü. Hep moralliydik. En zor anlarımız haftalık görüşten sonra eşlerimizden, çocuklarımızdan ayrıldığımız anlardı. Herkes çok dirayetliydi. Silivri'de şunu anladım. Türk milleti ordusu ile gurur duymakta çok haklıymış.

17 Aralık sonrasında, iktidarın paralel yapının yargı ve emniyet ayağına yönelik verdiği mücadele hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben Başbakan'a mektup yazdım ve bunları birer birer söyledim. Paralel yapı ile gerçekten mücadele etmek istiyorlarsa Balyoz, Ergenekon, Kafes Eylem Planı, Poyrazköy, OdaTv, Askeri Casusluk davalarını bütün yönleriyle incelesinler. Paralel yapının bütün kodlarına ulaşırlar. Şunu da söylemek isterim. Biz bu paralel yapı elemanları tarafından büyük haksızlığa uğradık. Hayatımızdan yıllar çalındı. Cezaevinde yaşamını yitiren insanlar oldu. Biz mağdur edildik ama intikam hisleriyle onların mağdur edilmesini istemem. Bu yapı sonuna kadar araştırılsın, adil şekilde yargılanıp hak ettikleri cezayı çarptırılsınlar.

"TSK'NIN DA KENDİYLE YÜZLEŞMESİ GEREKİR"

"Cezaevinde İsmail Hakkı Pekin ile birlikte Osmanlı'dan günümüze asker-sivil ilişkilerini anlatan 'Asker ve Siyaset' isimli bir kitap yazdık. Bizim kitabımızı okuduğunuz zaman bunun bir özeleştiri olduğunu da anlarsınız. Özeleştiri yapmayan kurum ayakta kalamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çok hatası olmuştur. Halktan kopmuştur. Din konusunda dışarıya çok yanlış bir algı vermiştir. Yemin törenlerine gelen türbanlı kadınlarla ilgili o görüntüler verilmemeliydi. Ancak özeleştiri yaparken bir kurumu haksız şekilde eleştirmemek gerekir."

'11 NOLU CD GERÇEK Mİ DİYE SORMADILAR'

Mahkeme sürecini de paralel yapının yönlendirdiğini düşünüyor musunuz?

"Mahkemede gerçeğin üstünü nasıl örtebilirim" yargılaması yapılıyordu. Adeta duvara konuşuyorduk. Son derece kararlıydılar, bizi hiç dinlemiyorlardı. Mahkemede şunu söyledim: "11 numaralı CD ile ilgili tek bir soru sormuyorsunuz, neden sormadınız? Neden bu CD'nin gerçek olup olmadığını araştırmıyorsunuz?" Cevap vermediler. Çünkü o CD'nin bize kurulan tezgâhın bir parçası olduğunu hepsi biliyordu.  

KAYNAK:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER