Balyoz davasında gerekçeli kararın hazırlandığı, savcılığın açıklama yapacağı açıklandı. Balyoz davasında gerekçeli karar 1435 sayfadan oluşuyor. Kararda '20 madde ile test edilen dijital belgeler gerçektir' deniliyor. Mahkemenin 1435 sayfadan oluşan gerekçeli kararı, sanık avukatlarına da dağıtılmaya başlandı.
Fotokopi olarak dağıtılan gerekçeli kararın birinci sayfasından 232'inci sayfasına kadar olan bölümde, sanık bilgileri ve iddianamelerin özetine yer verildi.
Gerekçeli kararın 232 ile 249'uncu bölümlerinde mütalaa, 249-759 sayfalarında sanık savunmaları, 759 ve 954 sayfaları arasında da delillerin özetleri anlatılıyor. 954'ten 1062'inci sayfaya kadar olan bölümde de delillerin değerlendirilmesi, 1062'den son sayfaya kadar olan kısımda, sanıkların bireysel durumları ele alınıyor.Dosyası ayrılan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün de aralarında bulunduğu 3 sanığın yargılanmasına ise 5 Şubat 2013’te başlanacak.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi , 21 Eylül’de karara bağladığı davanın gerekçeli kararında, 362 sanık üzerinden değerlendirme yapıldı. Kararın, ‘Genel Değerlendirme’ başlıklı ve 100 sayfayı aşan bölümünde, dava aşamasında tanıkların neden dinlenilmediği, neden bilirkişi raporu taleplerinin kabul edilmediği, sanık avukatlarının neden duruşmalara katılmadığı ve sanıklara verilen hapis cezalarında neden takdir indirimi uygulanmadığına ilişkin değerlendirmelerin bulunduğu belirtildi.
SANIK AVUKATLARI KARARA TEPKİLİ
Balyoz davasının gerekçeli kararda mahkeme, Başbakanlık'a bağlı TÜBİTAK'tan bilirkişi atanamayacağını öne süren sanık ve avukatlarının yine Başbakanlık'a bağlı Genelkurmay'dan askeri bilirkişilerin hazırladığı raporları kabul etmesinin çelişkili olduğunu belirtti.
Balyoz davası gerekçeli kararında, sanıklar ve avukatların TÜBİTAK'ın Başbakanlığa bağlı olması nedeniyle buradan bilirkişi görevlendirilemeyeceği yönündeki iddialarına yönelik mahkeme açıklama yaptı. Bu düşüncenin yerinde olmadığını belirten mahkeme, aksi durumda birçok davada bilirkişi bulmanın imkansız hale geleceğini kaydetti. Mahkeme, kanun gereği kamu görevlilerinin silsile yoluyla bağlı oldukları değil, bağlı oldukları kurumun bizzat kendisi hakkında bilirkişilik yapamayacaklarını hatırlattı.
Sanıklar ve avukatlarının askeri bilirkişi raporlarını kabul etmelerinin ise iddiaları konusunda tutarsız olduklarını gösterdiğini belirten mahkeme, "Çünkü askeri bilirkişiler muvazzaf olup Genelkurmay Başkanlığı'na bağlıdır. Genelkurmay Başkanlığı ise Anayasa'nın 117. maddesi gereğince Başbakanlık'a bağlıdır." dedi.
Bu tespitler doğrultusunda mahkemenin, dosyada mevcut Cumhuriyet Başsavcılığı ve askeri savcılık tarafından yaptırılan bir kısım bilirkişi incelemelerini delillerin değerlendirilmesi açısından yeterli gördüğü ifade edildi.
ÖZEL'İN ÜZERİNİ ÇİZMİŞLER
Balyoz sanıkları, o dönemde Kara Harp Akademisi Komutanı olan şu anki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in darbe girişimine destek vermediği için üzerini çizmişler. Sanıklar, Özel’i ikna için görevlendirmede de bulunmuş.
Balyoz davasının gerekçeli kararında, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in ismi de geçti. Özel’in darbe harekatına destek vermediği için isminin yanına eksi konmuş. Dönemin, Kara Harp Akademisi Komutanı olan Özel’i ikna için ise sanıklardan dönemin Harp Akademileri Komutan Yardımcısı olan Doğan Temel görevlendirilmiş.
20 YIL CEZA ALDILAR
General Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ı 20’şer yıl hapis cezasına çarptırmıştı.
DELİLLER DOĞRULUYOR
Balyoz davasının gerekçeli kararında, dava dosyasına farklı zamanlarda giren delillerden bir kısım belgelerin birbirleri ile aynı olduğu belirtildi. Ayrıca Mehmet Baransu tarafından savcılığa teslim edilen belgelerin asıllarının, Genelkurmay Başkanlığınca askeri birimlerde bulunduğu ve dijital deliller arasında yer almasının, sanıkların iddialarının aksine mahkemede tam bir kanaat oluşturduğu anlatıldı.
Balyoz davasının açılmasına yol açan, gazeteci Mehmet Baransu tarafından savcılığa teslim edilen 2 bin 229 adet yazılı belge, Gölcük Donanma Komutanlığı'ndan elde edilen deliller ile Eskişehir'de Hakan Büyük'te ele geçirilen dijital deliller arasındaki taranmış belgelerin bir kısmının birbirinin aynı olduğu bilgisi verildi.
Ayrıca Mehmet Baransu tarafından teslim edilen belgelerden bazılarının 12 Eylül 1980 askeri darbesine ilişkin belgeler olduğu, içerik ve başlıkları dikkate alındığında Balyoz Harekat Planı ekindeki belgelerin de bunlardan etkilenilerek oluşturulduğunun anlaşıldığı değerlendirmesi yapıldı. Gerekçeli kararda, "Başka bir anlatımla 12 Eylül 1980 askeri darbesinde kullanılan askeri planlar, sanıklar tarafından Balyoz Harekat Planının hazırlanmasında da baz alınmıştır." denildi. Bu tespit ile ilgili olarak sanık Süha Tanyeri'nin el yazısı notlarında 'Komutana arz' belgesinde de açıkça belirtildiği ifadesine yer verildi.
12 Eylül 1980 dönemine ilişkin 'Hassas kamu tesisleri, İstanbul'da bulunan yüksek öğretim yurtları, İstanbul'da yayınlanan gazeteler-dergiler, İstanbul'da faaliyet yürüten vakıflar-dernekler-sendikalar, kamu kurumlarından temin edilecek araçlar, arama yapılacak yerler, gözaltına alınacak şahıslar' ifadelerinin geçtiği birçok belgenin, Balyoz Harekat Planı ekleri ile uyuştuğu belirtildi.
'DELİLLERİN DOĞRULUĞU, TAM BİR KANAAT OLUŞTURMUŞTUR'
Baransu tarafından teslim edilen yazılı belgeler ile asıllarının Genelkurmay Başkanlığı tarafından askeri birimlerde bulunduğu belirtilen taranmış belgelerin dijitaller içerisinde yer alması, delillerin doğruluğu konusunda sanıkların aksi yöndeki savunmalarını bertaraf ederek mahkemede tam bir kanaat oluşturmuştur.
'DİJİTAL BELGELER GERÇEKTİR'
Kararda yaklaşık 100 sayfanın dijital delillere ayrıldığı, karar metninde ‘20 madde ile test edilen dijital belgeler gerçektir’ denildiği belirtiliyor.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Balyoz davasındaki gerekçeli kararında, sanıkların öne sürdükleri 'belgeler sonradan oluşturuldu' iddiasına cevap verdi.
Gerekçeli kararda, "Teslim edilen yazılı belgeler ile asıllarının Genelkurmay Başkanlığı tarafından askeri birimlerde asılları bulunduğu belirtilen taranmış belgelerin dijitaller içerisinde yer alması, delillerin doğruluğu konusunda sanıkların aksi yöndeki savunmalarını bertaraf ederek mahkemede tam bir kanaat oluşturmuştur." ifadesine yer verildi.
Sanıklar ile avukatları tarafından, delillerin askeri yazım kuralları içerisinde hazırlanmadığı, dolayısıyla da hukuksuz delil olduğu iddialarına ise gerekçede şu cevap verildi: "Hukuk dışı bir yapılanma içerisinde yazışmaların, bir düzen ve intizam içerisinde olmasının, askeri yazışma ilkelerinin geçerli olmasının beklenemeyeceği..."
Kararda sanıklar için, "Kendi mağduriyetlerine kısmen ya da tamamen kendi hareketleriyle neden olan sanıklar, bu durumdan kendi lehlerine sonuç çıkararak haklarının ihlal edildiğini iddia edemezler." denildi.
20 madde ile test edilen dijital belgeler gerçektir. Kesin kanaatimiz olduğu için bilirkişi heyeti oluşturmadık. Hiçbir bilirkişi raporu yargıcı kesin olarak bağlayamaz.
'GENELKURMAY BAŞKANI, ÇETİN DOĞAN'I UYARDI'
Mahkeme, Çetin Doğan’ın savunması sırasında ‘darbe planı görüşüldü’ şeklindeki ifadesine önce itiraz ettiği, görüntülü olarak savunması izlettirildiğinde bu kez ‘dil sürçmesi’ diyerek kendini savunduğunu belirtti. Gerekçeli kararda bunun dil sürçmesi olarak kabul edilemeyeceği kaydedildi.
Balyoz davası gerekçeli kararında, bir numaralı sanık Çetin Doğan’ın duruşmadaki bir savunması sırasında, seminerde, ‘darbe planı görüşüldü’ şeklinde beyanda bulunduğu anlatıldı. Ancak, Çetin’in böyle bir ifade kullanmadığı yönündeki itirazı üzerine duruşma CD’sinin izlendiği ve sanığın reddetdiği cümleyi kullandığının görüldüğü belirtildi. Bu tespit üzerine Doğan’ın bu kez ‘dil sürçmesi’ diyerek kendini savunduğu kaydedildi. Doğan’ın bu sözlerinin gerçek amaç ve kastını gösterdiğini kaydeden mahkeme, Doğan ile birlikte mahkum olan tüm sanıkların yargılama boyunca seminerde darbe planının görüşüldüğünü saklamaya çalıştıklarını vurguladı. Sanık Doğan’ın bir anlık dalgınlık sonucu seminerde asıl görüştükleri konunun darbe planı olduğunu ağzından kaçırdığına dikkat çeken mahkeme, “Diğer deliller de gözetildiğinde bunun bir dil sürçmesi olarak kabul edilmesi mümkün değil.” dedi.
'SANIKLAR DARBE İÇİN ÇEŞİTLİ GÖREVLERDE YER ALDI'
Kararda, sübuta erdiği kabul edilen sanıkların her birinin darbe harekatı ile ilgili çeşitli görev aldıkları, harekattan ve boyutundan haberdar oldukları, mahkum olan sanıkların eyleminde nedensellik bağının bulunduğu, bu şekilde haklarında mahkumiyet kararı verildiği anlatıldı.
MAHKUMİYET KARARLARININ GEREKÇELERİ
Kendi mağduriyetlerine kismen ya da tamamen kendi hareketleriyle neden olan sanıklar, bu durumdan kendi lehlerine sonuç çıkararak haklarının ihlal edildiğini iddia edemezler.