Başbakan Erdoğan, Murat Akgün moderatörlüğünde gazeteciler Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, İbrahim Karagül, Nihal Bengisu Karaca'nın sorularını yanıtladı.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları...
ŞİVAN PERVER'İN TÜRKİYE'YE GELİŞİ
-Barış havasında olan bu görüşme ile çözüm sürecine katkı sunuyoruz. Böyle bir şeyin yerine gelmesi cesaret işiydi. Biz bunu halledeceğimizi söylemişti. Şivan Perver'in 38 yıl sonra Türkiye'ye gelmesi üzerinde oturulması düşünülmesi gereken birşeydir. Eğer vatandaşlık konusunda birşey yapılacaksa bir herşeye hazırız dedik. Şivan bize cevap verecek. Kendisiyle bir takım programlar yapacağız.
KÜRDİSTAN KELİMESİNİN KULLANILMASI
-Kürdistan söyleminden rahatsızlık duyulması hakikaten manidar. Bunlar bizim tarihimizi bilmiyorlar. Çok yakın süreçle alakalı birşey söyleyeceğim. Dünkü grup toplantısında Mustafa Kemal'in söylediği sözlerin fotoğrafını getirdim. Kürdistan Bölgesi şeklinde geçer. Kürdistan Bölgesginde her iki dili de kullanırlar diye geçiyor. Bir kararname var. Çok ilginçtir. Burada Kürdistan geçiyor. Yine Gazi ile ilgili bir durum var. Kurdistan, Lazistan diye bir konuşması var. Güney Doğu Kürdistan, Doğu Karadeniz Lazistan diye geçiyor. Bana bölücü diyorlar. O halde Mustafa Kemal'de mi bölücüydü.
TÜRKİYE KÜRDİSTAN'I
-Bizden asla Türkiye Kürdistanı diye birşey duyamazsınız. Güzel geçen haftadan sonra bu tip söylemler hiç şık değildir.
MUHAFAZAKARLIK SÖYLEMİ
-Muhafazakarlık noktasında Fransızların ve İngilizlerin tanımı ile bizimkisi farklı. Biz kendi kültür ve tarihimizi koruma noktasında muhafazakarlıktan bahsediyoruz. Biz bu yapı içerisinde geleceğimizi olgunlaştırmak istiyoruz. Başbakanlık olarak attığımız adımların yanlış anlaşılması sonrası gerekli yapılacakları atıyoruz. Ahlak hukuk ile iç içedir.
'CEZAEVLERİ BOŞALACAK' SÖYLEMİ
-Benim dağlardan inme ve cezaevlerinden inme gibi söylediklerim var. Başından ve sonundan söylediklerim kesilip atılmış. Başı ve sonunu kesince yanlış anlaşılma var. Olayı öyle bir yere getirdiler ki genel af söylemini çıkardılar. Ben asla genel af söylemim olmadı. Ben bir Başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde göremem. Hükümetin de af yetkisini asla affetmem. Böyle birşey olursa ben şehitlere hesabı nasıl vereceğim. Böyle birşeyin olması mümkün değil. Hasta tutuklu KCKlar konusunda benim yapacağım birşey yok. O iş Cumhurbaşkanının bileceği bir konu. Böyle bir ifade kullanmışsa yanlış yapmıştır. Böyle bir şeyi konuşmadık. Bu hüküm onun söyleyeceği bir şey değildir. Yargı kararını vermiştir.
DİYARBAKIR'DAKİ TABLO
-Her zaman bir ifadem var. Siyaset, ticaret ve yaşam bunların hepsi risktir. Bunları göze alamazsasınız hiçbirşey yapamazsınız ve hayatınızın bir anlamı olmaz. Yaptığımız işin bir hukuka aykırılığı mı var? Bu meydanlara binlerce kişi doluyorsa burada bir açlık ve biz bunu doyurmalıyız. Milliyet ne diyor? 90 yaşındaki nine ağlıyor öpüyor. Neden bunlar oluyor. Bütün bunlara bakıldığı zaman ortada bir gerçek var. Anamuhalefet ve muhalefet partisi doğu ve güneydoğu'da hiçbirşey yapamıyor. Tabela partisi olmaktan başka birşey değiller. Gitsinler ki bizde demokrasiyi genişletelim. Biz devamlı dolaşıyoruz. Bu hafta Karadeniz'de olacağız. Ankara'ya mahkum değiliz. Milletimizin bu noktaya bakışı olumlu. Meydanlarda Türkiye bayrakları ve partimizin bayrakları vardı. Anlatılanlar doğru değil. Yeter ki siz yumuşak dille konuşursanız herşey daha da yoluna girer.
HEP BİRLİKTE TÜRKİYE İNŞA EDİYORUZ
-Millet kavramının içinde Kürt, Laz, Gürcü hepsi var. Ben her zaman tek millet diyorum. Bu ifadeyi Diyarbakır'da da kullandım. Biz birlikte bütün bir Türkiye inşa edelim diyoruz. Biz neyin mesajını verdik. Bir, bütün, diri olalım. Hep birlikte Türkiye olalım dedik. Kendi yapamadıkları şeyi AK Parti yaptığı için muhalefet rahatsız oldu. Onların sırtında küfe yok. Bizim sırtımızda küfe var. Daha birçok şeyler olacak.
TÜRKİYE IRAK İLİŞKİLERİ
-Başlayan süreç neler getirir neler götürür gelişmeleri onları belirliyor. Planlarımızı değiştirebiliriz. Bağdat ve Kuzey Irak arasındaki gerginlikte yavaş yavaş bitiyor. Sayın Maliki'nin Türkiye'ye gelme talebini biz memnuniytle karşıladık. Türkiye'nin Irak'a Irak'ın Türkiye'ye ihtiyacı var. Bizim akrabalık bağımız var. Oyunlara gelmememiz lazım. Kuzey Irak gelişti Güney'de durum aynı değil. Irak'ta gün geçmeden bombalı saldırılar düzenleniyor. Ölümler yaşanıyor. Biz ölümler yaşanmasın istiyoruz. Bunun için neler yapılır bunları yapmak istiyoruz. Bu kapsamda İran'ı da işin içine katmak istiyoruz. Suriye için neler yapılar bunları konuşacağız.
ÇÖZÜM SÜRECİ ve DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
-Kritik bir eşik vardı. Biz bu kritik eşiği aştık. Demokratikleşme Paketini açıkladık. Süreç milletimizin de desteğiyle hızlanacaktır. Geri dönüşümüz yok. Geri dönmek gibi bir niyetimiz yok. Biz her zaman durmak yok yola devam diyoruz.
İMRALI GÖRÜŞMELERİ
-İlgili arkadaşlarımız yani MİT bu konuda üzerine düşen görevi her zaman yapıyor. Adalet Bakanımız uygun gördüğü isimlere izin veriyor ve o kişiler ziyaretlerini sürdürüyor. Umarım ki oranında çözüme katkısı olacaktır. Süreç devam ediyor. Ama yarın ne olur onu da şartlar belirler.
İMRALI'YA GAZETECİLER VEYA AKİL İNSANLAR GİDEBİLİR Mİ?
-Şuanda gündemimizde böyle birşey yok. Ama şartlar neyi gerektirir. Zaman neyi gösterir bunu göreceğiz. O her zaman görüşmek istiyor ama şuan gündemde böyle birşey yok.
İŞADAMLARININ BAZI BÖLGELERE YATIRIMI
-İşadamlarımız riskli bölgelerde yatırım yapmaktan kaçınıyor. İşadamlarımız risk istemiyor veya risk yüzdesi çok düşük olacak. Anadolunun çeşitli yerlerinde iş istihdamı yapılması millete özgüven kazandıracak. Olayın maaliyet tarafından girdilerine baktığımız zaman diğer bölgelere göre doğu ve güneydoğu bölgelerine nazaran daha ucuz. Yapılacak yatırımlar bölgede ciddi istihdam yaratacak. Dicle prouesi ile bölgeye turist gelecek. Hakkari'ye havalimanı kazandıracaksın ama her defasında engelleniyor. Müteahhit tehdit ediliyor.
BAŞBAKAN'IN O ÇOCUKLA KONUŞMASI
-Bismil'de bir genç. Otobüsümüzün önüne çıktı. Korumalar falan durduruyordu dedim bırakın gelsin. Geldi genç. 'Başbakanımız biz barış istiyoruz' dedi. Meğerse iki abisi hapisteymiş. Kendisi de üç ay sonra askere gidicek. Ben dedim ki 'Ben buraya niye geldim?' Biz dün Diyarbakır'da o mitingi niye yaptık. Bunların hepsi çözüm sürecine yönelik. Bu bölge barışına katkıda bulunalım. Bunun için buraya geldik. Tabi birbirimize sarıldık. O beni öptü. Ben onu öptüm ve kucakladım. Hüngür hüngür ağlayarak uzaklaştı. Eşimin elini öptüler. Sen benim anamsın diyor Emine hanıma. Şimdi bu duygular farklı duygular değil bizim duygularımız. Niye bunlar engellenmek isteniyor. Temenni ediyorum bunlara aşacağız.
DERSHANELER KONUSU
-İlk olarak bu polemiğin içinde yer almak istemedim. Bunu bir dönüşüm projesi olarak istedim. 80'li yıllardan beri gelen süreç ben hep milli eğitim bakanlarımdan istedim. Bu dönüşümü bizim eğitimde de bitirmemiz gerekiyor dedi. Atılan bir gazete manşetleri çok çirkindi. Manşetler yenilir yutulur cinsten değildi. Bir taraftan taslak diyeceksin bir taraftan gece baskını diyeceksin.
Taslaklar sunulmadan manşetler atıldı. O gün bu zat böyle yazarken şimdi orta yolu bulmaya çalışıyor. Gelin bu dershaneleri okula dönüştürün. Bizim limitimiz 30. Biz apartman katlarındaki merdiven altındaki dershaneleri kapatacağız. Biz bu öğretmenleri kendi kadrolarımızda iş verelim. Niye acaba okula yanaşılmıyor da, illa da dershane deniliyor.
Ha ben diyorum ki. Bunun niyesi şu: Öğrenci kaç aylığına orada bulunur. 6 ay veya 9 ay gidende olur. Fen ve Sosyal Bilimler, Anadolu Lisesi Öğrencilerinin yüzde 90'ı dershaneye gidiyor. Meslek liselerindeki bu oran ise yüzde 18'dir. Kusura bakmasınlar darbe hükümeti değiliz.
Kusura bakmasınlar, darbe hükümeti değiliz. Biz bu gayretin içindeyken böyle bir kara kampanyanın 'gece baskını' şeklinde böyle bir çirkin yaklaşımın olması hakikaten bizi ciddi manada üzmüştür. Kampanya öyle bir boyuta öyle getiriliyor ki... Ortaya çıkmış bir tasarı dahi yok.