Erdoğan, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, partililere hitap etti.
İşte Başbakan Erdoğan'ın konuşması:
Sevgili yol arkadaşlarım, sevgili kader arkadaşlarım, buraya gelen herkesi en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kongresinin hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum.
GÖREV ALMIŞ HERKESİ KUTLUYORUM
13. yaşındaki AK Parti teşkilatı her türlü övgüyü hak ediyor. AK Parti teşkilatında görev almış herkesi selamlıyorum.
AK Parti Kadın kollarına şükranlarımı sunuyorum.
Alnı ak gençler sizleri gönülden selamlıyorum. Sizlere her zaman inandım ve güvendim. Gençler bu milletin umudusunuz. Dünyadaki mazlumların umudusunuz.
Bugün sizleri çok daha farklı, çok daha samimi bir şekilde selamlıyorum.
ALPASLAN VE YAVUZ SULTAN SELİM'İ RAHMETLE ANIYORUM
Bugün sınırdaki Mehmetçiğimizi, polisimizi selamlıyorum. Saray Bosna'da, Afganistan'da olan Mehmetlerimi selamlıyorum.
26 Ağustos Malazgirt Zaferimizin 943. yılımızı kutladık. Sultan Alpaslan ve şehitlerini hürmetle yad ettik. Çaldıran zaferinin 500. yılını kutladık. Yavuz Sultan Selim ve askerlerini hürmetle yad ettik.
Kurtuluş Savaşı'nın tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Terörle mücadalede şehit düşen askerlerimize, polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
AK PARTİ TEŞKİLATI TARİH YAZDI
10 Ağustos'ta bu teşkilat tarih yazdı. Dağ, tepe demediniz her yere ulaştınız. Bu tarihi hadiseyi siz kendi ellerinizle inşa ettiniz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin halk oyuyla gelmiş ilk Cumhurbaşkanını sizler seçtiniz. Gayretleriniz, alın terleriniz için sizlere teşekkür ediyorum.
Şahsımı aday gösteren grubumuza teşekkür ediyoruz. Tarihimizde ilk kez Cumhurbaşkanını halk seçti. İlk turda sizler bu kardeşinizi seçtiniz.
DAVAMIZ DEĞİŞMİYOR
1 Temmuz'da adaylığımın açıklandığı toplantıda bunun bir başlangıç olacağını söyledim. Balkon konuşmasında da aynı şeyleri söyledim.
Bugün değişen şekildir. Öz değişmiyor. Davamız, ideallerimiz değişmiyor. Bugün sadece isimler değişiyor.
AK Parti 13 yıllık bir siyasi parti olsa da asırlar öncesinde başlamış kutlu yürüyüşün devamıdır. 1071'de Sultan Alpaslan'ın ardında dua eden askerlerin duyguları neyse bizim duygularımız da aynen odur. Selahaddin Eyyübi'nin askerlerinin duyguları neyse bizim de odur.
Mohaç'ta, Arabistan çöllerinde, Sarıkamış'ta, Çanakkale'de olanlar bizim dedelerimizdir.
Kurutuluş Savaşı'nda yaşamak ve ya da şerefiyle ölmek için yola çıkan mehmetçiğin torunlarıyız.
Tüm mazlumları korumak için mücadele veriyoruz. Biz kökü maziden olan atiyiz.
Biz kökü olmayan, geçmişiyle irtibatını koparan bir hareket değiliz. Bu harekette Abdülhamid'in ruhu, Sultan Alpaslan'ın imanı, Mustafa Kemal'in ufku vardır. Bu harekette Necmettin Erbakan'ın da emeği vardır. Turgut Özal'ın da alın teri vardır.
Bu hareket nebisini kendisine rehber edinmiş bir hareketttir.
Bu hareket Ahmet Yesevi'den, Hacı Bektaşi'ye, Necip Fazıl'dan Nazım Hikmet'e Mehmet Akif'ten Sezai Karakoç'a bu tatlı pınarlardan beslenmiş bir harekettir.
İsimler önemli değildir. Hz. Adem ile başlayan Hak ile Batıl mücadelesi devam ediyor.
Bu dava sancağını gençler alacak onurla, şerefle yola devam edecektir.
Bu dava mensuplarına şeref verir. Ben yoksam dava da yok diyenler daha en baştan kaybetmiş olanlardır. Ben olmazsam dava ilerlemez diyenler kibir tuzağına düşmüştür.
"Size emrolunduğu gibi dosdoğru olun" İşlerinizde istişare edin.
Bu dava hiçbir zaman koltuk davası olmamıştır. Davasına ihanet edenlerin ne olduğunu tarih göstermiştir. Bizim içimizde de bunlardan çıktı. İşte onları hiçkimse hatırlamıyor hatırlamayacak.
Okyanus ötesinden gelen telefonla istifa edenleri, darbecilerin sözleriyle iş yapanları kimse hatırlamıyor ve hatırlamayacak.
Bu dava dimdik yoluna devam ediyor. Unutulmayan namzet adaylar da yok değil. Ama onlar da zamanı geldiğinde çöplüğe gidecek.
Bu kadim dava ne isimler gördü. Hepsi geldi geçti ama dava devam etti. Bu dava arkasında eser bırakanlar asırlar boyunca hatırlanacak.
Bu davanın neferleri olarak inşallah hayırla hatırlanmamızı bizlere nasip etsin.
Bizim sancaktarlığını yaptığımız 1923'te başlayan Türkiye davasıdır. Biz Türkiye için farklı hayaller peşinde koşan bir yapı değiliz.
Bu topraklar Osmanlı bakiyesinde kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'dir. 91 yıllık Cumhuriyet tarhimiz boyunca bazı girişimler olmuş ama millet buna izin vermemiştir.
13 yıllık genel başkanlık görevim süresince ben ve arkadaşlarım 23 Nisan 1920 tablosunu hatırlattık.
O gün Mustafa Kemal'in emriyle Türkiye'nin her yerinde Hatm-i şerifler ve dualar okutulmuş. Hatim dualarının ardından kurbanlar kesilmiş daha sonra meclis açılmıştı.
Meclis kürsüsünün arkasına Onlar işlerini istişare ile yaparlar. Şura süresinin 39. ayeti vardı.
Orada Türkler, Kürtler, Araplar, Gürcüler, Boşnaklar, Sünniler, Aleviler vardı. İstiklal mücadelesi için birlik olmuşlardı. Millet tüm fertleriyle geleceği inşaa edecekti.
Farklılıklar zenginlik olarak görülmeli. Birinci Meclis'teki bu tablo korunamadı. Devlet millete istikamet çizmeye çalışıldı. Tek bir millet oluşturulmak istendi.
Bütün farklılıklar reddedildi. Diller, yaşam tarzlarına izin verilmedi. Devletle milletin arasındaki mesafe açıldı. Ret, inkar politikaları uygulandı.
AK Parti'yi kurduğumuzda iki önemli şey ant içtik. Adalet mücadelesi ve kalkınma mücadelesi dedik.
1923'teki kuruluştaki felsefeyle birinci meclis ruhuyla hareket ettik. 13 yıl boyunca mücadele ettik. Türkiye'yi bir seviyeye taşıdık.
2002'de görevi devraldığımızda karabulutlar ülkemiz üzerinde dolaşıyordu. Para fonu gönderdiği müfettişleri sadece ekonomiyi değil siyaseti dizayn etmeye kalkıyordu.
O zata şunu söyledim. "Siz bize verdiğiniz borçların alımı için işinizi yapın. Siyaseti dizayn etmeye çalışamazsınız" dedim. Yanımda Ali Babacan da vardı.
O zat sonra o görevinden alındı. Neden alındığını da söylemeyeceğim.
İktidara geldiğimiz ilk günlerde devlet, memurdan, işçiden borç alıyordu. Bütün bu utancı ortadan kaldırdık.
Paradan 6 sıfır atıldığında Taksim meydanında anırırım diyen köşe yazarları vardı. Hala kendisinin anırmasını bekliyoruz.
Kişi başı gelir 3500 dolardı şimdi 11 bin dolar. Ekonomik krizi aldığımız önlemlerle atlattık.
ABD'de, Japonya'da ne varsa Türkiye'de de olsun dedik.
28 Şubat'ın eğitimdeki izlerini 4+4+4 ile buna son verdik. Meslek liselerindeki kat sayı engelini kaldırdık.
Okulların tamamında seçmeli olarak Kur'an-ı Kerim dersi Siyer-i Nebi dersi var.
Bunun yanında hukuk, sanat, dil ve anlatım derslerini koyduk. Kısa bir süre sonra tüm okullarımızda 10 milyon tablet bilgisayar vereceğiz.
Geldiğimizde 76 üniversitemiz vardı. Şimdi üniversite sayısı 175.
Sağlıkta 12 yılda 10.5 milyar dolar harcadık. Hastanelerimizi güçlendirdik. Sağlık kampüslerimiz tamamlandığında 52 bin kapasiteli hastanelerimiz olacak.
Ulaşımda da dev reformlar yaptık. Hızlı trenle tanıştırdık. Marmaray'la kıtaları birleştirdik.
3. Havalimanı ve 3. Köprüyle dev projelere imza attık. Körfez köprüsü de çok önemli projeler arasında.
Batıda en varsa Güneydoğu'da da o olacak. Savunma sanayinin bağımlılığını yüzde 45'e indirdik.
Siyasetin vesayetini kaldırdık. Devletle milleti barıştırmanın üzerinde durduk. Yaşam tarzlarına müdahaleleri kaldırdık. Ne oldu ülke bölündü mü?
AK Parti 23 Nisan 1920'de tezahür eden tabloyu ortaya koymuştur. AK Parti bir dünya partisidir.
Başbakan olarak son günümde bizi sevsin ya da sevmesin bir kez daha musafaha için elimi uzatıyorum. Bunu şahsım için yapmıyorum. bunu partim adına, elimi uzatıyorum.
Sizin yaşam tarzlarınızı biliyorum, biz de sizlerin bizleri anlamınızı istiyoruz. Nasıl tahkir edildiğimizi, nasıl dışlandığımızı anlamanızı istiyorum.
Biz gönüllerimizi sizlere açtık. Sizler de bizlere gönüllerinizi açın.
Yeni Türkiye'de kamplaşmayı, kutuplaşmayı bir kenara koyalım. Ama ana muhalefetin lideri yarın ki yemin törenine katılmayacağını açıkladı. Bu bize ne kaybettirir? Biz bu yolda milletimizle yürüdük milletimizle buralara geldik.
Her türlü gerilim ve kamplaşma Türkiye'ye zarar verdi. Siyasetimiz, üslubumuz farklı olabilir ama biz bu toprakların evlatlarıyız.
Muhalefetin kendisini değiştirmesi lazım. Sokaktan medet umarak Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmak muhalefet olamaz.
CHP kendisiyle hesaplaşmalı. Türkiye düşmanı odaklarla birlikte hareket eden CHP milletle barışamaz. Milletin Cumhurbaşkanının yemin törenine katılmayan CHP halkla bütünleşemez.
MHP'de Türkiye'nin hiçbir meselesine eğilmemiştir. MHP yönetiminin çözüm sürecine karşı çıkmasının sebebi de oy devşirmesidir.
HDP'de aynı durumdadır. Bağımsız hür demokrat siyaset yerine silahların gölgesinde yapmaktalar. HDP'de kan siyaseti yapmaktadır. Onlar da bu anlayışı bırakıp Türkiye partisi olması lazım.
Tüm partilerden oy aldık. Muhalefetin tabandan gelen bu mesajı almaları gerekir.
Bugün yeni Türkiye'nin doğum günüdür. Her meselenin çözümü TBMM'dir.Bunun dışında bir yol olamaz.
Yeni Türkiye'de siyaset rayına girmiştir. Türkiye bugün çözüm sürecine girmişse bu yeni Türkiye'dir.
Yaşadığımız bu yeni sosyolojiyi herkesin iyi okuması gerekir. Millete rağmencilik bitmiştir. Yeni Türkiye çoğulcu bir yapıdır. Yeni Türkiye'de bütün vatandaşlar eşittir.
Yeni bir Türkiye'de eşit bir millet yaşamaktadır. Burada örnek bir millet yaşamaktadır.
Terör meselesi eski Türkiye'nin meselesidir. Eski Türkiye'de Paralel Yapılanma vardı.
Kamu gücünü kullanarak devleti tahrip etmektedir. Bu anlamda Paralel Yapı bürokratik vesayettir. CHP ve MHP bunlarla iş birliği içindedir.
17 ve 25 Aralık darbe girişimleri bürokratik vesayetin işidir. AK Parti cesaretle bu işin üzerine gitti.
Güvenlik kurumlarının, yargının yeniden yapılandırılması son derece önemlidir.
Kime çalıştığı ülkesine ihanet eden pensilvanya hukuk sistemine emir veremez. Türkiye hukuk sistemi Hasan Sabbah sisteminin kurbanı olamaz.
Bu ülkenin hakim ve savcıları vatanseverler haşhaşileri temizleyecek.
Vatanına ihanet eden bu yapıyla mücadeleyi sürdürecektir. Devlet içinde çetelere, mafyatik yapılanmalara izin verilmeyecek.
Ey Pensilvanya'daki zat sen Türkiye'yi seviyor musun? Seviyorsan neden bu topraklarda değilsin. Neden Erzurum değil?
Bu yapıdaki tabandaki kardeşlerim bir sorgulama yapsınlar. Pensilvanya'daki zatı sorgulasınlar, Filistin davasına bakış açılarına bir baksınlar. Bu kardeşlerimizin Allah zihnini açsın.
Bugün seçilecek genel başkanımız da bu yapıyla mücadele etmeye devam edecek.
Hiçkimse yeni hükümetten başka bir şey beklemesin. İhanetin hesabı sorulacak. Bu konuda Cumhurbaşkanı olarak benim sessiz kalmamı beklemesin.
Hakim ve savcılarımızın da devletimizin yanında olduğunu biliyorum.
Davutoğlu'nun üstleneceği vazifeyi hakkıyla yerine getireceğine inanıyorum. Sayın Davutoğlu bir emanetçi değildir. AK Parti tek adam partisi olmadı olmayacak.
Başarı da başarısızlık da tek tek isimlere değil partiye yazılacaktır. Genel Başkan yarından itibaren teşkilatı kucaklayacak.
İlk hedef 2015 seçimleri, ikinci hedef 2019 sonrasında da 2023 seçimleri.
Bu vedanın benim için ne kadar zor olduğunu biliyorsunuz. AK Parti benim bir çocuğum. AK Parti benim 5. çocuğum. 4 çocuğumu ihmal ettim. Beni bu noktada ailem beni hiçbir zaman yalnız bırakmadı.
Erdoğan konuşmasını Mevlana'dan bir alınıtyla sonlandırdı.
Mevlana ne güzel demişti
Her gün bir yerden göçmek, ne güzel
Her gün bir yere konmak, ne güzel
Bulanmadan, durmadan akmak ne güzel
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.