Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Herkesin çok iyi bildiğini bir kez daha hatırlatıyoruz: Müslümanlar kardeştir. Kardeşler arasında sulhü sağlamak için de bugüne kadar yaptığımız gibi bugün de samimiyetle çırpınıyoruz" dedi.
Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi Toplantısı"ndaki konuşmasına, ramazan ayında böyle bir anlamlı toplantının İstanbul'da gerçekleşiyor olmasının, umutların yeşermesine vesile olması temennisinde bulunarak başladı.
"Sizler için, tüm İslam dünyası için İslam bilginleri açısından sorumluluğumuzun idrakı içerisinde, inşallah buradan çok çok farklı bir sonuç bildirgesi çıkar" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu son derece anlamlı toplantıyı tertip eden ilgili Başbakan Yardımcılığımıza, Diyanet İşleri Başkanlığımıza teşekkür ediyor, katıldığınız ve vereceğiniz katkılar için her birinize şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, bu anlamlı toplantıyı, bereketli kılsın. Rabbim, bu toplantıyı İslam coğrafyasında akan kanın durmasına refaha, barışa ve kardeşliğe inşallah vesile eylesin diyorum."
Başbakan Erdoğan, Hucurat suresinin 10. ayetini okuyarak, "Allah Celle Celalühü, ayrım gözetmeksizin, tüm Müslümanlara, az önce de dinledik, şunu emrediyor: 'Müminler ancak kardeştirler. Kardeşlerinizin arasında sulhü sağlayın, barışı sağlayın, Allah'tan korkup sakının ki esirgenirsiniz.' Değerli kardeşlerim, uluslararası bu toplantılarda hep bu ayeti dinleriz. Bunun üzerinde değerlendirmeleri de yaparız fakat gel gör ki İslam alemi içerisinde bunun neticelerini, tesirini hala göremedik, alamadık, alamıyoruz. Şu anda Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta, Filistin'de, Myanmar'da, Patani'de yaşanan bu. İslam dünyasının neresine bakarsanız bakın yaşanan bu" diye konuştu.
"Müslümanlar kardeştir"
Orta Afrika'ya da gidildiğinde aynı şeyin görülebileceğinin altını çizen Erdoğan, "Türkiye olarak asırlar boyunca yaptığımız gibi bugün de işte bu ilahi emrin gereğini yerine getirmenin mücadelesini veriyoruz. Herkesin çok iyi bildiğini, bir kez daha hatırlatıyoruz: Müslümanlar kardeştir. Kardeşler arasında sulhü sağlamak için de bugüne kadar yaptığımız gibi bugün de samimiyetle çırpınıyoruz. Burada alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hazreti Resul'ün, sallalahu aleyhivesellem, şu hadisini de özellikle hatırlatmak istiyorum. 'Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona hıyanet etmez, yalan söylemez ve onu sahipsiz bırakmaz. Müslümanın her şeyi, malı, ırzı, kanı Müslümana haramdır. Takva, işte burada kalptedir. Bir kişiye, Müslüman kardeşine hakaret etmesi, kötülük olarak yeter" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Hucurat suresindeki o ayeti ve onunla aynı manayı ihtiva eden başka ayetlerin, kendileri ve salondakilerin dışında, tüm İslam dünyasının hayatları boyunca sayısız kez okunduğunu ve duyulduğunu anlatarak, "Hazreti Nebi'nin Müslümanların kardeş olduğunu, Müslümanların ırzının, malının, kanının yek diğerine haram olduğunu ifade eden hadisini de aynı şekilde tüm Müslümanlar işittiler. Kuran'a, Hazreti Peygamber'e iman ettiğimiz için bizler Müslümanız. Bizler 'semiğne ve ateğna' yani 'duyduk ve itaat ettik' demiş, böyle ahitte bulunmuş, böyle söz vermiş insanlarız. Kuran'ın emri ortadayken, Hazreti Nebi'nin hayat pratiği ve tavsiyeleri bu kadar açıkken, İslam coğrafyasının ve Müslümanların bugün yaşadıklarını izah etmek, gerçekten akılla ve vicdanla mümkün değildir" değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut manzarayı, yaşananları hem anlamakta hem de anlamlandırmakta zorluk çektiklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Bir adam, üzerine kilolarca bombayı bağlıyor, gidiyor bir camide, mescitte ibadet edenlerin ya da bir türbede dua edenlerin içinde patlatıyor. Bu acımasızca katliamı işleyen, kendisini Müslüman olarak tarif ediyor ve bu fiili işlerken de tekbir getiriyor. Camide, mescitte, türbede şehid olanların Müslüman olduklarından zaten şüphemiz yok. Örgütler kuruluyor ve bu örgütler kendilerine bir takım İslami etiketler takıyorlar. Müslüman olduklarını, iddia ediyorlar, cihat yaptıklarını savunuyorlar. Az önce hocalarım, İslam bilginleri ifade ettiler. Zaten cihat mefhumunun net açıklığa kavuşması lazım. 'Fetih' kelimesinin net açıklığa kavuşması lazım. 'Cidal' kelimesinin net açıklığa kavuşması lazım. Acaba bu mefhumlar, bu kavramlar nedir? Bunun içeriğinin ortaya konulması lazım."
"Ortadoğunun her karışında şu anda kan akıyor"
Başbakan Erdoğan, söz konusu örgütlerin gidip Müslüman kardeşlerine saldırdıklarını ifade ederek, "Müslüman kardeşlerini katlediyorlar. Ortadoğunun her karışında şu anda kan akıyor. Ne kadar acıdır ki akan kan, Müslüman kanıdır. Daha da acıdır ki kan akıtan, Filistin'deki hariç, yine Müslümandır. Şahit olduğumuz, yaşadığımız manzaranın inanın hiçbir şekilde telifi yoktur. Ulemadan birisiyle bir görüşmem, konuşmam oldu. İslam dünyasında belli ağırlığı var, tabii isim vermeyeceğim, mezhebi noktadaki durumunu söylemeyeceğim. Ama bu toplantıyı ben bir özeleştiri toplantısı olarak görmek istiyorum. İslam bilginleri burada kendi özeleştirinizi, kendi özeleştirimizi yapmamız lazım. Bizim nerede yanlışımız var?" diye konuştu.
200 bin insanın öldürüldüğü bir yerde öldürenleri "samimi", ölenleri ise ama, maalesef "bunu hak ettiler" diye tanımlamanın bir İslam bilginine yakıştığını kabul etmenin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Buradaki tespit şu, öldürenin İsrail karşıtı olduğunu söylemek, bizi haklı kılmaz. Öldürülenlerin İsrail'e bakış açısı, acaba o öldürenden farklı mı? Suriye'yi söylüyorum. Asla değil. Onların da bakışı aslında aynı. Ama bakın şu anda 200 bin insan, bombalar yağdırılmak suretiyle öldürülüyor. Şu anda ülkemde 1 milyon 150 bin Suriyeli mülteci var ve biz onlara ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz. Son zamanlarda, bazı sıkıntılar yaşanıyor. Çünkü olay artık farklı zemine doğru kayıyor. Aynı şekilde Lübnan, bunun sıkıntısını yaşıyor, Ürdün aynı şekilde bunun sıkıntısını yaşıyor. Kardeşlerim yaşanan manzara, ilahi kitapta yeri olmadığı gibi ilahi kitap tarafından da şiddetle yasaklanmıştır. Yaşanan manzara Hazreti Peygamber'in hayatında olmadığı gibi Resulü Ekrem tarafından şiddetle sakınmamızın tavsiye edildiği bir manzaradır. Yeryüzündeki tüm Müslümanların, tüm Müslüman alim ve kanaat önderlerinin bir anlığına durup samimi bir kalple, 'bize ne oldu, bize ne oluyor' diye sormalarının vakti gelmiştir ve geçmektedir."
Dünyayı suçlamak işin en kolay tarafı
Başbakan Erdoğan, dünyayı suçlamanın işin en kolay tarafı olduğunu belirterek, Dünya susarken, Batı susarken maalesef İslam dünyası da susuyor" dedi.
"Filistin olayından memnun olan İslam ülkeleri var, çünkü memnun olmasalar onlar da müdahil olurlar" ifadelerini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöye sürdürdü:
"Filistin'de yaşanan, bir mezhep çatışması olmadığı için, bir Şii-Sünni çatışması olmadığı için, oradaki can alıcı mesele maalesef İslam dünyasının da ilgisini çekmiyor. İşte burası yaralayıcı. Oysa hepimiz biliyoruz ki Filistin'de bizim çocuklarımız, bizim yavrularımız ölüyor. Filistin'de bizim özbeöz kardeşlerimiz şehit ediliyor. Filistin'de insanlık ölüyor, insanlık onuru ölüyor. Özellikle de Müslümlanların izzeti, şerefi ölüyor. Bakın daha ileri gidiyorum; kim ne derse desin, bizim için önemli olan Rabbimizin rızasını kazanmaktır, kulların rızasını değil."
"İslam dünyası dik dursaydı..."
Başbakan Erdoğan, "Biz Filistin'in 1948'den beri yaşadığı çile için kıvranırken, ardından hatırlayın, Afganistan çıktı. Afganistan'a Lübnan eklendi. Lübnan'a, Irak eklendi. Irak'a Suriye, Mısır, Somali, Açe, Myanmar eklendi. Filistin meselesinde, İslam dünyası dik dursaydı belki Afganistan olmayacaktı. Afganistan'da sağduyu hakim olsaydı belki de bugün İslam cografyası her yanından kanıyor olmayacaktı" şeklinde konuştu.