Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür yerel seçim öncesi BDP'deki krizin bir baş boyutunu gözler önüne serdi.
İşte Mahmut Övür'ün o yazısı;
Sırrı Süreyya aday olursa
BDP cephesinde ilginç şeyler oluyor ama henüz taşlar yerine oturmuş değil.
PKK-BDP hattı bu yerel seçimlere ilk kez iki partiyle katılıyor: BDP ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK veya HDP).
HDK'nın vitrinindeki isimler de ağırlıkla sol gruplardan... Türkiye partisi olmak için yola çıkılıyor ama ittifak yapılan gurupların Türkiye toplumundaki karşılıkları yüzde 1'in bile altında.
Peki, bu gerçeğe rağmen HDK neye güvenerek seçimlere giriyor? Elbette Kürt oylarına. Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere çok sayıda büyükşehirde ciddi Kürt oyu var.
İstanbul'da 29 Mart 2009 seçimlerinde BDP il genel meclisinde yüzde 4.7 oy aldı. Büyükşehir'de ise çok minik bir kayıpla yüzde 4.6. Bu ciddi bir oy demek. Aynı şey Ankara, İzmir, Adana ve Mersin için de geçerli.
İÇİMİZDEKİ YENİ YALÇIN KÜÇÜK
Bütün bu illerde BDP veya HDK adayının alacağı oy seçim kazandırmayabilir ancak kendi oyunu artırdığı gibi seçimin rotasını da değiştirebilir.
Bu açıdan en kritik şehir İstanbul... Bu kentte uzun zamandır AK Parti'ye seçim kaybettirme planı yapılıyor. Bütün statükocu güçlerin hesabı bu plan üzerine kurulu.
O hesabın içinde BDP ve Gezi Direnişi'ne damga vuran Y kuşağı gençlerin oyları da var.
İşte bu noktada Sırrı Süreyya Önder adı öne çıkıyor.
Eğer Önder İstanbul adayı olursa bütün hesaplar altüst olur. Yani Gezi parsasını Önder toplar. İşte bu nedenle BDP çevresine yönelik müthiş bir pres var. Kulislerde şöyle deniyor: "Eğer Önder aday olmam derse bilin ki bu prestendir."
Önder'in adaylığıyla ilgili eski PKK'lı yeni BDP'li yönetici ise çok daha ilginç bir tespit yapıyor: "Aday olmak istememesi söz konusu değil, istenirse 'hayır' diyemez. Ancak onunla ilgili farklı sorunlar var ve bu biliniyor. O içimizdeki yeni Yalçın Küçük'tür."