Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'yi her şeyiyle dışa bağımlı hale getirmek isteyenlerin elleri üzerimizden hiç eksik olmadı. 2003 yılından bu yana benzer yöntemler zaman zaman denenmek istendi. Borsa üzerinden, döviz kurları üzerinden, faizler üzerinden ülkemizi krize sürükleme çabaları hep yaşandı. Büyük projelerimizi engellemek için, kredileri zorlaştırmak başta olmak üzere her yolu denediler ama artık şunu herkesin bilmesi lazım. Eski Türkiye yok. Türk ekonomisinin rakamları, hacmi, çapı çok çok büyüdü. Buna rağmen ülkemize yönelik ekonomik saldırılar durmuş değil. Milletimiz bu oyunu gördüğü için, istiklalinin ve istikbalinin önemli bir parçası olarak kabul ettiği ekonomisine de sahip çıkıyor." dedi.
Erdoğan, Borsa İstanbul 143. Kuruluş Yıl Dönümü Programı ve yeni hizmet binalarının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Borsa İstanbul'un her geçen gün daha da güçlenerek çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
Borsa İstanbul'un bugün açılışı yapılan Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu binası ve Kuyumcukent'teki Kıymetli Madenler Saklama Merkezi'yle yeni bir döneme girdiğini kaydeden Erdoğan, Kıymetli Madenler Saklama Merkezi'nin kapasitesinin 100 tondan bin 600 tona çıkartılmasını da önemli gördüğünü dile getirdi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul'da hedef alınan yerlerden birisinin Borsa İstanbul olmasının tesadüfi olmadığını vurgulayan Erdoğan, burada hayatlarını kaybedenler başta olmak üzere, tüm şehitlere rahmet, gazilere şifalar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti :
"Türkiye'ye yönelik her çeşit saldırı, ekonomi boyutuyla birlikte kurgulanıyor ve hayata geçiriliyor. Türk ekonomisinin derinliğinin olmadığı dönemlerde bu saldırıların başarıya ulaşması çok daha kolaydır. 1994 ve 2001 krizlerinin birkaç milyarlık veya birkaç milyar dolarlık spekülasyonlarla, hatırlarsınız, tetiklendiğini biliyoruz. Cumhuriyet'in ilanının ardından başlatılan sanayileşme hamlesinin önünün, 2. Dünya Savaşı sonrasında kesilmesinin de çok basit operasyonlarla yürütüldüğünü görüyoruz.
Türkiye'yi her şeyiyle dışa bağımlı hale getirmek isteyenlerin elleri üzerimizden hiç eksik olmadı. 2003 yılından bu yana da benzer yöntemler zaman zaman denenmek istendi. Borsa üzerinden, döviz kurları üzerinden, faizler üzerinden ülkemizi krize sürükleme çabaları hep yaşandı. Büyük projelerimizi engellemek için kredileri zorlaştırmak başta olmak üzere her yolu denediler ama artık şunu herkesin bilmesi lazım, eski Türkiye yok. Türk ekonomisinin rakamları, hacmi, çapı çok çok büyüdü. Buna rağmen ülkemize yönelik ekonomik saldırılar durmuş değil. Milletimiz bu oyunu gördüğü için istiklalinin ve istikbalinin önemli bir parçası olarak kabul ettiği ekonomisine de sahip çıkıyor. 15 Temmuz gecesi darbecilerin silahlarını, bombalarını durduran milletimiz ertesi sabahtan itibaren de ekonomiye yönelik saldırılara karşı ülkesine siper oldu. Demokrasi nöbetleri gibi ekonomi nöbetleri tutan milletimizin her bir ferdine şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum."
- "Sorunumuz süratli hareket edememek"
Türkiye direndikçe, mücadele ettikçe, karşısındakilerin saldırı çıtasını yükselttiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Son günlerde döviz kurunu silah olarak kullanıp yine üzerimize gelmeye başladılar, varsın gelsinler. Biz de bunların alternatiflerini üretiyoruz, üreteceğiz. Hiçbir ekonomik rasyonalitesi, temeli, karşılığı olmayan bir şekilde döviz kurunun yükseltilmesinin başka bir izahı yoktur. Esasen bizim bu saldırıyı karşılayacak gücümüz ve imkanlarımız vardır ama maalesef eskiden beri var olan tüm çabalarımıza rağmen de üstesinden gelemediğimiz bir hastalığımız yüzünden böyle bir görüntüye sebebiyet veriyoruz. Bizim sorunumuz, süratli hareket edememektir. İlgili kurumlarımız, bekleyip kendi zaviyelerinden meseleyi etraflıca değerlendirdikten sonra ve ihtiyatlı bir şekilde harekete geçiyorlar. Bu da son günlerde yaşadığımız döviz spekülasyonlarında olduğu gibi milletimizin moralini bozacak düzeyde dalgalanmalara yol açıyor. Elbette meselenin gerisindeki siyasi sebeplerin, hedeflerin, oyunların gayet iyi farkındayız. Ekonomik sonuçlar doğuran siyasi sorunların değerlendirmesini sürekli yapıyoruz. Özellikle Suriye meselesinin çözümü konusunda oldukça ümit verici gelişmeler yaşanıyor. Irak'ta da olumlu neticeler alınması için her türlü çabayı gösteriyoruz.
Yakın geçmişte sorun yaşadığımız pek çok ülkeyle yeni bir döneme girdik. Aynı şekilde küresel ticaretteki durgunluğun aşılmaya başladığına ilişkin işaretlere şahit oluyoruz. Bununla birlikte ekonomideki güncel sıkıntılarımızın çözümüne yönelik atılması gereken adımlar konusunda biraz daha hızlı ve kararlı olunması gerektiği açıktır. Nitekim bu yönde adımlar atılmaya başlanmıştır. Döviz kurundaki suni şişkinliğin giderilmesiyle birlikte piyasalardaki 'bekle gör' politikasının da sona ereceğini ümit ediyorum."
Türkiye'nin güçlü kamu maliyesi, bankalarının sağlıklı sermaye yapısı, disiplinli bütçe uygulamaları, yatırımcılar için cazip imkanlarıyla ekonomideki bu durgun görüntüyü kesinlikle hak etmediğini vurgulayan Erdoğan, "Esasen ortada üstesinden gelinemeyecek bir mesele de yoktur. Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen geçtiğimiz yıl, dünya ticaretinden ülkemizin aldığı pay, yüzde 0,89 ile tüm zamanların rekorunu kırdı." dedi.
(Sürecek)