Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) Üye/Gözlemci Devletlerin Anayasa ve Yüksek Mahkemeleri Birinci Yargı Konferansı'nda yaptığı konuşmada, sözlerine kısa bir süre önce memleketi Rize'de şehit edilen İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'ye ve dün Ankara'da meydana gelen tren kazasında ebediyete intikal eden 9 vatandaşa Allah'tan rahmet dileyerek başladı. Erdoğan, kazada yaralananlara da şifa diledi.
Zulümle payidar olunmayacağının sayısız örneği olduğunu dile getiren Erdoğan, "Maalesef bugün dünyanın pek çok yerinde, özellikle de bölgemizde vicdanları kanatan zulümler yaşanıyor. İslam dünyasını DEAŞ, El-Kaide, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ gibi terör örgütleri vasıtasıyla cendereye almaya çalışanların asıl hedefi, Müslümanların hayat damarlarını kurutmaktır. Halbuki Müslümanın olduğu yerde sömürü olmaz, soykırım olmaz, husumet olmaz, adaletsizlik olmaz, gelir dağılımı çarpıklığı olmaz. Olmamalıdır ama bugün maalesef bu kötülüklerin hepsi de İslam dünyasının üzerinde bir kara bulut gibi dolaşıyor. Bizlere düşen işte bu kara bulutları dağıtmak için neler yapmamız gerektiğini bulmak ve hayata geçirmektir." şeklinde konuştu.
Erdoğan, kısa bir süre önce basın dünyasının önemli bir ismi olan Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesi olayının kenara atılacak bir konu olmadığını söyledi.
"Fail ortada, bunu biliyorlar"Konunun her yönüyle aslında açık olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunun failinin kim olduğu da bana göre belli. Zira İstanbulumuza gönderilen 15 kişinin içinde olduğu çok açık, net. Olayın işlendiği, operasyonun yapıldığı yer de belli. Tabii biz bize gönderilen yetkililere şunu sorduk, Bu 15'in içinde fail var. Bu faili siz biliyorsunuz ve siz bu faili çıkarmakta da mahirsiniz. Verdikleri cevap, 'şu anda 18 kişiyi biz tutukladık' daha sonra bunu 22'ye çıkardılar. Peki şimdi faili de ortaya çıkar. Önceleri bu suçu buraya yıkmanın gayreti içine girmişlerdi. Ne dediler? Dediler ki 'Cemal Kaşıkçı, oradaki nikah muamelesini yaptı ve çıktı.' Halbuki yalan, dışarıda nişanlısı var. Bu sıradan bir insan değil, düşünce dünyasında yeri olan, kalemi olan bir insan. Oradan çıkıp da nişanlısını almadan ayrılıp gitmesi mümkün mü? Değil. Tabii daha sonra 'biz bunu demek istemedik...' İleri gittiler ve dışişleri bakanları şu ifadeyi kullandı. 'Yerli işbirlikçilerle bunu yaptık.' Peki kimdir bu yerli işbirlikçi bunu söyleyin. Bize bunu söylemedikleri gibi 'Ben böyle bir ifade kullanmadım.' diyerek, yine yalan söylediler. Çok daha enteresanı, biz ses kayıtlarından şunu da öğrenmiş olduk. Gelenlerin içinde şu andaki Veliaht Prens'in en yakınında olanlar, bu işin aktif rol üstlenicisi. Aldığı talimatı yerine getirenler orada."
Her şeyin şu anda gün yüzüne çıktığını ifade eden Erdoğan, Suudi Arabistan'ın talebi üzerine başsavcılarının Türkiye'ye gelerek buradaki başsavcıyla görüştüğünü anlattı. "Görüştüler ama ipe un serdi." diyen Erdoğan, Suudi Başsavcının en ufak bir bilgiyi, belgeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na vermediğini söyledi.
Erdoğan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın ise Suudi Başsavcıya gerekli olan her bilgiyi verdiğini dile getirerek, "Çünkü fail ortada. Bunu biliyorlar. Yardım, yataklık yapan, onlar da yanında. Cuma gününde bir grup buraya geliyor, pazartesi gecesi ve salı ikinci grup geliyor ve operasyonu tamamlıyorlar, işi bitirip gidiyorlar ama başsavcı da buradan 5 valiz kuru yemişle gidiyor. Çünkü dert başta." dedi.
Suudi Arabistan'ın gönderdiği elemanlara her şeyi açıkça anlattıklarını vurgulayan Erdoğan, ancak onların yine gizlemeye devam ettiğini kaydetti.