Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki TÜRKSAT'ta gerçekleştirilen eylemlere ilişkin 16 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, o gece TÜRKSAT'ta yaşananların ayrıntıları yer aldı.
İddianamede, darbecilere ait Tuğgeneral Mehmet Partigöç ve Kurmay Albay Cemil Turan imzalı 3 sayfalık 20 maddeden oluşan sözde sıkıyönetim direktifinin, Genelkurmay Başkanlığından tüm kurumlara 15 Temmuz akşamı saat 22.15'te gönderildiği belirtildi.
"Harekat Yıldırım" öncelik derecesiyle tüm birimlere gönderilen sıkıyönetim direktifinin birinci maddesinde özetle, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 16 Temmuz 2016 günü saat 03.00 itibariyle yönetime el koyduğunun" ifade edildiği kaydedilen iddianamede, ikinci maddede özetle bu saatten itibaren tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildiğinin belirtildiği aktarıldı.
İddianamede, örgütün, darbeye teşebbüse yönelik hazırlıklarını 16 Temmuz saat 03.00'e göre planladığı ancak deşifre oldukları düşüncesiyle saat 21.00 sularında örgütün amacın uygun faaliyette bulunacak stratejik birliklere daha önceden planlayarak verdikleri görevleri yerine getirmeleri için haber verip adeta düğmeye bastıklarının anlaşıldığı kaydedildi.
Örgütün gerçekleştirilmesini planladığı darbeye teşebbüs faaliyetleri için TÜRKSAT, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), Telekom gibi iletişim ve yayınların gerçekleştiği yerleri ele geçirerek yayınların ve iletişimin kesilmesine özel önem verdiği vurgulanan iddianamede, bu amaçla Polatlı 58. Topçu Tugayında hazırlanan birliklerden 34 kişiden oluşan bir birliğin TÜRKSAT'ı, 32 kişiden oluşan bir birliğin ise TİB'i ele geçirmek üzere görevlendirildiği belirtildi.
İddianamede, şüphelilerin bir kısmının, Özel Kuvvetler Komutanlığında çeşitli rütbelerde görev yapanlar, diğer kısmının ise özel kuvvetler komutanlığında astsubay rütbesi ile görev yaparken subaylık sınavını kazanmaları nedeniyle Kara Harp Okulunda eğitimde bulunan kişiler oldukları kaydedildi.
Şüphelilerin olay günü, önceden yapılan bir planlamanın parçası olarak kendilerine verilen "TÜRKSAT uydu tesislerini ele geçirip ulusal yayınları durdurmak ve kontrol altına almak" şeklindeki görevi yerine getirmek üzere gruplar halinde Çankaya Köşkü'ndeki Başbakanlık yerleşkesi içerisinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına, yanlarına aldıkları kamuflajlı resmi kıyafetleriyle sivil olarak geldikleri ifade edildi.
Şüphelilerden Harun Olgun ve Eray Uçkun'un, kamuflajlı resmi kıyafetlerinden rütbe ve isimlerinin olduğu kısımları çıkararak giyen şüphelileri gruplara ayırdığı ve bu kişilere önceden hazırlanan M-16 ve HK-416 model piyade tüfekleri, bu tüfeklere ait mühimmat ve teçhizatı dağıttıkları anlatılan iddianamede, şüphelilerin buradan, helikopterle iki grup halinde TÜRKSAT'a intikal ettikleri kaydedildi.
İddianamede, şüphelilerin kurumun idari bina arka tarafındaki helikopter pistine indirildiği, buradan dağılarak iki ekip halinde öncelikle nizamiye bölgesinde güvenlik görevlilerinin bulunduğu yeri, akabinde tüm tesisi kontrol altına almak ve yayınları kesmek üzere harekete geçtikleri aktarıldı.
Tesisin tamamını kontrol altına almaya çalıştılar
Güvenlik kamera kayıtları, müşteki beyanları ile teşhisler sonucu, şüphelilerden olay sırasında ölen Ercan Şen ile Ersan Kuluçlu, Osman Kemal Küçük, İsmail Donat, Mustafa Altunay, Fatih Arslan, İbrahim Yılmazbaş, Ergün Özyurt, İbrahim Altınok olmak üzere dokuzunun saat 00.50 sıralarında ana nizamiye bölgesine yönelip oradaki güvenlik görevlilerinden ilk olarak Üzeyir Yavuz'u silahını alarak teslim aldıkları belirtilen iddianamede, diğer şüphelilerden Eray Uçkun, Tayfun Karaöz, Mesut Sancak ve Melih Varol'un ise tesisin diğer bölgelerindeki çalışanları toparlamaya, tesisin tamamını kontrol altına almaya ve yayınları kesmeye çalıştıkları ifade edildi.
-Ahmet Özsoy'un şehit edilişi
İddianamede, bu sırada şüphelilerin TÜRKSAT'a gelmesinden önce tedbir amacıyla kuruma gelen ve personeli yönlendiren TÜRKSAT A.Ş. Tesisler İşletme Direktörü Ahmet Özsoy, güvenlik amiri Ferhat Derecik ve şirket görevlisi Ali Karslı'nın, çevre kontrolü yapmak amacıyla kuruma ait araçla Konya yolu civarına gittikleri, tekrar kuruma geldiklerinde saat 00.55 sıralarında içeride şüphelilerin olduğunu öğrenince araçla nizamiye kısmına hızla gelmek istedikleri anlatıldı.
Bu sırada, İsmail Donat, Ersan Kuluçlu, Fatih Arslan, Osman Kemal Küçük, Ercan Şen'in uzun namlulu tüfeklerle doğrudan araca ateş etmeleri sonucu yaralanan Özsoy ile Karslı'nın olay yerinde şehit edildikleri, Derecik'in de yaralandığı belirtilen iddianamede, Derecik'in şüpheliler tarafından nizamiye binasına götürüldüğü ve burada alıkonulduğu belirtildi.
Bu şüphelilerin, gelen araca doğru ateş ettiklerinin kamera kayıtlarından tespit edildiği kaydedildi.
İddianamede, bazı şüphelilerin, TÜRKSAT'taki müştekilerin bir kısmını silahları ve cep telefonlarını alarak nizamiye binası içerisinde alıkoydukları, Genel Müdürlüğün olduğu binada bulunan kurum içerisindeki bir kısım güvenlik kameralarının görüntü almasını engellemek amacıyla kırdıkları bilgisi de yer aldı.
Alıkoydukları personelden uydu yayınlarının kesilmesini istediler
Şüphelilerden Tayfun Karaöz ve Mesut Sancak'ın ise süreç içerisinde yerleşkenin idari binaları ve diğer alanlarda yaptıkları kontroller sırasında ele geçirdikleri müştekileri uplink binasında alıkoydukları, bu personelden uydu yayınlarının kesilmesi amacıyla konuyla ilgili bilgisi olanları sordukları aktarılan iddianamede, olay gecesi şöyle anlatıldı:
"Personelin özellikle yayınların kesilmemesini sağlamak amacıyla bilgilerinin olmadığını söyledikleri, şüphelilerin müştekilerden Asım Akkaya'dan silah zoruyla yayınları durdurmasını istediği, Asım Akkaya'nın da bir kısım yerel yayınları süreç içerisinde kesiyormuş gibi davranıp ulusal yayınlara müdahale etmediği anlaşılmıştır.
Yaptıkları tüm tehdit, baskı ve zorlamaya rağmen uydu yayınlarının kesilmesini sağlayamayan şüpheli Eray Uçkun'un akıllı telefonla internet üzerinden ve sesli-yazılı görüşmelerle şüpheli Osman Kılıç'a sürekli gelişen olayları bildirdiği, dışarıdan uydu yayınlarının kesilmesine yardım etmek üzere gelecek sivil örgüt mensuplarının da gelmemesi üzerine son olarak yerleşkenin savaş uçakları tarafından bombalanarak tahrip edilmesi ve bu şekilde uydu yayınlarının engellenmesi gerektiğini değerlendirdikleri, kendilerini getiren helikopterlerin ayrılmış olması sebebiyle, buradan ayrılmak için kuruma ait araçları kullanmaya karar verdikleri ve bu amaçla şüphelilerin TÜRKSAT tarafından kullanılan 06 DU 2823 ve 06 DR 1540 plakalı Renault Fluence marka araçlar ile müştekilerden güvenlik görevlisi İsmail Açıkal'a ait 06 HD 453 plakalı Hyundai marka minibüsü yağmaladıkları, güvenlik personelinden yağmalanan silahlar, teçhizat ve personellere ait cep telefonlarını da bu araçlara alarak, gruplar halinde bindikleri bu araçlarla saat 02.51 sıralarında Konya istikametine kaçmak istedikleri sırada, TÜRKSAT'a giriş yolu olarak kullanılan yol kavşağında tedbir alan emniyet müdürlüğü personelinin ateş açtığı anlaşılmıştır."
İzlerini kaybettirdiler
Emniyet yetkililerinin açtığı ateşe karşılık veren şüphelilerin, Konya istikametine bir süre kaçtıkları, kullandıkları araçları Ahiboz ve Bezirhane mahalleleri civarında terk ettikleri anlatılan iddianamede, askeri helikopterlere alınıp yaralananların GATA'ya bırakılarak diğerlerinin Akıncılar Üssü'ne götürüldükleri, şüphelilerin bir kısmının Bezirhane Mahallesi civarından, bir kısmının ise Akıncılar Üssü'nden kaçarak izlerini kaybettirdikleri belirtildi.