İddianamede, darbe teşebbüsünün önemli unsurlarından birinin üst düzey kamu görevlisi ve komutanlara yönelik gerçekleştirilen derdest etme ve alıkoyma eylemleri olduğu belirtilerek, buradaki amacın darbe teşebbüsüne karşı koyacak unsurları ortadan kaldırmak suretiyle teşebbüsü başarılı kılacak ilk adımı atmak olduğu kaydedildi.
Derdest edilecek isimlerin darbe teşebbüsünden günlerce önce belirlenerek, planlamalarının da önceden yapıldığı anlatılan iddianamede, darbe teşebbüsünün başladığı anda, eş zamanlı olarak kaçırma planlarının da uygulamaya konulduğu bildirildi.
"Tüm yetkilerini sonuna kadar kötüye kullanmıştır"Suikast, kaçırma planları ve eylemlerinin darbeye teşebbüs amaç suçunun oluşumuna yeterli ve elverişli araç suç niteliği taşıdığı belirtilen iddianamede, şöyle denildi:
"EDOK Komutanı müşteki Başoğlu'nun zorla derdest edilerek alıkonulması eyleminin diğer girişimlerin aksine başarılı olmasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanının planlama ve icra aşamalarına iştiraki en önemli etmendir. Zira müşteki EDOK Komutanının resmi konutu Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının sorumluluk bölgesinde yer almaktadır. Müştekinin gece yarısı konutundan alınması planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Tüm olaylar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı sorumluluk bölgesinde cereyan etmiştir. Muhafız Alay Komutanı planın uygulamaya konması ve başarılı olması için tüm yetkilerini sonuna kadar kötüye kullanmıştır. Devletin yetkili organlarınca kendisine tevdi edilen 'muhafız olma' görevini tam tersine çevirerek, konutu kendi sorumluluk alanında bulunan EDOK Komutanı müştekinin zorla derdest edilerek alıkonulmasını sağlamıştır."
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda gerçekleştirilen eylemlere ilişkin soruşturmanın başka dosya üzerinden devam ettiği bildirilen iddianamede, şüpheliler Abdullah Yılmaz, Eyyüp Baloğlu, Tuna Han Ata, Selami Darcan, Atahan Tatar, Tekin Gökbaş ve Uğur Fidan hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.
Bu şüphelilerle ilgili ayrıca "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "terör örgütü üyeliği" suçlarından 36'şar yıl hapis cezası istendi.
İddianamede, şüpheliler Muhsin Kutsi Barış, Nuh Altınsoy, Uğur Karaca, Yavuz Sezer ve Adem Parlak hakkında darbe suçuna yönelik ayrıca iddianame hazırlandığı belirtilerek, bu dosyada "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 21'er yıl hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheliler Nuh Altınsoy, Uğur Karaca, Yavuz Sezer'in halen firari oldukları belirtildi.
Plan çoğunluğu Kara Kuvvetleri Komutanlığında askerler tarafından uygulamaya konulduİddianameye göre, Başoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı sorumluluk sahasında bulunan Komutan Konutları Bölgesindeki lojmanından zorla derdest edilerek askeri bir ambulansla Akıncı Üssü'ne götürülerek alıkonulması, 15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesinde, 11-15 Temmuz 2016'da Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı görevinde bulunan Albay Muhsin Kutsi Barış'ın alay içinde çok sayıda rütbeli asker misafirleriyle rutinin dışında yaptığı görüşmeler sırasında planlandı.
Albay Barış ve Karaca'nın, daha sonra kışladan ayrılarak müşteki Orgeneral Başoğlu'nun lojmanının da yer aldığı Komutan Konutları Bölgesine geçtikleri belirtilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Albay Muhsin Kutsi Barış zorla derdest etme ve alıkoyma planını yapan, emrini veren ve organizasyonun başında olan kişilerden birisidir. Söz konusu plan, çoğunluğu Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli darbeci askerler tarafından uygulamaya konuldu.
Şüphelilerden Kara Kuvvetleri Komutanı Özel Kalem Müdürü olan Albay Nuh Altınsoy, 15 Temmuz günü saat 21.30 sıralarında EDOK Komutanının Koruma Astsubayı Başçavuş Vahit Kucaklı'yı arayarak Orgeneral Başoğlu'nun yerini sordu. Albay Altınsoy, olumsuz cevap alınca bu defa Kara Kuvvetleri Komutanına bilgi vereceğini bildirerek müştekinin yerini yeniden sordu, evde olduğunu öğrenince bu bilgiyi ekibe verdi. Bu bilgiyi alan ekip harekete hemen geçti.
Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış, EDOK Komutanının zorla derdest edilerek Akıncı Üssüne götürülmesi için Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri Albay Uğur Karaca'nın emrine girmek üzere Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında çalışan Üsteğmen Abdullah Yılmaz, Üsteğmen Eyyüp Baloğlu, Uzman Çavuş Tuna Han Ata, Cumhurbaşkanlığı Başyaverliğinde çalışan Astsubay Başçavuş Selami Darcan ve Astsubay Kıdemli Çavuş Atahan Tatar'ı görevlendirdi.
Albay Barış, ayrıca, alay revirinde görevli Tabip Binbaşı Adem Parlak'a da olayda kullanılmak üzere bir ambulans tahsis etmesi ve ambulans için görevlendirme yapması emrini verdi. Bu emir üzerine Tabip Binbaşı Adem Parlak, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına ait 002390 plakalı ambulansı olayda kullanılmak üzere tahsis ederek, Ulaştırma Er Tekin Gökbaş'ı ambulans şoförü olarak, Ulaştırma Er Uğur Fidan'ı ise araç komutanı olarak görevlendirdi."
Kendisini genel sekreter diye tanıttıİddianameye göre, şüpheli Albay Uğur Karaca, EDOK Komutanının derdest edilerek kaçırılması sırasında, bizzat olay yerinde bulunarak emir komutayı üstlendi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Özel İşlem Subayı Kurmay Binbaşı Yavuz Sezer de Albay Karaca ile birlikte hareket etti. Albay Karaca ve Binbaşı Sezer, kararlaştırıldığı şekilde 15 Temmuz gecesi saat 23.00 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı İnönü Kışlası Koşu Parkuru nizamiyesine geldi.
Üsteğmen Eyyüp Baloğlu, Astsubay Başçavuş Selami Darcan ve Astsubay Kıdemli Çavuş Atahan Tatar ile Uzman Çavuş Tuna Han Ata, nizamiyede onları karşıladı. Üsteğmen Abdullah Yılmaz ise evinde uyuyakaldığı için ekibin bulunduğu yere geç geldi. Nizamiyeye gelirken şüphelilerle telefon irtibatı kuran Yılmaz, en son Albay Uğur Karaca ile görüştükten sonra ambulansın hemen gönderilmesi için Tabip Binbaşı Adem Parlak'ı telefonla aradı. Ambulansın gönderildiği bilgisini alan Yılmaz, bu sırada nizamiyenin önüne geldi ve ekiptekilerle buluştu.
Şüpheli askerler, İnönü Kışlası kantininin önünde Tekin Gökbaş'ın kullandığı ambulansa bindi. Albay Uğur Karaca, ambulansın ön tarafına geçti, Yavuz Sezer, Abdullah Yılmaz ve Tuna Han Ata ise aracın arkasına bindi. Uğur Fidan da araç komutanlığı görevini üstlendi.
Ambulans, Komutan Konutları nizamiyesine geldiğinde Albay Uğur Karaca, kimliğini gösterip kendisini Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri diye tanıtarak bariyerin açılmasını sağladı. Şüpheliler, ambulansı EDOK Komutanı Orgeneral Kamil Başoğlu'nun konutunun önüne çekti.
Kafasına fanila ve torba geçirdilerAlbay Uğur Karaca ve Binbaşı Yavuz Sezer, araçtan inerek müştekinin evine geçti. Albay Karaca, kapıyı açan müştekiye, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın emriyle geldiklerini, terör sabotajlarına karşı tatbikat yaptıklarını ve kendisini güvenli bir yere götürmek üzere görevlendirildiklerini söyledi.
Şüphelilere itiraz etmeyen Orgeneral Başoğlu, üzerini değiştirmek istediğini söyledi ancak Albay Karaca bunu kabul etmedi. Albay Karaca ve Binbaşı Sezer, koluna girdikleri Başoğlu'nu zorla ambulansın arkasına bindirip ellerini arkadan bantladılar. Şüpheliler, görmemesi için komutanın kafasına yeşil renkli fanila geçirdi.
EDOK komutanını Akıncı Üssü'ne getiren şüpheliler, nizamiyede görevlendirilen eskort eşliğinde "141" olarak adlandırılan yerde durdu.
Albay Uğur Karaca, Orgeneral Başoğlu'nu araçtan indirerek orada bulunan başka askerlere teslim etti. Bu askerler, kafasındaki fanilayı çıkarıp, siyah bir torba geçirdikleri komutanı alıp ambulanstan uzaklaştı.
Şüpheliler, komutanı teslim ettikten sonra Akıncı Üssü'nden ayrılıp Kara Kuvvetleri Komutanlığına geçti. Albay Karaca ile Binbaşı Sezer, nizamiyede araçtan indi. Diğer şüpheliler ise ambulansla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına döndü.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi ile aynı odaya konulan Orgeneral Başoğlu, 16 Temmuz saat 10.00 sıralarında kurtarıldı.
"Genelkurmay Başkanı konutunda sizi bekliyor"İddianamede, Başoğlu'nun savcılık ifadesi nakledildi.
Buna göre Başoğlu, darbe girişimi günü Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ile İzmir Maltepe Askeri Lisesinin mezuniyet törenine katıldıklarını, İzmir'den saat 18.00 sıralarında uçakla döndükten sonra 20.30'a kadar karargahta çalışmayı sürdürdüğünü söyledi.
Çankaya'daki ikametgahına geçtikten sonra televizyon izlerken uçak sesleri duymaya başladığını, terör örgütü DEAŞ saldırısı ihtimalini düşündüğünü anlatan Başoğlu, saat 22.05 sıralarında kapının sert şekilde çalınması üzerine eşi ve kızıyla birlikte kapıya doğru koştuklarını ifade etti.
Kapıyı açınca karşısında eğitim elbiseli halde gördüğü Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri Kurmay Albay Uğur Karaca'nın "Acele edin komutanım, Genelkurmay Başkanı konutunda sizi bekliyor." dediğini aktaran Başoğlu, "Çok kısa bir süre verin. Üzerimi değiştirip şortun yerine eşofman, terliğin yerine de spor ayakkabısı giyeyim." dediğini, bunu söyleyince sertleşmeye başlayan Karaca'nın "Komutanım zamanımız yok, talimatlarımıza uyun. Genelkurmay Başkanımız acil şekilde sizi bekliyor. Bu aynı zamanda sizin emniyetiniz için." dediğini bildirdi.