Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir Valiliği önünde düzenlenen toplu açılış töreninde konuştu.
Eğitim, sağlık, adalet, toplu konut, ulaşım, haberleşme, sosyal yardımlaşma ve diğer tüm alanlarda ülkeye çağ atlattıklarını ifade eden Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Huzur, mutluluk, refah yok." dediğini anımsattı. Erdoğan, "Yazıklar olsun, eline diline dursun. Sen, Sosyal Sigortalar Kurumunun başındayken hastanelerimizin halini benim vatandaşlarım bilir. İlacımızı alamıyorduk, kuyruklarda sıraya giriyorduk, tedavi olamıyorduk. Kimdi o zaman genel müdür? Sendin. Fakat bunda yalan diz boyu. Şimdi çıksın, sor buna 'Benim dönemimdeki sağlık hizmetleri hiçbir dönemde olmadı' der." diye konuştu.
Erdoğan, Yunus Emre Devlet Hastanesinin vatandaşların emrinde olduğunu, ilave de yapıldığını anımsatarak, kasımda 2 bin 100'ü aşkın yatak sayısıyla Eskişehir Şehir Hastanesinin devreye gireceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz buyuz, farkımız bu. Zira biz, bu millete, Kanuni Sultan Süleyman gibi hedef koyduk. 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Bir sağlıklı nefesi, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyeye feda eden ecdadımızın yolundayız biz. Ey Kılıçdaroğlu, senin daha çok bu yolları gezmen, tepmen, dolaşman gerekir. Sende hizmet aşkı yok, sende dert yok. Dikili ağacın var mı, sorun bakalım. Biz bütün yaptıklarımızı kendimiz için değil, milletimizden aldığımız destekle, milletimiz için yaptık. "
Erdoğan, 16 Nisan'da yeni sistemin oylanacağını ifade ederek, "Eskişehir büyük Türkiye için evet diyor mu? Eskişehir güçlü Türkiye için evet diyor mu? Eskişehir istikrarlı Türkiye için evet diyor mu? Eskişehir daha zengin Türkiye için evet diyor mu?" sorularını yöneltti. Evet yanıtını alan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Emin olunuz demokrasinin ve özgürlüklerin batı ülkelerinin bile ötesinde yaşandığı, yaşatıldığı bir yerdir. Avrupa ülkelerinin, tüm demokratlıklarının, tüm özgürlükçülüklerinin işin ucu kendi çıkarlarına dokununcaya kadar olduğunu hep birlikte gördük mü? Bu ülkelerde iktidarda olan partileri baktılar ki ırkçılık, faşistlik, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı prim yapıyor, hepsi de demokrasiyi, hakkı, hukuku, adaleti bir kenara bırakıp o tarafa yöneldiler.
AB Adalet Divanı karar alıyor. Başörtüsünü yasaklıyor. Bıktık ya bıktık. Hani din özgürlüğü, inanç özgürlüğü vardı? Sıkıysa kipayı da yasaklasana. Yasaklayabilir mi? Bunlar çok yüzlü. Türkiye başta olmak üzere, kendileri dışındaki herkese kriter dayatanlar bunlar değil mi? Türkiye'nin bir bakanı, kendi vatandaşlarıyla buluşmak için geldiğinde olağanüstü hal ilan etmenin neresi özgürlükçülüktür? Kim bu belediye? Belediye olağanüstü hal ilan ediyor. Hükümet değil ha. Hale bak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de kardeş şehir belediyesi olduğu için hemen ertesi gün kendilerine kardeşlik sözleşmelerini iptal etmelerini söyledik. Bitti o iş. Antidemokratik, inanç özgürlüklerine karşı, benim devletimin bakanına, hem de bir bayan bakanına kapıları kapatan ve kendi toprağım sayılan konsolosluğuma sokmayanlara, bizim de kapılarımız kapalıdır. Benim Dışişleri Bakanıma uçuş yasağı getirenlere, kusura bakmasınlar bundan sonra bizim de uçuş yasağımız vardır. "
'Bunun bedelini ödetmek boynumuzun borcudur'Erdoğan, Hollanda'nın skandal tavrına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Uluslararası hukuku çiğneyen bunlar. Bunlar var ya bunlar, hiçbir sözlerine güvenilmez." ifadelerini kullanan Erdoğan, "Benim Fatma Betül kardeşimi karşılamaya gelen vatandaşların, soydaşların üzerine atlarıyla, itleriyle, tepeden tırnağa silahlı polisleriyle saldırmanın neresi demokratlıktır. Benim Hüseyin Kurt kardeşimi yere yatırıp, köpeklere parçalatanların eski Roma'daki gladyatörlerden ne farkı var? Hiçbir farkı yok, aynı. Artık geri dönüyoruz, geri gidiyoruz, hale bak." diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ağızlarındaki baklaları yavaş yavaş çıkarmaya, yüzlerindeki maskeleri indirmeye, gerçekleri ucundan kıyısından da olsa söylemeye başladılar. Onların rahatsızlığı şahsımdan ve hükümetten değildir. Onlar Türkiye'nin ekonomisiyle, demokrasisiyle, bölgesinde ve dünyadaki konumuyla, kendilerine ihtiyaç duymayan yere gelmesinden rahatsızlar. Çünkü onların hayalindeki Türkiye, her şeyiyle kendilerine bağımlı olan, istedikleri gibi itip kakabilecekleri bir Türkiye'dir. Kendi ülkelerindeki Türkler için de aynı duyguları taşıyorlar. Dün ülkelerine en zor, en sıkıntılı işleri yaptırmak için getirdikleri Türklerin bugün kendi işlerinin sahibi olmalarından, kariyer sahibi pozisyonlara gelmelerinden rahatsızlık duyuyorlar. Fabrikada işçi olarak çalışan Türklere itirazları yok ama o fabrikanın sahibi, mühendisi, yöneticisi olan Türk'e artık tahammül edemiyorlar."
Meydandakilerin "Yol ver gidelim, Avrupa'yı ezelim" sloganları üzerine Erdoğan, "Gençler, şu anda hiç oralara gerek yok, biz ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız. Buradan Avrupa'daki vatandaşlarıma, kardeşlerime sesleniyorum. Yaşadığınız, çalıştığınız yerler artık sizin sılanızdır, yeni vatanınızdır, oralara sıkı sahip çıkın. Daha çok iş yeri açın. Çocuklarınızı daha iyi okullarda okutun. Ailenizi daha iyi semtlerde yaşatın. En iyi arabalara binin, en güzel evlerde oturun. Üç değil beş çocuk yapın. Çünkü Avrupa'nın geleceği sizlersiniz. Size yapılan terbiyesizliklere, düşmanlıklara, haksızlıklara vereceğimiz en güzel cevap işte bu olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
'Sıkıysa desinler'Yarın Çanakkale'de dünyanın bir numaralı köprüsünün temelinin atılacağını anımsatan Erdoğan, köpürün bedelinin yaklaşık 11 milyar dolar olduğunu kaydetti.
"Hani Türkiye ekonomik olarak çökmüştü, batmıştı, bitmişti?" diyen Erdoğan, köprünün Türk-Kore ortak girişimiyle yapılacağını ifade etti.
"Cebimizden bir kuruş çıkmıyor. Konsorsiyum yapacak, niye? Türkiye güvenli bir ülke, güvenilir bir ülke, onun için." ifadesini kullanan Erdoğan, "Türkiye'yi anlayan, anlıyor. Anlamayan o inadında devam ediyor. Biz Türkiye'de hayırcıları yeni tanımadık, eski tanıyoruz. Hatırlayın, şu anda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yapılırken ona hayır diyenleri biliyorsunuz değil mi? Aynı şekilde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne, Osmangazi Köprüsü'ne, 3 yılda 200 milyon insanın geçtiği Marmaray Tüneli'ne, Avrasya Tüneli'ne hayır diyenleri biliyorsunuz değil mi? Şimdi acaba merak ediyorum, Çanakkale Köprüsü'ne ne diyecekler?" diye sordu.
Meydandakilerin "Hayır diyecekler?" yanıtı üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diyebilirler mi? Sıkıysa desinler, diyemezler. Çünkü hep yanıldılar. Derler, üzerinden geçerler. Varsın geçsinler. Biz ne diyoruz: At denize balık bilmezse halik bilir. Biz bunun için varız." dedi.