Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığının ve parti genel başkanlığının, devir teslim töreninde düşeceğini söyledi. Çelik, söz konusu tartışmalarla ilgili, "Bunun normali devir teslimin olduğu gündür. Sayın Cumhurbaşkanı ile yeni cumhurbaşkanımızın devir teslim yaptığı gündür." dedi.
AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı öncesinde, parti binası önünde dün gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda değerlendirmelerde bulunan Ömer Çelik, "Türk siyasi tarihinde görülmemiş muazzam bir başarı ortaya çıktı. Muhalefet partilerinin büyük oranda birleşerek 6 parti, 12 parti, daha fazlası ya da daha eksiği bir çatı aday üzerinde anlaştılar. Bu aday ile birlikte büyük bir koalisyon oluşturmaya çalıştılar. Ama onlar açısından maalesef Türk siyasi hayatında muhalefetin siyasetsizleşmesinin bir örneği olarak ortaya çıktı. Ak Parti açısından ise AK Parti adayının arkasında güçlü biçimde durdu. Sahada tam bir verimlilikle çalıştı." diye konuştu.
Seçimler öncesi yaptığı yorumları hatırlatan Ömer Çelik, şöyle dedi: "Ben seçimler başlarken şunu söylemiştim. Aslında 3 aday ya da daha fazla aday olsaydı, bu kadar çok sayıda aday yarışıyor olmayacak, siyasetin adayı ile siyasetsizleşmenin adayı yarışıyor olacaktı demiştim. Çünkü CHP kendisine sosyal demokrat diyor. MHP kendisine milliyetçi parti diyor. Onun dışında başka ideolojilerle siyasi fikirlerle kendisini tanımlayan partiler var. Bunların her biri kendi kimliklerinden vazgeçtiler. İdeolojilerinden vazgeçtiler. Bir aday etrafında kitlendiler. Gördüğümüz gibi bu aday bu partilerin toplam oyunu bile alamadı. Vatandaş, her şeyden önce siyasete, siyasetin iddiasına, siyasetle kendi toplumsal taleplerinin ifade edilmesine oy veriyor. Bu, dünya tarihinde de kayda geçecek bir başarı. Aynı zamanda Türk siyasi tarihi açısından da muazzam bir başarı. Ben meşrutiyetten bu yana demokrasi sancılarımızı değerlendirdiğimde şöyle bir şey görüyorum; Meşrutiyetin ilanından Cumhuriyet'in kuruluşuna, çok partili hayata geçişe, AK Parti'nin kuruluşuna, cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçiyor olması demokrasi tarihimiz açısından bir devrimdir. Cumhurbaşkanın doğrudan halkın seçtiği bir seçimde halkın ilk turda bu seçimi sonuçlandırması ve bir adayın ilk turda bu seçimi kazanması o aday açısından muazzam bir başarıdır. Türk demokrasisinin gücünü gösteren bir başarıdır. Aynı zamanda halkın vatandaşın cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesine verdiği önemi göstermektedir."
"BU BİR KRİZ MKYK'SI DEĞİL"
Erdoğan'ın seçilmesinin ardından, partinin geleceğine ilişkin bir soru yöneltilen Çelik, "Artık standart bir şey haline geldi tartışma alanı haline geldi. Kalıp bir tartışma alanı haline geldi. bugün MKYK toplanıyor MKYK’dan sonra gerekirse başka kurumlarımız mekanizmalarımız harekete geçer. Hiç birimiz şu anki durumu bir kriz yönetilmesi gereken bir risk alanı olarak algılamıyoruz. Biz, evet cumhurbaşkanımızı seçtik, AK Parti kısacık siyasi hayatı içinde Türkiye Cumhuriyeti'ne iki tane cumhurbaşkanı armağan etti. Bu kadar kısa süre içinde genel başkan değişecek, başbakan değişecek. Bütün bunlar olacak. Ama emin olun, biz bir kriz MKYK’sı yapmıyoruz, son derece olağan bir MKYK yapıyoruz. İçinde bulunduğumuz durumu da bize ivme veren, motivasyon veren bir durum olarak algılıyoruz. Herhangi bir kriz algımız yok. Bütün bunları tartışacağız. Ve göreceksiniz, her şey çok kısa zaman içerisinde sonuçlanacak. 2015 seçimine kadar da AK Parti’de herhangi bir kriz alanı görmeyeceksiniz." ifadelerini kullandı.
Son olarak Erdoğan'ın parti genel başkanlığı ve Başbakanlık görevlerinin ne zaman düşeceğine ilişkin tartışmalar hatırlatılan Çelik, şu yorumda bulundu: "Bunun normali, devir teslimin olduğu gündür. Sayın Cumhurbaşkanı ile yeni cumhurbaşkanımızın devir teslim yaptığı gündür. Yine bir takım tartışmalar oluyor. Bir takım 367 krizi benzer krizler üretilmeye çalışılır bu dönemde. Ankara'nın geçmişte kalan standart algıları, bu algıları yöneten standart tipleri vardır. Göreceğiz, bu da herhangi bir kriz konusu olamayacak. Gayet olağan bir şekilde de bu süreci atlatacağız hep beraber. Bundan sonra AK Parti içinde herhangi bir kriz olmayacak. Biz AK Parti meselesini bir partizanlık meselesi olarak görmüyoruz. AK Parti meselesi bir Türkiye meselesidir. Şu anda kriz alanı olarak kodlanan yönetilmesi gereken risk alanı olarak kodlanan meselelerle ilgili bizim zihnimiz son derece berrak. Şu anda gireceğimiz MKYK’yı kriz MKYK'sı olarak görmüyoruz, gayet olağan bir MKYK olarak görüyoruz
