Anayasa Mahkemesi, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından "ahlaki durum" gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiği kesilen 4 personelin özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde muvazzaf subay statüsünde görev yapan G.G. hakkında bir internet sitesinde "Hava İstihbarat Üsteğmen G.G. ve Rus Sevgilisi ve Sırdaşı" başlığıyla görüntüler yayımlandı.
G.G. hakkında görüntülerin ahlak dışı, yüz kızartıcı ve utanç verici eylem teşkil ettiği gerekçesiyle Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı'nın emriyle tahkikat başlatıldı.
İstihbarat sınıfından piyade sınıfına alınan G.G'nin fotoğrafları, ulusal bir gazetede "İşte O Şok Görüntüler" başlığıyla yer aldı.
İdari tahkikat sonucunda G.G. hakkında "TSK'nın itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunduğu" gerekçesiyle sıralı sicil üstleri tarafından 3 Ağustos 2012'de "TSK'da kalması uygun değildir." ortak kanaatli ayırma sicil belgesi düzenlendi.
G.G. ise istihbarat birimindeki görevliler tarafından "mülakat" adı altında çağrılarak 10 Aralık 2010'da sorguya alındığını, sorgu esnasında cinsel yaşamına ilişkin ayrıntılı sorular yöneltildiğini, sonrasında savunması alınmaksızın ve hiçbir gerekçe gösterilmeksizin ilişiğinin kesildiğini savundu.
Göreviyle ilgisi olmayan, tamamen özel yaşantısına ilişkin mahrem sorulardan oluşan sorgu neticesinde elde edilen beyanların delil olarak kullanılamayacağını ileri süren G.G, söz konusu ilişiğin kesilmesi işleminin iptali ve özlük haklarının iadesi talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açtı.
AYİM Birinci Dairesi, işlemde hukuka aykırı yön bulunmadığından oy çokluğuyla davanın reddine karar verdi.
- İki üye itiraz etti
Oy çokluğuyla alınan karara iki üye karşı oy yazdı. Karara katılmayan üyelerden biri, başvurucunun ifadesinde yer alan beyanların özel hayatını ilgilendirdiğini, ifadenin bir isnada dayanmadığını ve başka delillerle desteklenmediğini belirterek, ilişiğin kesilmesi işleminin hukuka aykırı olduğunu savundu.
Karara katılmayan diğer üye de bir internet sitesi ve gazetede yayımlanan görüntülerin tek başına hukuka uygun somut delil kabul edilemeyeceğini, G.G'nin kamuoyunda "askeri casusluk" olarak bilinen davada "mağdur" konumunda olduğunu kaydederek, başvurucunun aleniyete kavuşmamış özel hayatına ilişkin beyanlarının hukuka uygun başka olgu ve bulgularla desteklenip doğrulanmadığını vurguladı.
G.G'nin mesleki geçmiş ve sicil durumunun çok iyi seviyede olduğuna işaret eden üye, disiplin ve ahlaki zafiyetinin kamu hizmetinde istihdamını imkansız kılacak vehamet düzeyinde olmadığını, ilişiğin kesilmesi kararının ölçülülük ilkesine uymadığını belirtti.
Karar düzeltme talebi reddedilen G.G, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme, G.G'nin özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
- "Mahremiyet hakkı"
Kararda, özel hayatın geniş bir kavram olduğu belirtilerek, özel hayatın gizliliği hakkı kapsamında korunan hukuksal çıkarlardan birinin de bireyin mahremiyet hakkı olduğu ifade edildi.
Bu mahremiyet alanının, devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsadığı anlatılan kararda, "Bireyin mahremiyet hakkının mekanı, kural olarak özel alandır ancak özel hayatın korunması hakkı bazı durumlarda kamusal alana da genişleyebilir. Zira meşru beklenti kavramı, bireylerin mahremiyetlerinin kamusal alanda da bazı koşullar altında korunmasını mümkün kılmaktadır." denildi.
Kararda, "özel hayat" kavramının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da oldukça geniş yorumlandığına değinildi.
- "Müdahale açık"
G.G'nin TSK'dan ayırma kararında özel hayatı kapsamındaki davranış ve ilişkilerinin önemli yer tuttuğuna işaret edilen kararda, özel hayatın gizliliği hakkına bir müdahalenin açık olduğu kaydedildi.
Anayasa'nın 13. maddesine göre, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği vurgulanan kararda, bu sınırlamaların, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet'in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı aktarıldı.
Özel hayatın gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamaların, zorunlu ya da istisnai tedbir mahiyetinde olmasının, başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olması gerektiği bildirilen kararda, G.G'nin hangi koşullarda ifade verdiğinin, özel hayatının en mahrem yönünü oluşturan cinsel hayatını tüm detaylarıyla anlatmasının nasıl gerçekleştiği hususunun ortaya konulmadığına işaret edildi.
Kararda, şu tespitlerde bulunuldu:
"Tesis edilen ayırma işleminin başvurucunun geçmiş sicili ve başarı durumu dikkate alınarak ölçülülük yönünden değerlendirilmediği, sınırlama ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlanan başvurucunun kaybı arasında adil bir denge gözetilmediği, başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamanın zorunlu ya da istisnai tedbirler niteliğinde olduğu veya başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olduğu hususunda bir inceleme yapılmadığı ve gerekli özenin gösterilmediği sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
Yüksek Mahkeme, Kara Kuvvetleri Komutanlığında sivil memur İ.Y'nin bir internet sitesinde yayınlanan cinsel içerikli ses kayıtları nedeniyle, Teğmen D.G'nin, Deniz Lisesinde öğrenim gördüğü dönemde eğitim için gönderildiği ABD'de Türk ahlak anlayışına aykırı hareket ettiği gerekçesiyle, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli Astsubay K.Ü'nün ise "disiplinsizlik ve ahlaki durum" gerekçesiyle TSK'dan ilişiğinin kesilmesinde de ihlal tespit etti.
Anayasa Mahkemesi, söz konusu başvurularda da özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması gerektiğine hükmetti.