Hükümet cemaat arasındaki kavganın dershane meselesiyle iyice derinleşmesiyle kavgaya bir yorum da Nihat Hatipoğlu'ndan geldi.
AK Parti'nin Diyarbakır'dan başkan adaylığı teklif ettiği ancak kabul etmediği öğrenilen Hatipoğlu Sabah'taki bugünkü yazısında kavganın iki tarafına da seslendi ve peygamberden hadisleri hatırlattı.
İşte o yazı...
Bu kısa yazı, Müslümanlar arasında çıkacak bir ihtilafta takip edilmesi gereken yöntemi hatırlatan bir yazıdır. Uhuvvete, kardeşliğe, birliğe davet eden bir yazıdır. Bu ihtilaf dünyanın neresinde olursa olsun çözüm aynıdır aslında.
Müslümanlar arasında ihtilaflar olabilir. İnsanız. Farklı olabiliriz. Yanılabiliriz. Diyelim ki Müslümanlar arasında bir ihtilaf oldu. Müslümanlar arasındaki ihtilafta yapıcı olmalıyız. Böyle zamanlarda fitneyi -ihtilafıküllendirmeye çabalamalıyız.
FİTNEYİ KÜLLENDİRİN
Hz. Resul'ün (s.a.v.) emridir. "Fitneyi küllendirin." Canlandırmayın. Üstünü örtün. Kuran ve Nebi'nin (s.a.v.) hukukuyla meseleleri çözün. İhtilafı diri tutmayın.
Böyle zamanlarda bize düşen görevler vardır. Canımız kadar sevdiğimiz müminlerin ihtilaflarından menfaat devşirmeye çabalayan konumunda olmamalıyız.
Çünkü biliriz ki, "Fitne döneminde dil kılıçtan daha keskindir." Dil onarılmaz yara bırakır. Bırakabilir. Kılıç yarası tımar edilir ama dil yarası uzun süre geçmeyebilir.
Burada 'iyiliği emreden, fenalıktan sakındıran' olmalıyız. Başka söze müsaade etmemeliyiz. Kötü niyetlilere, "aradan çekilin" demeliyiz.
KILICINIZI TAŞA VURUP KIRIN
Efendimiz (s.a.v.); 'Fitne zamanlarında kılıcınızı taşa vurup kırın' buyuruyor. 'Birbirinize vurmayın' diyor. 'İşi derinleştirmeyin, çözüme ve anlaşmaya zemin bırakın' demek istiyorlar.
Bu gibi hassas zamanlarda Hz. Peygamber'in (s.a.v.) o genel uyarısını hatırlarız. "Ya hayır söyle veya sus!" İyi söyleyenler iki adım öne çıkmalı. Kötü söyleyenler geri durmalı.
Elbette bu ihtilafta haklı ve haksız olanlar olabilir. Belki bizler de bu türden ihtilaflarda gönül itibariyle bir tarafta olabiliriz. Taraf olsak bile diğer tarafın hukukunu korumalıyız. ihtilafı derinleştirmemek için dikkat etmeliyiz.
KARDEŞLERİMİZE ELİMİZİ UZATALIM
İhtilafa düşen kardeşlerimize elimizi uzatacağız. Birbirine aykırı düşmüş iki elin birleşmesine yardım edecek üçüncü el olmaya gayret edeceğiz. Hz. Peygamber (s.a.v.) böyle günler için şöyle buyuruyor.
'İhtilafta oturan ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden daha hayırlıdır.' Bu söz ihtilafta olanlara değil, hepimizedir.
Bizler geçtiğimiz dönemlerde büyük çileler çekmişiz. Az veya çok hepimiz horlanmışız. Zedelenmişiz. Zaman gelmiş evler basılmış. "Ayin yaptınız" diye takibata uğramışız. Müftü dedelerimiz sürgünler yemiş. Hocalarımız mekân mekân kovalanmışlar. Hapislere düşmüşüz. Şiirlerimiz suç teşkil etmiş. En masum şiirlere bile ceza elbisesi giydirilmiş. Kitaplar yasaklanmış. Büyükler takibata uğramış. Çile çekmişiz.
BAHARI KIŞA ÇEVİRMEK İSTEYENLER VAR
Sonra Allah (c.c.) nimet vermiş ve güzel bir bahar gelmiş. Bilin ki baharı kışa çevirmek isteyenler hep olacak. Fırsat vermeyelim. Yüreklerimizi yeniden yoklayalım. Problemlerimizi yürek ikliminde, secde makamında halledelim. Birbirimizi incitmeyelim.
Hatipoğlu'nun yazısı için tıklayınız!
Mümin müminin kardeşidir. Mümin, müminin duacısıdır. Onu kırmaz. Onu korur. Darılsa da elini çekmez. Namusunu, iffetini korur. Tebessümü ihmal etmez. Teenni ile hareket eder. Acele etmez. Kardeşine dua eder. 'Ya Rabbi kalplerimizi te'lif et' der. Yumuşak söz söyler. Anlayışla davranır. Problemin tansiyonunu düşürür. Bekler. Elbette makul çözüm bulunur. Müslümanlar problemlerini mümince çözerler.
Kardeşini canı kadar sever. Çünkü bilir ki çetin gününde yanında o yer alacaktır. Yer almalıdır. Başka bir hal, kötüleri sevindirir. Ellerini ovuştururlar. Şer insanlar, şer kuvvetler ihtilafı sever. Destekler. Aman ha. İhtilafı, fitneyi küllendirelim. Yarın yüz yüze bakacak mecalimiz olsun.