İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK'nın Gara'daki katliamına yönelik sözlerine ilişkin, "Grup toplantısında meseleyi siyasi tartışmaya dönüştürüvermesi ve bu 13 evladımızın şehadetinin sorumlusunun Sayın Cumhurbaşkanımızın olduğunu söylemesi, açık söylüyorum, PKK'yı aklamaktan, üstünden yük almaktan ve bu acı olayı bir siyaset malzemesi haline, bir polemik haline dönüştürmekten başka bir şey değildir." dedi.
Soylu, Eğitim Dairesi Başkanlığında düzenlenen 107. Dönem Kaymakamlık Kursu Açılış Programı'nda yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu'nun, Gara'da terör örgütü PKK tarafından 13 sivil vatandaşın şehit edilmesiyle ilgili partisinin 16 Ocak'taki TBMM Grup Toplantısı'ndaki sözlerini değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla olayın hemen ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i ziyaret ettiklerini hatırlatan Soylu, görüşmede, terör örgütü PKK tarafından vatandaşların kaçırılmasından katledilmelerine kadar yaşanan olayları tüm çerçevesiyle anlattıklarını bildirdi.
Soylu, Erdoğan'ın verdiği talimat çerçevesinde olayı "namus, onur, devlet adabı ve sorumluluğuyla" anlattıklarını dile getirerek, "Bu, demokrasinin dönem dönem kullanmak cihetine gittiği bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirdik. Bu, devleti yönetenlerin sorumluluğudur. Bu aynı zamanda ortak kader, tasa, kıvanç, tarih, ülküde birlikte olduğumuzu düşündüğümüz insanlara karşı acımız ve yasımızla ortaya koyduğumuz bir sorumluluktur." diye konuştu.
Bu sorumlulukla ortaya koydukları nezaketin karşısında beklentilerinin de aynı davranış olduğunu vurgulayan Soylu, şunları söyledi:
"Bu tip dönemlerde özellikle polemikleri, siyasal gelecek hesaplarını bir tarafa bırakıp yarına ait bizden sonra geleceklere doğru davranış anlayışını emanet etmek gerekir. Hepimiz insanız, eksik olmayan Cenabı Allah'tır. Sözümüzde, lafımızda muhakkak eksiğimiz vardır. Kendimizi de karşımızdakileri de öyle görüyoruz. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu'nun bizim ardımızdan sanki biz bu detayların hiçbirisini anlatmadık, hiç kendisine olayı ifade etmemişiz, tüm detayları anlatmamışız gibi görüşmeden çıkar çıkmaz grup toplantısında meseleyi siyasi tartışmaya dönüştürüvermesi ve bu 13 evladımızın şehadetinin sorumlusunun Sayın Cumhurbaşkanımızın olduğunu söylemesi, açık söylüyorum, PKK'yı aklamaktan, üstünden yük almaktan ve bu acı olayı bir siyaset malzemesi haline, bir polemik haline dönüştürmekten başka bir şey değildir. Çok yaralandığımızı, çok üzüldüğümüzü, anlattıktan sonra o metnin bir parçasının bile değişmemiş olduğunu maalesef dinlerken üzülerek müşahede ettik. Böyle olmamalı, olmamalıydı."
Yaşın veya makamın büyük olmasının hata yapılmayacak anlamını taşımadığını ancak çok üzüldüğünü ifade eden Soylu, şöyle devam etti:
"Elbette ki toplumun zihnindeki birtakım sualleri sormak, özellikle demokrasilerde siyasi partilerin görevleridir. Ancak burada bunu dile getirirken, demokratik eğilimlerin ortaya çıkardığı sonuçları görmezden gelmekle başka bir davranış biçimi olur. Gelmişiz, anlatmışız, ne kadar sorunuz varsa buyurun cevaplamaya hazırız demişiz. Ondan sonra meseleyi Sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine yıkmaya çalışmak terör örgütünü ve PKK'yı aklamaktır. Terör örgütünün, PKK'nın karşısında hep birlikte bir cephe olabilme fırsatını kaçırmaktır. Bu tarihi bir fırsattı. Bu kalleşliğe hep birlikte ay yıldızlı bayrak elimizde, hiçbir siyasi parti ayrımı gözetmeksizin fatura ödettirebilme fırsatını kaçırmaktır. Böyle yapılmamalıydı."
Soylu, bu olay karşısında böyle bir tavrın ortaya konulmaması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bunu sizce yaştan büyük bir ağabeyiniz olarak söylüyorum. O grup toplantısını dinlediğim an yaşadığım hayal kırıklığı ifade etmem gerekir ki hayatımın en önemli hayal kırıklıklarından biridir. Gün polemik günü değildir. Siyaset elbette ki yapılır, elbette ki bazı şeyleri eleştirmesi herkesin hakkıdır. Siyaset tartışır, fikrini söyler ama bunun kırmızı çizgisi terör örgütleridir. Burada gördüğümüz hem demokratik sorumluluktan uzak hem de bir terör örgütünü bu vahşi katliamdan kurtarma, çıkarma gayreti sadece siyasi tarihimize değil, terörle mücadele tarihimize de maalesef bir kara leke olarak geçmiş olur. Üzüntülüyüm, sadece söyleyeceğim budur. Hakikaten çok üzüldüm."