Akpınar şunları söyledi:
"İlk 1 ay çok zordu. ilk 15 gün bir oda içerisinde tutulduk ve güneş yüzü görmedik. İki kez transfer edildik. Bu transferler kaçırılma olayı gibiydi; silahlı kişilerce yapıldı. İlk kaçırıldığımızda 1 hafta boyunca havalimanına çok yakın bir yerde tutulduk. Uçak sesi duyuyorduk...
"BENİ KAÇIRAN, ÇOCUĞUNA ADIMI VERECEK"
Bizim oradan kaçmamız imkansızdı; bunu transferler esnasında fark ettik. Hayatımızı çok zorlaştıracaktı. Sağ kalmamızın tek yolu onlarla iyi geçinmekti ve öyle de oldu. Aralarından biri çocuğunun adını Murat koyacak. Biz onlar için çok şey ifade ettik. Bize asla kötü muamele yapılmadı. Kötü laf, darbe, şidet uygulanmadı. Böyle bir şey uygulansaydı emin olun buraya gelmezdik.
STOCKHOLM SENDROMUNUN TERSİ
Pilot Akpınar'ın açıklamalarının ardından Twitter'da "Stockholm sendromunun tersi olmuş" yorumları dönmeye başladı. Çünkü Stockholm sendromuna göre, rehine olan kişinin kendisini rehin eden teröristlerle kurduğu empatinin esas alındığı biliniyor. Türk pilotun yaptığı açıklamada ise rehine değil, rehineyi kaçıranların rehineye sempati duyduğu anlaşılıyor. Bu da Stockholm sendromunun tersi olan Lima sendromu yaşandığını gösteriyor.