Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da düzenlenen Kadın ve Adalet Zirvesi'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CVK Oteldeki, KADEM 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde yaptığı konuşmada öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
-Bakınız şu anda Suriye'de 300 bini aşkın insan öldürüldü. Hala dünyanın sesi yok. Kendileri ile hep görüşüyorum ama söylediklerimle kalıyorum. En ufak bir hassasiyetleri yok, tek hassasiyetleri var; petrol.
-Bir günde 3 bin insanın öldürüldüğü yakın siyasi tarihte görülmüş hiçbir ülke yok. İşte Mısır bunu yaşadı. Mısır'da bunu hiçbir lider kendinden önce böyle bir uygulama yapmadı, bir günde bu kadar insan öldürüldü. Oyları ile iktidara gelmiş bir insanı devirdiler. 'Demokratız' diyen ülkeler ne dedi? Bir ses çıkardılar mı? Olumlu bir yaklaşımları oldu mu? Ne yapıyorsun dediler mi? Ve hala bakıyorsunuz başgöz ediyorlar, hala meşruiyet kavgasını sürdürüyorlar. Siz meşru görseniz de biz meşru görmeyeceğiz.
-Çevre sorunlarını savunduğu kadar Filistinli çocuk ve kadınların sorunlarıyla ilgilenmiyorsan adil olamazsın.
-Ben hukuk arıyorum. Yasa benim için önemli değil. Hakkımı arıyorum. Adil yöneticiler, yargıçlar arıyorum.
-Galataport'un ihalesi bitmiş, yargı 2 yıl sonra yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Bu yargıya nasıl güveneceğim.
-Devlet, yasalarını hak üzerine inşa ederse oradan adalet çıkar.
-İnsana adalet nazarı ile bakabildiğimizde kadın ve erkek arasındaki ayrımcılığın da çok daha adil, insani ve vicdani şekilde ortadan kalkması mümkün olur. Kadınların ihtiyacı olan şey nedir? Burada bazen 'erkek ve kadın eşitliği' diyorlar. Kadın kadına eşitlik doğru olandır, erkek erkeğe eşitlik doğru olandır ancak kadının özellikle adalet karşısındaki eşitliği asıl olandır. Mağdur olanın zorla mağdur eden seviyesine çıkartılmasıdır eşitlik ya da tam tersidir. Kadınların ihtiyacı olan, eşitlikten ziyade eş değer olabilmektir.
-Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz. O fıtrata terstir. Çünkü fıtratları farklıdır. Tabiatları, bünyeleri farklıdır. Örneğin; iş hayatında hamile bir kadını erkek ile aynı şartlara tabi tutamazsınız. Bir anneyi, örneğin çocuğu emzirmek zorunda olan bir anneyi bu tür yükümlülükleri olmayan bir erkek ile eşit konuma getiremezsiniz. Kadınları, erkeklerin yaptığı her işte çalıştıramazsınız, komünist rejimlerde geçmişte olduğu gibi. Eline ver kazmayı küreği, çalışsın. Olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer