KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin, "Umarım bu önümüzdeki fırsat da yitirilmez, önümüzdeki aylarda bu çalışmaları olumlu şekilde değiştirmek için elimden geleni yapacağım ama bunun için Güney'de bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunun altını çizmek istiyorum." dedi.
Akıncı, İstanbul ziyareti kapsamında İstanbul Üniversitesinde "Kıbrıs Sorunu" konulu konferans verdi.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, 1960 yılında Kıbrıs'ta ortak devletin kurulduğunu ancak bu devletin 1963 yılında yıkıldığını söyledi.
Ortak devletin yıkıldığı günden bu güne ortaklığın tekrar nasıl kurulacağı üzerine çalışıldığını, sürecin hala devam ettiğini anlatan Akıncı, şunları kaydetti:
"Şöyle bir haksızlık oluştu; 1963'te kurulan devlet, bir tek toplumun sahipliğine geçti. Rum toplumu, bu uluslararası tanınırlığı olan devletin yegane sahibi haline yükseldi. Burada tabii uluslararası camianın ciddi bir haksızlığı söz konusu oldu Kıbrıs Türk halkına. Bu kadarla da kalmadı. Tek başına bu devletin sahibi olan Rumlar, BM'nin üyesi, 13 yıldır da Avrupa Birliğinin üyesi haline geldi. Dünyada başka yerde örneği yoktur; bir toplum referandumda yüzde 65 'evet' oyu veriyor çözüm için, iki toplumlu federal bir yapıya, bu yapının Avrupa Birliği üyeliğine 'evet' diyor. Ancak bu çözüme 'hayır' diyen yüzde 75 oranında bir diğer toplumun 'hayır' oyuyla ne çözüme, ne de Avrupa Birliğine ulaşılabiliyor. Ama 'hayır' diyen taraf Avrupa Birliği üyesi yapılıyor. Bunun başka bir örneği yok. Uluslararası ilişkilerde maalesef adalet kavramı çok farklı çalışıyor."
- "Rum tarafında ciddi bir dirençle karşı karşıyayız"
Müzakere sürecinin 50 yıldır devam ettiğini aktaran Akıncı, bu sürecin bir 50 yıl daha sürmemesi gerektiğini vurguladı.
Akıncı, bu işi çözmeleri gerektiğini, iki tarafın liderinin de bu işi neden çözemediklerini toplumlarına anlatmaları gerektiğinin altını çizerek, "Ne yapılabileceğini araştıralım. Biz geçen 2 yılda 6 başlık üzerinde müzakereler yürüttük; yönetim ve güç paylaşımı, Avrupa Birliği, ekonomi, mülkiyet, toprak düzenlemeleri ve güvenlik garantisi konuları. İlk defa bu iki yıl içerisindeki müzakere sürecinde elde edilenler tatmin edici bulundu ki 5'li konferans toplandı, 50 yılda bu bir ilkti." diye konuştu.
Müzakere sürecinde iki kesimliliğin, iki kurucu devletliliğin kabul edildiğini ifade eden Akıncı, şöyle devam etti:
"Rumların bir kurucu devleti olacak, onlar tamamen eşit yetkilere sahip olacak. Bu kurucu devletlerin kendilerine ait hükümetleri, meclisleri, yargı organları, polis teşkilatları her şeyleri ayrı ayrı olacak. Bu kurucu devletlerin, uluslararası alanda anlaşma yapma yetkileri de olacak. Bu kurulacak federal yapının uluslararası tek kimliği olacak, iki tane ayrı bağımsız devletten bahsedilmiyor. Yani BM'de, Avrupa Birliğinde tek üyelik söz konusu. Maalesef Rum tarafında, yönetimi gerçek manada paylaşma konusunda ciddi bir dirençle karşı karşıyayız."
- "Güney'de bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var"
Paylaşımın konuşulduğunu ancak bunun Rum tarafında içselleştirilemediğini belirten Akıncı, Rum kesiminin burada tökezlediğini gözlemlediklerini söyledi.
Dönüşümlü başkanlık konusunda da tartışmaların yaşandığını anlatan Akıncı, şöyle konuştu:
"Dönüşümlü başkanlık, bir Kıbrıslı Türk'ün de Kıbrıs'ın birleşik cumhuriyetinin cumhurbaşkanı olabilmesi demektir. Bu konuda, Annan Planı'nda 4'e 2 oranında bir uzlaşma vardı. Rumlarca reddedildi bu plan. Sayın Anastasiadis bu plana 'evet' diyenlerdendi, bunu o gün kabul etmişti. Bugün, bunu reddeder bir noktaya gelmiş gibi görünüyor. İşin gerçeği de şudur; kamuoyuna bunu bir türlü anlatamıyor, söylemiyor ancak kapalı kapılar ardında dönüşümlü başkanlığın olacağını da biliyor. Kabul eder gibi görünüyor ama kendi kamuoyuna bu mesajı daha net bir şekilde anlatamıyor.
Çözüm için 2016 yılının sonunu hedef olarak göstermiştim, 'çözüm için 2016 şansını yitirmeyelim' demiştim. Doğu Akdeniz'de sondajlar başlarsa, yeni gerginlikler söz konusu olacak. Doğu Akdeniz vizyonu olarak çok net şunu değerlendiriyorum; enerji olayı Doğu Akdeniz açısından istikrar unsuru olarak kullanılması gereken, belki de Ortadoğu'nun makus talihini de değiştirmeye yarayacak bir örnek yaratma fırsatını içinde barındıran olgudur."
Tek kabul edilebilir model olarak federasyon modelini konuştuklarını dile getiren Akıncı, ancak yetki paylaşımı ve diğer paylaşımların dengesini bulmanın, iki tarafın da mutlu olacağı bir paydada buluşmanın son derece zor olduğunu ifade etti.
İşlerinin kolay olmadığını kaydeden Akıncı, "50 yıldır bu nedenle bu iş bir yere varamadı. Umarım bu önümüzdeki fırsat da yitirilmez, önümüzdeki aylarda bu çalışmaları olumlu şekilde değiştirmek için elimden geleni yapacağım ama bunun için Güney'de bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunun altını çizmek istiyorum." dedi.