Milli İstihbarat Teşkilatı MİT, yeni kanun değişiklikleri çerçevesinde yeniden yapılanıyor. Teşkilat, tıpkı Amerikan CIA ve İngiliz MI6 gibi, "yalan makinesi" uygulaması başlattı. MİT Kanunu'nda yapılan son değişiklikle "yalan makinesi" temin edilmesi ve bilgi sızmalarına karşı kullanılması öngörülmüştü. Yalan makinesi, kuruma personel alımlarında olduğu gibi, idari ve adli soruşturma gereken konularda veya personelin yurtdışından dönüşünde "çift taraflı ajan" olması riskine karşı kullanılıyor. Sabah gazetesinin haberine göre, kişi şüpheli cevaplar verir ve yalan makinesi testini geçemezse işe alınmayacak. Teşkilatta bu anlamda ilk uygulama başladı bile…
GSM GÜVENLİĞİ ŞART
Telekomünikasyon alanında istihbari güvenliğin önemine de dikkat çeken uzmanlar, "MİT'in tek başına tedbir alması veya Telekomünikasyon İstihbarat Başkanlığı'nın (TİB) kontrol altına alınması yetmiyor. Cep telefonu operatörleri için de düzenleme gerekiyor. MİT, hizmetli kadrosuna eleman alırken bile güvenlik soruşturmasından geçiriyor. Ama bir GSM operatöründe çalışan kişi, yabancı istihbarat örgütlerinin faaliyetlerine açık hale gelebiliyor. İcabında o cep telefonu şebekesi üzerinden yapılan görüşmelerin temin edilmesi söz konusu olabiliyor. Bu açığın giderilmesi için konuda Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile diyalog tesis edilmesi önemli" şeklinde görüş bildirdi.
DIŞ İSTİHBARATA DÖNÜŞ
Bir diğer değişim de MİT'in faaliyet alanına ilişkin bekleniyor… MİT'in ana hedefinin dış istihbarat olduğunu vurgulayan istihbarat yetkilileri, "MİT, dış istihbarata odaklanmalı. İç istihbarat emniyet ve jandarma koordinasyonunda sürmeli. MİT ülke içinde sadece teknik takip sınırlarında kalmalı. Ama bunun için yeni bir uygulama çerçevesine ve görev bölümüne ihtiyaç var. Önümüzdeki dönemde bu noktada ciddi adımlar atılması bekleniyor" görüşünü paylaştılar.
ALMANYA TEKNİK TAKİP YAPMIŞ
Alman istihbarat kurumu BND'nin Başkanı Gerhard Schindler, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la bir telefon görüşmesi yaptı. 2 istihbarat başkanı yakın bir tarihte bir araya gelmek üzere randevulaştı. Alman istihbaratının 2009'dan itibaren Türkiye'yi dinlediğinin anlaşılması diplomatik tansiyonu yükseltmişti. İstihbarat uzmanları, Almanya ile ABD arasında istihbarat savaşları yaşandığını, Türkiye ile ilgili konunun büyük savaşının bir bölümü olduğunu belirtiyor. Ses ve görüntü uzaya çıktığında veya fiber kabloya girdiğinde takibe açık hale geldiğine işaret eden istihbarat yetkilileri, "Teknik kapasiteniz ne kadar gelişmişse bu verileri o kadar izleme ve analiz etme imkânına sahip oluyorsunuz. Türkiye ile ilgili takip tamamen teknik nitelikli. DHKP-C, PKK, Hizbullah gibi terör örgütleri kapsamında Alman istihbaratı Türkiye'yi hedef ülke seçmiş olabilir. Ancak 2 müttefik ülkenin birbirine karşı bu tür istihbarat faaliyetlerine girmesi olağan değil" değerlendirmesini yaptı.