Anayasa değişikliği için 12 Eylül 2010'da gerçekleşen referandumun ardından 17 Ekim'de yapılan HSYK seçimlerinde paralel yapının operasyon yaptığı ortaya çıktı. HSYK'dan sorumlu paralel yapının, dairelerde görev yapacak kişilerin atamalarını tamamladıktan sonra bu kez 81 il ve bağlı ilçelerdeki adliyelerde görev yapan tüm kâtiplerin isim listelerini çıkardı. Bu listeden yola çıkan paralel yapı, bu yapının yargıdaki kontenjanından kamuda memur olarak görevlendirilen kişileri belirledi. Paralel yapının kendi kadrosu olarak gördüğü 300 kişiden oluşan kâtip kadrosu dikkat çekmemek için zamana yayılacak biçimde kademeli olarak 2011-2012 yıllarında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki dairelerde görev yapmak üzere bulundukları taşra adliyelerinden HSYK'ya tayin edildi. Yapının UYAP dışı gizli yazışmalar yapmak üzere kendi çalışacakları kâtipleri de yine kendi kontenjanlarından seçtikleri öğrenildi.
MEKTUPLA ORTAYA ÇIKTI
Bu durum aynı şekilde tayin talebi olmadığı halde HSYK'ya zorunlu tayin edilen ve paralel yapıdan ayrılan bir kâtip tarafından deşifre edildi. Durumu bir mektupta Adalet Bakanlığı Müsteşarlığına ileten kâtip zorunlu tayin edildiği için kurulu aile düzeninin bozulduğunu, buna karşı çıktığı için paralel yapı tarafından tehdit edildiğini bu nedenle kurum değişikliği talebinde bulunduğunu belirtti.
İLLEGAL YAPIYLA MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulhamit Gül, "paralel yapı"yla mücadelenin devletin bekası mücadelesi olduğunu söyledi. Gül, "77 milyonun geleceği için bu mücadele ortaya konmuştur ve konacaktır" dedi. Anadolu Ajansı'na açıklama yapan Gül, 17 ve 25 Aralık sürecinde yaşanan olayların, aslında devletin içine nüfuz etmiş illegal yapının, devletin bekasına, milletin geleceğine ve istikbaline tehdit olduğu gerçeğini ortaya çıkardığını belirterek, "77 milyonun geleceği için bu mücadele ortaya konmuştur ve konacaktır. Bu, ne Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsi meselesi ne de AK Parti'nin meselesidir. Bu, bir milletin ve devletin bekası mücadelesidir" dedi.