Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Memleketin demokrasisini, hukukunu daha mükemmelleştirmek için daha yapılacaklar vardır" dedi.
Gül, Rize Valisi Nurullah Çakır tarafından, Dedeman Otel'de onuruna düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 10 sene içinde yaptığı çok köklü reformlar, hukukundaki değişiklikler ve ekonomideki köklü reformlar sayesinde bulunduğu noktaya geldiğini belirterek, "Kürt kelimesini derken bile 10 sene önce, böyle zorlanarak söylenilirdi. Halbuki memleketin bir gerçeği olduğunu, böyle bir nüfusumuz olduğunu herkes görüyor. Bunlardan bile korkardık biz. 'Televizyonda yarım saat Kürtçe yayın yapılabilir mi yapılamaz mı' bu konuşulurdu bu memlekette. Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun bir kısmının az ya da çok böyle bir dilleri var. Gittiğinizde Diyarbakır'da görüyorsunuz herkesi. O zaman saygıdan dolayı bile böyle bir şeyin olması gayet normal değil mi? Bunları biz yapamazdık. Bugüne geldiğimizde görüyorsunuz, televizyon yayınını yapıyor" diye konuştu.
Daha yapılacaklar olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:
"Memleketin demokrasisini, hukukunu daha mükemmelleştirmek için daha yapılacaklar vardır. Dolayısıyla bu olup bitenlere baktığınızda sakın moraliniz bozulmasın. Nihayetinde 'ben bu ağacı kestirmem' diyor bazıları. 'Bana şu büyük cinayetlerin faillerini bul' diye sokağa çıkıp parkları işgal etmiyorlar veyahutta 'olağanüstü halleri kaldırın, yeter artık bu memleket sıkıldı' diye sokağa da dökülmüyor insanlar. Ne diyor bir kısım gençler, onları da anlamamız lazım. Jenerasyon farkları var. Benim jenerasyonumla bugün 20 yaşındaki oğlumun jenerasyonu farklı. Bunları anlamamız lazım. Onlar da 'buraya bu binayı yapmayın, burası böyle kalsın' diyor. Bunların çözüm yolu nasıldır, nasıl çözülür? Önce hukukla siyasetle olur. Konuşulur, kararlaştırılır. Bugün işte oturdular, konuştular. Beklentiler konuşulur ve neticede inatlaşarak da olmaz. Tabii ki herkes bütün iddiasını ortaya koyduktan sonra bu işler eğer çözülemiyorsa mahkemeye gider ve mahkemeler bunlara karar verir ve herkes sevse de sevmese de kabul eder. Bizdeki olaylar bu şekildeki olaylardır. Onun için bunlardan hemen moraliniz bozulup, sakın 'memleket nereye gidiyor' diye düşünmeyelim."
Gül, "Şüphesiz ki koskoca bir ülkede bazı şiddete başvuranlar da oluyor. Bir sürü çeşitli örgütler var bunları hepimiz, herkes biliyor" ifadesini kullandı.
Şiddetin demokratik hak olmadığını vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokratik hak, şiddete başvurmadan aykırı düşüncenin talebini protestoyla başka şekilde gösterebilirsin ama şiddet olursa 'şiddete de müsaade etmem demek' de polisin tabii ki görevi. O açıdan bunları ümit ederim ki sukunetle anlayışla büyük bir olgunlukla geçireceğiz ve hepimiz nihayetinde olup bitenlerden de muhakkak ki dersler çıkartacağız, Muhakkak ki bunlardan mesaj alacağız ve neticede şüphesiz ki Türkiye yoluna devam edecektir. Yapılacak daha çok iş var bu memlekette. Bunlar hep söylediğim güzel şeylerdi ama Türkiye'yi bir Almanya ile Fransa ile kıyasladığınızda bizim daha çok yürüyecek yolumuz var. Onun için bizim vakit kaybetmememiz lazım. Bizim daha çok çalışmamız, enerjimizi halkın, milletin gerçekten beklentilerini karşılayacak, gelişmemizi, kalkınmamızı daha ileriye götürecek şekilde harcamamız lazım. Yoksa yazık olur gerçekten."
"Kim noksanının arkasındaysa onun yolu doğrudur"
Gül, herkesin memleketin kıymetini bilmesi gerektiğini dile getirerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Nihayetinde hepimiz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız, hepimiz her makama gelebiliriz, hepimiz istediğimiz yerde yaşayabiliriz. Siz Diyarbakır'da yaşayabilirsiniz, Diyarbakırlı vatandaşımız Rize'de yaşayabilir. Kayserili gider Edirne'de yaşar o da gelir Kayseri de yaşar. Memleket hepimizin ama sorunlarımız varsa ki muhakkak olacaktır. Mükemmel diye bir şey yok. Daha iyileştirmek için hele bizim daha da iyileştirmemiz için daha çok uğraşmamız lazım ama bunları aklıselimle el birliğiyle çözüm yolumuza devam etmemiz lazım.
Bizim fert başına milli gelirimiz 4-5 bin dolar civarındaydı şimdi 10 bin doları geçti. Bu yetmez ki eğer en gelişmiş ülkelerde kişi başına 40 bin dolar ise biz daha bunlarla mukayese ettiğimizde hala yapacak işimiz çok demektir. Unutmayalım ki biz şimdi orta gelirli bir ülke olduk. Bizim yüksek gelirli bir ülke noktasına sıçramamız, ülkemizi, vatandaşlarımızı oraya taşıyabilmemiz için enerjimizi boşa harcamamamız lazım. Bu bir tuzak aslında, bunu çeşitli vesilelerle söylüyorum. Bu yetmez yani dileyim ki Rize'de nüfusun bir kısmının geliri yüksek olabilir ama hala geliri düşük olanlar var, sokaklara, köylerimize baktığımızda, Anadolu'ya geçtiğimizde görüyoruz. Onun için bizim daha çok yol yürümemiz gerekir. Bizim daha çok çalışmamız gerekir. Bunun da farkında olmalıyız. Bir taraftan yaptıklarımızla övüneceğiz, gerçekten nereden nereye geldik diye takdir edeceğiz, sevineceğiz ama hala yapacağımızın da çok olduğunu bilerek enerjimizi, gücümüzü boşa harcamayacağız."
Yapılacak işin daha çok çalışmak, daha ileriye gitmek ve yüksek gelirli ülkelerin sınıfına atlayabilmek olduğuna dikkati çeken Gül, şunları kaydetti:
"Bunun için demokrasimizi de hukukumuzu da tabii ki daha da geliştirmemiz lazım. Kim noksanının arkındaysa onun yolu doğrudur. Onun için hepimiz bir taraftan büyük bir özgüven içerisinde olacağız. Bir taraftan da yapacaklarımızın çok olduğunu bilip çalışmamız lazım. Bu Rize için ne ise Kayseri için ne ise Edirne için ne ise Türkiye için de böyledir. Başkaları başka şeylerle uğraşırken, Avrupa büyük ekonomik krizlerle uğraşırken, maalesef üzülerek söylüyorum komşularımız çok büyük siyasi sıkıntılarla uğraşırken hatta Suriye gibi büyük bir iç savaşın içinde yaşarken biz memleketin kıymetini bilip, enerjimizi bir yere harcamadan her şeye dikkatimizi daha çok toplayarak memleketi ileri götürmeyi, daha da büyük hızlı bir şekilde yürümeyi gerçekleştirmemiz lazım. Bunu yapacağımıza inanıyorum. Çünkü hepimizin yeteri kadar tecrübemiz var ve hepimiz dünyada nelerin olup bittiğini görüyoruz. Suriye'ye hepiniz üzülüyorsunuzdur, bizler çok daha üzülüyoruz çünkü bildiğimiz şehirler, bildiğimiz insanlar... Bir ülke gözümüzün önünde kendi kendini yok ediyor adeta, kendi kendini imha ediyor adeta. Allah hiç kimsenin başına vermesin böyle bir şeyi. Bizim de terörden neler çektiğimizi hepimiz biliyoruz. İnşallah o günler tekrar gelmeyecek, hepimiz bunun için uğraşacağız. Bu acılar tekrar çekilmeyecek ama bütün bunlar tabii ki memleketin kıymetini her seviyede en üstten en aşağıya kadar her seviyede bilmekle olacaktır."
Cumhurbaşkanı Gül, Rize'de bugün büyük bir huzur ve uyum olduğunu gördüğünü anlatarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Hangi şehirde böyle bir uyum varsa o şehrin problemleri çok kolay çözülür. Bazen de gördüğümde üzülerek doğrusu onlara müdahale ederim, bakarsınız devletin oradaki yöneticileri veyahutta şehrin önemli insanları arasında sıkıntılar var. O zaman o şehirde güzel şeyler olmaz. Burada gördüğüm şey beni çok memnun etti. Herkes birbiriyle büyük bir dayanışma içerisinde. Muhakkak ki Türkiye'de olduğu gibi burada da farklı fikirler, farklı düşünceler, farklı siyasi partiler hepsi muhakkak ki var ama Rize dediğimizde şüphesiz ki herkes dayanışma içerisinde, bunun birçok örneklerini görüyorum. Çaykur Rizespor'un bile Süper Lig'e çıkmış olması övünülecek bir şeydir. Çok daha büyük şehirlerimiz var, koskocaman bir İzmir, koskocaman Adana onlara gittiğimde de söylüyorum: 'Bu şehirlerde Süper Lig'de takım olması için oturun düşünün' diyorum. 'Elinizden ne gelirse yapın' diyorum. Bunlar şehirlerin morali oluyor, motive eden konular oluyor, herkesi birleştiren hususlar oluyor. O bakımdan ne kadar övünseniz azdır."
Programa Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Rize Valisi Nurullah Çakır, AK Parti Rize Milletvekilleri Hasan Karal, Nusret Bayraktar, Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı ile çok sayıda davetli katıldı.