ÖNE ÇIKANLAR :
GÜNDEMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 10 Mayıs 2017 Çarşamba 18:17

"Terör örgütüne ağır silah verilmesi başlı başına bir krizdir"

"Terör örgütüne ağır silah verilmesi başlı başına bir krizdir"

"PYD ve YPG unsurlarına, terör örgütüne ağır silah verilmesi başlı başına bir krizdir. Bunun ne bölgeye ne de ABD'ye bir faydası olur. Aksine bunun olumsuz sonuçları sadece Türkiye'yi ve bölgeyi etkilemez. Bunun olumsuz sonuçları başta ABD olmak üzere bütün dünyayı etkiler. Çünkü terörle mücadelede ilkeli olmak, prensip sahibi olmak, teröre bulaşan insanlarla iş tutmamak terörle mücadelenin en temel zeminidir"


Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, PYD ve YPG unsurlarına, terör örgütüne ağır silah verilmesinin başlı başına bir kriz olduğunu, bunun ne bölgeye ne de ABD'ye bir faydasının olacağını belirterek, "Aksine bunun olumsuz sonuçları sadece Türkiye'yi ve bölgeyi etkilemez. Bunun olumsuz sonuçları başta ABD olmak üzere bütün dünyayı etkiler. Çünkü terörle mücadelede ilkeli olmak, prensip sahibi olmak, teröre bulaşan insanlarla iş tutmamak terörle mücadelenin en temel zeminidir." dedi.

13. IDEF Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı'nın düzenlendiği Tüyap Kongre ve Fuar Merkezi'nde katıldığı NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtlayan Bakan Işık, bir soru üzerine, daha önceden PYD, YPG unsurlarıyla yapılacak bir harekatın, bölgede işleri kolaylaştırmayacağını, zorlaştıracağını, bunun çok daha olumsuz ve vahim sonuçlar doğuracağını hem bir önceki Obama yönetiminin Savunma Bakanı Ashton Carter'a hem de şimdi bu görevi yeni alan Jim Mattis'e net olarak ifade ettiklerini söyledi.

Hatta net olarak "Bir terör örgütünü başka bir terör örgütüne karşı kullanmak, yılanla çuvala girmektir" dediklerini aktaran Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yılanla girilen çuvaldan nasıl çıkılacağını bilirseniz... Ancak gördüğümüz kadarıyla özellikle Amerikan silahlı kuvvetlerindeki hakim görüşü, Amerikan yönetimi de kabul etmişe benziyor. Dün telefonda da bunun yanlış olacağını, bölgeyi daha büyük bir sıkıntıya götüreceğini ifade ettik. Sayın Mattis, 'Türkiye'ye bu konularda güvence vermeye hazır olduklarını, Türkiye'nin hassasiyetlerini anladıklarını' ifade ettiler ama bizim için önemli olan bölgede bir terör örgütünün, böyle bir operasyonda yer alıp, kendi meşruiyet alanını oluşturmaması. Bunun bölgede vahim sonuçlara yol açacağını biliyoruz. Bu konuyu özellikle çalışmaya, bu konuyla ilgili değerlendirme yapmaya devam edeceğiz. Bunu hem Amerikalı muhataplarımızla hem de bugün de İtalyan Savunma Bakanı buradaydı, NATO üyesi ülke olarak onlara da ifade ettik. Bu konudaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. "

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD'ye yapacağı ziyarette heyettesiniz. Orada görüşmelerdeki argümanlarını heyetin veya Türkiye'nin değiştiren bir durum oldu mu? Orada neler konuşulacak?" sorusu üzerine Işık, gündemi şu an çok net bilmediğini ancak Rakka Operasyonu, Suriye ve Irak'ın gündeme mutlaka geleceğini söyledi.

ABD'ye net bir tekliflerinin olduğunu anlatan Işık, "O teklifin daha detaylı ve derinlemesine değerlendirilmesini beklerdik ve hala da bekliyoruz. Eminim önümüzdeki hafta bütün bu konular detaylıca iki lider arasında görüşülecek, ele alınacak. Umut ederiz ki bölgenin geleceğini teminat altına alacak sonuçlar ortaya çıkar. Bunun için gayret etmeye devam edeceğiz." dedi.

Bir kriz havası olup olmadığına yönelik soruya karşılık Bakan Işık, şunları kaydetti:

"PYD ve YPG unsurlarına, terör örgütüne ağır silah verilmesi başlı başına bir krizdir. Bunun ne bölgeye ne de ABD'ye bir faydası olur. Aksine bunun olumsuz sonuçları sadece Türkiye'yi ve bölgeyi etkilemez. Bunun olumsuz sonuçları başta ABD olmak üzere bütün dünyayı etkiler. Çünkü terörle mücadelede ilkeli olmak, prensip sahibi olmak, teröre bulaşan insanlarla iş tutmamak terörle mücadelenin en temel zeminidir. Siz 'Bugün işime geliyor, bu terör örgütünü kullanayım', 'yarın işime gelmedi, bir başkasını kullanayım'... Peki o terör örgütü döner size de saldırmaya başlarsa, o zaman ne yapacaksınız? Kime ne dert anlatacaksınız? Bütün bu riskleri, tehditleri, tehlikeleri, aslında gelecekte yaşanması çok çok kuvvet ve muhtemel olan bazı olayları kendilerine anlattık, anlatıyoruz. Türkiye'nin burada oyunu tek başına değiştirme gücü yok ama Türkiye'nin kendi ulusal çıkarlarını koruma gücü var. Türkiye kendi ulusal çıkarlarını, her halükarda korumaya devam edecek."

Bakan Işık, "Birlikte çalışabiliriz gibi sözler de sarf ettiler anladığım kadarıyla. Türkiye'nin bir ön tavrı var mı bu konuda? Ne önerecekler, nasıl çözüm üretecekler bu konuda?" sorusu üzerine şu yanıtı verdi:

"Bu terör örgütü unsurlarının katıldığı bir operasyona Türkiye'nin destek vermesini kimse beklememeli. Bu konuda tavrımızı baştan net olarak ortaya koyduk. Maalesef PYD, YPG terör örgünü unsurları olmasa aslında bu operasyon çok daha kolaylıkla yapılır. Buradaki PYD, YPG unsurlarını çekip, yerine Özgür Suriye Ordusu'nu monte ettiğiniz zaman zaten sorunu çözmüş oluyorsunuz ama maalesef oradaki askeri kaynaklar, bu konuya baştan beri hep mesafeli yaklaştılar ve sonuçta Amerikan hükümetinin kararının alınmasında da zannediyorum belirleyici oldular."

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türkiye'nin terörle mücadelede şakasının olmadığını belirterek, "Çok daha etkin mücadele sürdürüp artık terör örgütünü kıpırdayamaz hale getireceğiz. Ya tamamen silah bırakıp defolup gidecekler ya da hepsi canlarıyla bedelini ödeyecekler." dedi.

Hiçbir projenin saldırı amaçlı olmadığını belirten Işık, "Hiçbir projemiz saldırı amaçlı değil. Biz caydırıcı olmak açısından savunma sanayisini önemsiyoruz. Ülkelerin savunma ve güvenlik ihtiyaçları, teknolojinin gelişmesinde de anahtar rolü oynamış bugüne kadar. Örneğin radar savunma amaçlı yapılmış ama şu anda sivil alanlarda da kullanılıyor." dedi.

Işık, 280 kilometrenin üzerinde menzile sahip milli balistik füze Bora'nın Karadeniz'deki atışlarla denendiğini, bu ve bunun gibi projeleri özellikle hayata bir bir geçirdiklerini söyledi.

Türkiye'nin ilk milli fırkateynini yapmaya başladığına değinen Işık, şöyle konuştu:

"Denizde Türkiye biliyorsunuz, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda hangi sıkıntılarla karşılaştı, hangi zorluklarla karşılaştı, kendi haberleşme sisteminin olmamasının getirdiği bedelin nasıl ödendiğini biliyoruz. Şimdi denizde hamdolsun kendi korvetlerimizi üretiyoruz, kendi karakol ve sahil güvenlik botlarımızı üretiyoruz. Şimdi geçen iki ay önce ilk defa Türkiye kendi fırkateynini üretmek için ilk saç kesme törenini yaptı ve şu anda İstanbul tersanemizde Türkiye'nin ilk milli fırkateynini inşa etmeye başladı. Bunların dizaynı, tasarımı ve mühendisliği tamamen Türk. Yapımında da inşasında da çok büyük oranda Türk malı ve ürünleri kullanıldı. Hele hele silah sistemlerini tamamen Aselsan'ın, Roketsan'ın sistemlerini kullanıyoruz. Yazılımı çok fazla önemsiyoruz. Siber güvenlik açısından kendimizi güvende hissettiğimiz yazılımlar olacak."

- "Terörle mücadelede Türkiye'nin şakası yok"

Türkiye'nin teröre karşı mücadele hakkını kullanmasından kimsenin rahatsız olmaması gerektiğini söyleyen Işık, mücadelenin gerektiği süre ve oranda süreceğine vurgu yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'bir gece ansızın gelebiliriz' ifadesini anımsatan Işık, "Sayın Cumhurbaşkanımızın 'bir gece ansızın gelebiliriz' ifadesi bunun bir defalık olmadığını, gerektiğinde ve gereken oranda mutlaka yapılacağını herkesin bilmesi lazım. Bu konuda Türkiye'nin şakası yok. Terörle mücadelede Türkiye'nin şakası yok. Türkiye'ye bu konuda tehdit nereden gelirse gelsin Türkiye'nin o tehdidi bertaraf etme hakkı da var, yetkisi de var, gücü de var." ifadesini kullandı.

- Entegre Sınır Güvenliği Projesi

Savunmada teknolojiyi 'olmazsa olmaz' olarak nitelendiren Işık, şöyle devam etti:

"İnsan kaybının telafisi yok. Bu hiçbir karşılıkla da ölçülemez. Onun için başta insansız hava araçları olmak üzere bütün teknolojileri entegre şekilde kullanma gayreti içerisindeyiz. Şu anda bir Entegre Sınır Güvenliği Projesi çalışıyoruz ki yakında hayata geçireceğiz. Bunu inşallah bir pilot uygulama olarak Suriye sınırının Fırat'ın doğusundan başlayarak göstereceğiz. Sonra da tüm sınırlarımıza bunları yaygınlaştıracağız. Terörle mücadelede en önemli öncelik önleyici tedbirler. Elbette askerimiz seve seve canını veriyor ama bir tane daha fazla şehit vermemek için elimizden gelenin en iyisini yapmanın gayreti içerisindeyiz. Canın telafisi yok. Bunun için özellikle terörle mücadelede teknolojinin kullanımını son noktasına kadar zorluyoruz."

Işık, 23 Temmuz 2015'den bu zamana kadar etkisiz hale getirilen terörist sayısının 10 bin 100'ü geçtiğini aktarırken, "Bu terörle mücadele tarihinde inanılmaz bir rakam. Artık terör örgütünün beli kırıldı. Bundan sonra inşallah çok daha etkin mücadele sürdürüp artık terör örgütünü kıpırdayamaz hale getireceğiz. Ya tamamen silah bırakıp defolup gidecekler ya da hepsi canlarıyla bedelini ödeyecekler." diye konuştu.

- Türkiye-İran sınırına duvar örülmesi

Türkiye-İran sınırına duvar örülecek olmasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Işık, "İran'dan Türkiye'ye terörist sızmalarının olduğunu eskiden beri biliyoruz. O bölgede yaşayan insanların ne kadar tehdit ve baskı altında olduğunu biliyoruz. Oradan ciddi sızmalar var. Sınırdan sızmalar varsa sizin orada birtakım önlemler alma hakkınız var. Şu anda Türkiye bunu yapıyor. Bu İran'a karşı bir hareket değil. Elbette İran'da bütün sınırını yüzde 100 kontrol edemeyebilir. Bu duvar Türkiye ile İran arasındaki bu noktadaki güveni de arttıracaktır. Güven problemini kesinlikle düşünmüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Işık, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel eksikliğine" ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

"Bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. 15 Temmuz'dan sonra bin 629 subay, 3 bin 142 astsubay, 3 bin 354 uzman erbaş ve sözleşmeli er olmak üzere 7 bin 894 gencimizi Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine kattık. Bunlar eğitimlerine başladı. Bu yıl içerisinde Türk silahlı Kuvvetlerine 30 bin taze kan katacağız. Bununla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Milli Savunma Üniversitesi'ne 2017-2018 eğitim yılı için 5 bin 200 öğrenci alacağız. 250 bine yakın şuna kadar tekil müracaat oldu."

FETÖ ile mücadelenin sürdüğünü hatırlatan Işık, hiç kimseye haksızlık etmeden, TSK'da bu örgütün bir tek mensubunun kalmaması için yoğun bir çalışma içinde olduklarını kaydetti.

TSK'ya pilot alımına ilişkin de bilgi veren Işık, " Şu ana kadar tekrar dönen 45 pilotumuz oldu. İç bünyeden 860 tane subayımız da pilot olmak için müracaat etti. Bunlar sağlık muayenesinden geçti. 121 eğitime başladı. Önümüzdeki süreçte bu 860 subayımızın pilot olması için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. İhtiyaç olması halinde yeni ilave tedbirleri devreye koyacağız. Tahmin edilenden önce bu eksiğimizi kapatacağımızı ümit ediyoruz." şeklinde konuştu.

Işık, "TSK'da 15 Temmuz'dan sonra kuvvet komutanlarının Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmasına" ilişkin soruya da, "Personel, lojistik ve diğer tüm alanlarda Milli Savunma Bakanlığına bağlandı. Harekatta, askeri eğitimde, muhaberede ve istihbaratta emir komuta geçerli. Çünkü Anayasamızda 'Genelkurmay Başkanı Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanıdır' diyor. Komuta nerede geçerlidir? Harekatta, harbe hazırlıkta ve eğitimde çift başlılık oluşmaması için hem yasal düzenlemeleri çok dikkatli yaptık hem de bir demokratik ülkede askerin denetim altında tutulması ve demokratik denetimin tüm kurumlarda olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinde de tam anlamıyla egemen olması için kuvvet komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı'na bağlandı. Sistem oturdu, her geçen gün de daha da oturuyor." yanıtını verdi.

KAYNAK:
AA
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER