CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, insanı odağına almayan hiçbir politikanın, sürdürülebilir olmadığını belirterek, "Hiç şüphe yok ki, istihdam ve üretimi artırmayı amaçlayan politikalar, sürdürülebilir, çevreyle dost bir kalkınma anlayışı, üretilenin hakça bölüşümünü sağlayacak bir yaklaşım, güçlü ve örgütlü bir toplum, hesap verebilir devlet, sosyalist ve sosyal demokrat dünyanın ekonomiye bakışının temel parametreleri olmalıdır. Toplumsal yaşamda yüzyılımızın en büyük keşfi de bu olacaktır" dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin ev sahipliğinde Hilton Otel'de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, 10 yıllardır Türkiye'de emeğin sözcüsü olarak mücadele eden CHP'nin, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini kendi ilkeleriyle buluşturduğunu ve içselleştirdiğini söyledi.
Sosyalist Enternasyonal şemsiyesi altında 1976'dan bu yana çeşitli sorumluluklar üstlenen ve bu kuruluşun aktif üyelerinden birisi olan CHP'nin, Türkiye'nin yanı sıra bölgesinde ve dünyada da haksızlıklar, baskılar ve eşitsizlikler karşısında adaleti, demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği ve çoğulculuğu savunageldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, CHP'nin, dünyanın en büyük sol, sosyal demokrat, ilerici örgütü olan Sosyalist Enternasyonal'in evrensel yapısının korunması ve güçlenmesine de büyük önem ve öncelik verdiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, son yıllarda dünyanın büyük bir dönüşüm sürecinden geçtiğine değinirken, şöyle devam etti:
"Küreselleşmenin etkisiyle özgürlük ve eşitlik düşüncesi hızla yayılmakta ve halklar baskıcı rejimleri sarsan taleplerini her ortamda ifade etmektedirler. Fakat yaşadığımız bu büyük dönüşüm bazı bölgelerde çok sancılı ve şiddetli olmakta, çatışma ve savaşlar ilerici taleplerin önüne bir engel olarak çıkmaktadır.
Türkiye, bu çatışmaların büyük çoğunun yaşandığı bir coğrafyanın, Ortadoğu'nun, coğrafi olarak kıyısında, siyasi olarak ise tam merkezinde yer almaktadır. Büyük umutlarla karşılanan Arap Baharı süreci, bugün kaygı verici olumsuzluklara tanık olmaktadır. Suriye, Libya, Tunus, Mısır, Yemen ve Irak'taki çatışmalar bölgemizin barış, istikrar ve refahını tehdit etmektedir."
Bölgedeki demokrasi mücadelelerinin 3 önemli sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunları şöyle sıraladı:
"Birincisi, aşırı uçtaki gruplardır. Bu gruplar halkların eşitlik ve özgürlük için yükselttikleri çığlığın önünü kesme uğraşı içindedirler. İkincisi, etnik, dinsel ve mezhepsel fay hatlarıdır. Bu fay hatları her yerde gerilmekte ve istikrarsızlık yaratmaktadır. Ayrıca, kadın-erkek eşitsizliği, uluslararası göç hareketleri, modern kölelik gibi olgular da siyasi, ekonomik ve toplumsal istikrarı olumsuz etkilemektedir. Bu durum, bölgemizde demokrasinin yeşermesini engelleyebilir.
Üçüncüsü, dışarıdan askeri müdahale olasılığıdır. Dışarıdan özellikle askeri müdahale ihtimali, baskıcı rejimlere meşruiyet sağlayabilir ve radikal grupları cesaretlendirebilir. "
- "Suriye Çalışma Grubu etkinleştirilmelidir"
Kemal Kılıçdaroğlu, bölgenin barış, istikrar ve refahına yönelen tehditler ve demokrasi mücadelelerinin önündeki engellerin, Sosyalist Enternasyonal'e büyük görev ve sorumluluklar yüklediğinin altını çizerek, Sosyalist Enternasyonal'in, baskıcı güçleri ve şiddet yanlısı politikaları elinin tersiyle itmesi, diplomasinin sorun çözücü rolünün arkasında kararlılıkla durması gerektiğini söyledi.
Sosyalist Enternasyonal'in ilerici güçleri desteklemek için çatışma bölgelerinde ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlar nezdinde aktif bir rol üstlenmesi ve sorunların siyasi ve diplomatik yollardan çözümü için uygun çabaları desteklemesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun için önümüzde önemli bir fırsat durmaktadır. Bu da Suriye'deki savaşı bitirmeye yönelik bir çaba olan Cenevre-2 Konferansı'dır. Kaos ve şiddetin egemen olduğu Suriye'de, çatışmanın taraflarıyla konuşmak ve Cenevre sürecine aktif destek vermek Sosyalist Enternasyonal'in sorun çözme kapasitesini ve gücünü ortaya koyacaktır. Bu bağlamda, bir önceki konsey toplantısında kurulması kararlaştırılan Suriye Çalışma Grubu etkinleştirilmelidir.
Aydınlık bir geleceğe yürüyüşümüzde yolumuza ışık tutan ortak ilkelerimiz ve kendi ülkelerimizdeki farklı mücadele deneyimlerimiz Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki krizleri ilerici, demokratik ve çoğulcu bir anlayışla çözebilmemiz için yeterli birikimi bizlere sağlamaktadır."
- "Küresel ekonomik sistem insanlara müşteri ve tüketici olmanın ötesinde bir rol biçmemektedir"
Kılıçdaroğlu, küresel ekonomik krizin, yüzbinlerce insanın işsiz kalmasına, eşitsizlik ve yoksulluğun giderek yayılmasına yol açtığını hatırlatarak, küresel ekonomik düzenin, krizleri çözerken insanları değil, finans sektörünü ve büyük şirketleri gözettiğini, bir sonraki krize kadar insanları ezerek yoluna devam ettiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Başka bir ifadeyle, küresel ekonomik sistem insanlara müşteri ve tüketici olmanın ötesinde bir rol biçmemektedir. Küresel rekabet gerekçesiyle sürekli geriletilen ücret ve yaşam standartları, zayıflatılan örgütlü toplum ve çalışma yaşamı, bozulan gelir dağılımı, başta gençlerde olmak üzere artan işsizlik, dikkatle ele alınması gereken sorunlar olarak varlığını halen korumaktadır" diye konuştu.
Küresel sorunların, küresel koordinasyon ve işbirliği ile aşılabileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, küresel krizin ardında sınırlı adımlar atılmış olsa da, IMF, Birleşmiş Milletler gibi önemli uluslararası kuruluş ve örgütlerde temsil ve meşruiyet sorununun halen varlığını koruduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, gelişen ve yükselen ekonomilerin bu kuruluşlarda temsilinde adaleti sağlamadan küresel sorunlara etkin çözümler üretmenin mümkün olamayacağını; diğer yandan piyasaların aşırılıklarını törpüleme ve buna yönelik düzenleyici denetleyici politikaların oluşturulması konusunda da ciddi genel bir isteksizlik olduğununun dikkati çektiğini kaydetti.
Sosyalist Enternasyonal'in, üreten, ürettiğini hakça paylaşan ve refah içinde yaşayan insanların dünyasını güçlü bir şekilde savunması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"İnsanı odağına almayan hiçbir politika sürdürülebilir değildir. Hiç şüphe yok ki, istihdam ve üretimi artırmayı amaçlayan politikalar, sürdürülebilir, çevreyle dost bir kalkınma anlayışı, üretilenin hakça bölüşümünü sağlayacak bir yaklaşım, güçlü ve örgütlü bir toplum, hesap verebilir devlet, sosyalist ve sosyal demokrat dünyanın ekonomiye bakışının temel parametreleri olmalıdır. Toplumsal yaşamda yüzyılımızın en büyük keşfi de bu olacaktır.
Konuşmamı Enternasyonal'in kurucusu Willy Brandt'ın bir sözüyle tamamlamak isterim: Savaşın yokluğu barış demek değildir. Kalıcı ve adil bir barış sistemi, bütün uluslar için eşit kalkınma fırsatlarıyla mümkündür."