Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclisin 27. Dönem Üçüncü Yasama Yılı'nın açılışı dolayısıyla TBMM Genel Kurulunda milletvekillerine hitap etti.
"Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum." diyerek sözlerine başlayan Erdoğan, Büyük Millet Meclisinin açılışından bugüne kadar, bu çatı altında milli iradenin üstünlüğü inancıyla ülkeye hizmet eden tüm milletvekillerini saygıyla andığını söyledi.
Halen hayatta olan milletvekillerine sağlık ve afiyet, vefat edenlere Allah'tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Meclisimizin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhuriyetimizin bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum." dedi.
Malazgirt'ten Anadolu Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin kuruluşuna, İstanbul'un fethinden İstiklal Harbi'ne ve terörle mücadele sürecine kadar bu toprakların vatan olması ve ilelebet öyle kalması için mücadele eden, şehit veya gazi olan tüm kahramanları rahmetle, minnetle yad eden Erdoğan, "Halen tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet şiarıyla sınırlarımız içinde ve dışında canları pahasına mücadele eden güvenlik güçlerimizin her birini Rabbim muhafaza buyursun diyorum. Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Katar'da, Somali'de, Lübnan'da, Balkanlarda ve daha pek çok yerde bayrağımızı gururla dalgalandıran güvenlik güçlerimize Mevla'dan başarılar diliyorum." diye konuştu.
Türkiye'nin yumuşak gücü olarak dünyanın hemen her köşesinde, son derece zor şartlar altında, insani yardım ve kalkınma faaliyeti yürüten sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine de muvaffakiyetler temenni eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu yıl, İstiklal Harbimizin başlamasının 100'üncü yıl dönümü. Bir asır önce Samsun'dan başlayıp Amasya, Erzurum, Sivas duraklarının ardından Ankara'da ilk menziline ulaşan bu kutlu yolculuk, 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin açılışıyla yeni bir safhaya evrilmiştir. Kurtuluş Savaşımızı bizzat sevk ve idare eden Büyük Millet Meclisi, dönemin tüm zorluklarına göğüs gererek, bu mücadeleyi zaferle taçlandırmıştır. 600 yıllık bir çınarın yerine dikilen genç Türkiye Cumhuriyeti fidanı, inşallah 4 yıl sonra bir asrını geride bırakacaktır. Milletimiz, sadece bu topraklardaki bin yıllık varlığı döneminde Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti olarak üç devlet kurmuştur. Cumhurbaşkanlığı forsunda sembolleri yer alan devletlerimize baktığımızda 2 bin 200 yılı aşkın bir mirasa sahip olduğumuzu görüyoruz. Dünyada böylesine derin, yaygın ve kesintisiz devlet tecrübesine sahip bir başka millet yoktur. Bu süreklilik aynı zamanda millet olarak bizim hiçbir zaman esareti kabul etmediğimizi; özgürlüğümüze, onurumuza, ideallerimize hep bağlı kaldığımızı ifade ediyor.
Türkiye'yi sınırları cetvelle çizilmiş, bağımsızlığı bahşedilmiş, müesseseleri suni olarak kurulmuş; medeniyet müktesebatı, tarihi, kültürü, hedefleri olmayan toplumlar ve devletçiklerle karıştıranlar oluyor. Ülkemizin ve milletimizin kadim geçmişini ve bugünkü gücünü anlamayanlara, bu gerçekleri her fırsatta hatırlatmanın görevimiz olduğuna inanıyorum. Bir asır önce 'hasta adam' diyerek adeta gömmeye hazırlandıkları bu millet, İstiklal Harbi ile kıyam etmiş ve hürriyetini tekrar kazanmıştı."
"Son dönemde de PKK'dan DEAŞ'a ve FETÖ'ye kadar envaiçeşit terör örgütüyle dize getirmeye kalktıkları bu necip millet, bir kez daha kıyam ederek, istiklaline ve istikbaline olan bağlılığını göstermiştir." diyen Erdoğan, bu süreçte verdiği mücadele ile TBMM'nin de ikinci defa gazilik unvanıyla şereflendiğini vurguladı.
Erdoğan, "15 Temmuz gecesi bu millete sıkılan her kurşun, atılan her bomba, bizi büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolundan vazgeçirmek bir yana, kararlılığımızı daha da perçinlemiştir. İstiklal Marşı 'korkma' diye başlayan bir milleti, darbeyle teslim alacaklarını sananlar, daha gün doğmadan 'hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal' nidasına teslim olmuşlardır. Şayet bugün geleceğimize çok daha güvenle ve cesaretle bakıyorsak, işte bu mücadelenin başarısı sayesindedir." dedi.
Bu vesileyle herkesi, milletin yakın tarihteki en büyük demokrasi, hak ve özgürlük zaferi olan 15 Temmuz'un şanını, şerefini, anlamını koruma hususunda azami hassasiyet göstermeye davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı şekilde, milli iradenin tecelligahı olan TBMM'nin itibarının gözetilmesini de her şeyin üzerinde tutmamız gerekiyor. Çok partili siyasi hayata geçişi sağlayarak ülkemizi demokrasiyle tanıştıran bu Meclise sahip çıkmak, milli iradeye ve hukuk devletine de sahip çıkmak demektir. Bu sebeple, milli iradenin üstünlüğü yerine küçük bir azınlığın çıkarlarını korumayı amaçlayan tüm darbelerin, cuntaların, siyaseti ve hukuku örseleyen nice ayak oyunlarının ilk hedefinde hep bu Meclis olmuştur. Hamdolsun her seferinde milli irade üstün gelmiş, Meclisimiz yeniden millet adına görev üstlenmiştir." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin, Suriye'nin toprak bütünlüğünden, Suriye halkının siyasi ve idari birliğinden yana olduğunu söyleyen Erdoğan, "Suriye'deki mevcudiyetimizin tek sebebi, sınırlarımıza yönelik terör tehditlerinin, aynı zamanda ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşlerini de engelleyen bir bariyer haline dönüşmüş olmasıdır. Biz asla savaştan, çatışmadan, kan dökülmesinden, ölümden, acı çekilmesinden yana değiliz. Tam tersine, hem kendimiz hem de Arap'ıyla, Kürt'üyle, Türkmen'iyle, Süryani'siyle, Ezidi'siyle, Hristiyan'ıyla tüm Suriye halkı için güvenli, huzurlu, müreffeh bir gelecek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Buna karşılık birileri, terör ve sığınmacı yükünü ülkemizin omuzlarına yükleyerek, adeta bize diz çöktürmeye çalışıyor." diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Soruyorum sizlere. Türkiye böyle bir dayatmayı, böyle bir şantajı, böyle alçakça bir oyunu kabul edecek kadar aciz bir ülke midir? Türkiye, birtakım nevzuhur devletlere yapıldığı gibi masa başında yazılan senaryoların figüranlığını yapacak kadar köksüz bir ülke midir? Türkiye, ecdadından tevarüs ettiği tüm değerleri bir çırpıda kenara atacak, geleceğini başkalarının eline teslim edecek kadar sahipsiz bir ülke midir? Şayet böyle olduğunu düşünenler varsa, hiç kusura bakmasın, milletimizi de bizi de tanımıyor demektir. Açık ve net söylüyorum; biz bu dayatmaya, bu senaryoya rıza göstermeyiz. Millet olarak gerekirse ser veririz ama istiklalimizden ve onurumuzdan kesinlikle taviz vermeyiz.
Suriye konusunda karşı karşıya bulunulan durum tam da budur. Türkiye'yi, terör örgütünün tasfiyesi ve Suriye topraklarının sığınmacılar için güvenli hale getirilmesi konusunda yıllardır oyalayanların bizzat yüzlerine, artık bu oyunun sonunun geldiğini defaatle söyledik. Sınırlarımızın bitişiğindeki sıkıntıyı müttefiklerimizle birlikte çözmek için her yolu denedik, ziyadesiyle sabırlı davrandık, kararlılığımızı da sürekli ifade ettik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları bu konudaki kararlılığımızın somut birer tezahürüdür. Maalesef, özellikle Fırat'ın doğusunda bu yöntemle arzu ettiğimiz neticelerin hemen hiçbirine ulaşamadık. Türkiye'nin artık bu konuda kaybedecek tek bir günü dahi yoktur. Geldiğimiz noktada, kendi yolumuzda devam etmekten başka çaremiz kalmamıştır."
Yargı Reformu Strateji Belgesinin ilk paketinin hazırlıklarını tamamladığını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Böylesine önemli bir konunun, Mecliste mümkün olan en geniş uzlaşmayla tartışılması ve kabul edilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Daha çok hak ve özgürlükleri genişletmeyi amaçlayan hususları içeren bu paketi yenileri takip edecektir. Gerek komisyonlarda, gerekse genel kurulda bu reform paketlerinin yapıcı bir anlayışla tartışılacağını umut ediyoruz."
"Tüm zamanların turist rekorunu kıracağız"Turizmde çok bereketli bir sezon geçirildiğine dikkati çeken Erdoğan, "Muhtemelen bu yıl tüm zamanların turist rekorunu kıracağız. Turizm gelirlerimiz geçen yıl yüzde 12 artmıştı, bu yıl yüzde 10 daha artacak. Burada da 50 milyon turisti inşallah yakalayacağız." dedi.
Erdoğan, "Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirene kadar durup dinlenmeden çalışmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hem bütçe açığımızın hem de borç stokumuzun milli gelirimize oranı, AB standartlarına göre çok çok iyi bir seviyededir." diye konuştu.
"Deprem gibi hayati meseleler siyaset üstüdür"Türkiye’nin 17 yıl öncesine göre afetlere daha hazırlıklı olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Deprem gibi hayati meselelerin siyaset üstü olduğuna ve bu şekilde konuşulması, tartışılması, çalışılması gerektiğine inanıyoruz. Aksi yöndeki her tavır ve beyan, hiç kimseye, ülkemize zarar vermekten başka fayda sağlamayacaktır."
"Bir gece ansızın gelebiliriz"Erdoğan, töreninin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Fırat'ın doğusuna yönelik Türkiye'nin adımlarına ilişkin, "Bunların hepsinin toplam açılımı nedir? Bir gece ansızın gelebiliriz." dedi.