TÜSİAD’ın 44’üncü Genel Kurulu, 17 yıl öncesinin gündemiyle sarsıldı. 1997 yılında hazırlanan o rapor, “Kürt sorunu, terörün çözümü, anadilde eğitim, düşünce özgürlüğü ve 8 yıllık temel eğitim” gibi maddeleri içeriyordu. O dönem ‘hayal’ olarak nitelendirilen bu taleplerin hemen hemen hepsi şu an hayata geçmiş durumda…
DEMOKRASİNİN BU KADARI FAZLA GELDİ
Alarko'nun patronu İshak Alaton’un geçen haftaki sert çıkışıyla gündeme gelen rapor çok tartışılmış, belli çevrelerden ve Genelkurmay’dan gelen tepkiler üzerine de apar topar rafa kaldırılmıştı.. Özetle ‘demokrasinin bu kadarı, generallere de patronlar kulubüne de ‘fazla’ gelmiş, rapor TÜSİAD’ın 1996 yılı faaliyetlerinden bile çıkarılmıştı.
TÜSİAD’ın ‘demokratikleşmenin’ en ateşli savunucusu olduğu biliniyor. Her toplantısında ‘demokratikleşme’ yolunda adımların ihmal edilmeden, hızla atılması gerektiği vurgusunu yapan da TÜSİAD. Belki de bu yüzden geçen haftaki genel kurulda Alaton’un söyledikleri bu kadar yankı yarattı.
RAHMİ KOÇ’TAN SERT MEKTUP
Peki 17 yıl önce ne yaşandı? TÜSİAD, Anayasa Prof. Bülent Tanör’e bir rapor hazırlattı. Ancak rapor, çoğu TÜSİAD'lıyı rahatsız etti. İbrahim Betil, Cüneyt Zapsu ve Cem Boyner gibi isimler rapora destek vermişti. Rahmi Koç ise TÜSİAD yönetim kurulu üyelerine sert bir mektup yazarak, “Geleneği bozdunuz” diye tepki göstermişti. Bu arada küçük bir not: Rapordaki en önemli vurgu “Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanı'na bağlansın, MGK kaldırılsın” maddesiydi.
GENELKURMAY DA RAHATSIZ OLDU
Rapor yayınlanınca Genelkurmay da bir açıklama yaparak "TSK’nın komutanı zaten siyasi otoriteye bağlıdır, MGK da ülkenin dokusuna uygundur. Böyle bir raporun içine Genelkurmay Başkanı Bakan'a bağlansın, MGK kaldırılsın diye yazmaya ne gerek vardı" diyerek tepkisini göstermişti.
ANADİLDE KONUŞMA İNSAN HAKLARI VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ
Raporun hızla rafa kaldırılmasında en önemli etkenin Genelkurmay’la ilgili madde olduğu çok yazıldı, çizildi. Ancak o dönemde uzak bir hayal olarak görülen ‘Anadilde eğitim hakkı’ da tepki toplayan en önemli maddelerden biriydi. 17 yıl sonra bile hala tartışılan rapor özetle,
¦ Sistem yenilensin
¦ insan hakları korunsun
¦ insanlar düşüncesinden, yazdıklarından dolayı hapse girmesin • İşkenceler bitsin,
¦ Kürtler anadillerini konuşsunlar, istiyorlarsa kendi dillerinde eğitim yapabilsinler,
¦ Mecburi eğitim 8 yıla çıksın
¦ belediyelerin ağırlığı artsın” diyordu.
DARBEYE KATKINIZ NE KADAR?
Geçen haftaki TÜSİAD genel kurulunda ilk başta konuşmasına izin verilmeyen İshak Alaton, "Konuşma hakkı vermediğiniz için sizden utanıyorum" diye tepki göstermiş ve 1997'deki raporun arkasından 28 Şubat geldi. TÜSİAD'ın bu darbeye katkısı ne kadardır" diye sormuştu.
28 ŞUBAT DARBESİ İLE BAĞLANTISI NE?
Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın Milli Savunma Bakanına bağlanmasını öneren, ‘Milli Güvenlik Kurulu kaldırılsın’ diyen bu raporun yok sayılmasından hemen sonra Türkiye demokrasisinde kara bir leke olarak tarihe geçen 28 Şubat süreci yaşandı. Yani birkaç gün önce TÜSİAD kürsüsünden ‘Bu darbede TÜSİAD’ın payı nedir?’ diye haykıran Alarko Holding'in patronu İshak Alaton özetle, “O zaman iş dünyası demokrasiye sahip çıksaydı, belki de bu darbe yaşanmayacaktı” demek istiyordu.
(Akşam)