Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat, dünyada sosyal medyanın reklam gelirleri başta olmak üzere birçok yönüyle yeniden ele alındığını söyledi.
Dijitalleşen dünyada internet oyuncularının yaptıkları satışların hızla arttığını, devletlerin bundan elde ettikleri vergi gelirlerinin ise azaldığını aktaran Polat,
"Buna özellikle yazılım, reklamcılık, müzik gibi eğlence sektörü hizmetleri dahil ve çok yakında eğitim, medya gibi sektörler de dahil olacak. İşte tam bu noktada ulus devletler ile çok uluslu şirketler arasındaki söz konusu çıkar çatışmasının nasıl çözüleceğine tüm dünyanın kafa yorması lazım. Küresel İnternet oyuncuları her ne kadar devletlere karşı ayak sürüseler ve direnç gösterseler de, bunun böyle sürmeyeceği aşikar" diye konuştu.
Kullanıcı sayıları günden güne artan internet kuruluşlarının temsilcilik ofislerine önem vereceğini anlatan Polat, "Kuşkusuz siber dünyada faaliyet gösteren oyunculardan her ülkede bir temsilcilik açmalarını beklemek çok gerçekçi olmaz. Ancak önümüzdeki dönemde bu konuya büyük devletlerin öncülüğünde bir küresel çözüm bulunması da bence kuvvetle muhtemel. Özellikle çifte vergilendirme anlaşmalarının yaygınlaştırılması ve özellikle küresel İnternet oyuncularının kendileri için hayati önem arzeden ülkelerde fiziksel olmasa bile yasal bir çerçeve içine girmesi de kaçınılmaz. Böylesi bir küresel çözüm, Türkiye gibi ülkeleri özellikle ekonomik açıdan rahatlatır" ifadelerini kullandı.
"AB ülkeleri içinde İrlanda yüzde 12,5 ile vergi açısından en düşük oranı sağlıyor"
"İnternet zaman-mekan sınırları olmayan bir alan olduğu için bu siber topraklarda adeta doğup büyüyen ve burada iş kuran girişimciler için de aslında bir fırsatlar diyarı" değerlendirmesini yapan Polat, şöyle devam etti:
"Söz konusu fırsat ve nimetlerden yararlanarak genç yaşta büyük paralar kazanan bu girişimciler aynı zamanda bu zaman-mekan sınırsızlığından da gerek ekonomik gerek yasal anlamda yararlanmaktalar. Bu bağlamda Google, Facebook, Youtube ve Twitter gibi kısa zamanda yüz milyonlara hizmet vermeye başlayan platformların tüm iş süreçlerini tek bir merkez ya da en fazla 2-3 merkezden yönettiklerini ve bu sayede hem operasyonel verimlilik sağladıklarını hem de hizmetlerini kullanan kişileri de vatandaşı oldukları ülkenin yasal sınırlamalarından azade ettikleri bir gerçek."
Bu şirketlerin merkezlerinin özellikle ABD ve Avrupa'nın birkaç ülkesinde toplandığını, fiziksel olarak yerleşik oldukları yerlerde zaten o ülkenin yasalarına uymak zorunda olduğunu aktaran Polat, "Bunun üzerinde diğer ülkelerden kredi kartı ya da uluslararası ödeme sistemleri kullanılarak yapılan ödemeler de bu ülkelere akmakta ve faturaları bu ülke üzerinden kesilip dijital imza kullanılarak dünyanın dört bir yanına e-postalandığı için tüm bu ülkelerden elde edilen kazançlar da bu birkaç ülkede vergilendirilmektedir. Bu fırsatı gören kimi ülkeler, bu büyük İnternet oyuncularını motive etmek ve bu devasa verginin kaymağını yemek için kendi ülkelerinde onlar için vergi teşvikleri sağlamaktadır. Örneğin; AB ülkeleri içinde İrlanda yüzde 12,5 ile vergi açısından en düşük oranı sağladığı için çoğu büyük internet şirketinin Avrupa merkezi Dublin'dedir ve Türkiye dahil tüm Avrupa bölgesi için faturalar buradan kesilip gönderilir" örneğini verdi.
Polat devamla şunları aktardı:
"Özellikle Google, Facebook, Twitter gibi büyük İnternet oyuncularının merkezlerinin bulunduğu Silikon Vadisi sayesinde California eyaleti, ABD'de son zamanlarda sıkça duymaya başladığımız eyalet iflaslarının aksine, adeta bir vergi zenginidir. 2012 yılında sadece Facebook'un halka arzı sırasında eyalet nüfusuna kayıtlı ortakların ödediği vergi 2,5 milyar dolar civarındadır."
"Sosyal medya ikinci bir devletin toprağı"
Internet şirketlerinin, zorunda kalmadıkça ne Türkiye'de ne de herhangi bir ülkede yerleşik bir düzen kurmak istemeyeceğini belirten Polat, "Çünkü böylesi bir durum, onlara internetin doğasından kaynaklanan çevikliği kaybettireceği gibi geldikleri ülkelerde tabii olacakları yasal zemin için de sürekli efor sarf etmelerini gerektirecek" dedi.
Microsoft ve SAP'nin bölgeyle ilgili operasyonlarını Türkiye'den yürütme kararına da değinen Polat, "Microsoft ve SAP daha çok kurumsal alanda faaliyet yürüten şirketler. Dolayısıyla Türkiye'nin tüm özel ve devlet kurumları ile işbirliği, onlar açısından 'kazan-kazan' dayalı karlı bir iş modeli. Sosyal medya ise, doğası gereği kurumdan çok bireyle ilgili bir ortam. Bireyin, farklı kimliklerle kendi dünyasını yaratabildiği, çok kimlikli, idealize, steril veya bir kaçış alanı olarak kolaylıkla biçimlendirilebilen bir yaşam alanı ve hatta bir ikinci bir devletin toprağı" diye konuştu.
Devletlerin sosyal medya platformlarından giderek daha fazla yasal talepte bulunmasının çözümü ötelediğine dikkati çeken Polat, sözlerini şöyle tamamladı:
"Son yıllarda devletlerin sosyal medya platformlarına yönelik giderek artan yasal taleplerinin, önümüzdeki dönemde nasıl bir değişikliğe yol açacağını hep birlikte göreceğiz. Tabii burada dikkat edilmesi gereken, sosyal medya ile devletlerin, yasalar ile bireyin özgürlükleri arasında bir denge tutturduğu bir mutabakat sağlayabilmesi. Bu da, bir yandan İnternet ve sosyal medya ile gelen fırsatları azamiye çıkartacak ve öte yandan tehditleri ise asgariye indirecek ortak bir eğitim ve bilinçlendirme politikası ile başarılabilir."