ÖNE ÇIKANLAR :
MAGAZİNTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 21 Aralık 2013 Cumartesi 12:50

Belçim'e tokat şoku

Belçime tokat şoku

Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği “Kelebeğin Rüyası”, Los Angeles’ta seyirciyle buluştu.


Oscar aday adayları arasında bulunan “Kelebeğin Rüyası”nın yurtdışı tanıtımını, Erdoğan’ın eşi ve filmin başrol oyuncusu Belçim Bilgin yapıyor. Bilgin, Los Angeles Santa Monica sahilinde Hello!’nun sorularını yanıtladı.

* İki şairin hayatını konu alan “Kelebeğin Rüyası” büyük beğeni topladı. Oscar’a aday adayı olan bu iddialı filmin tanıtımları ile birebir siz ilgileniyorsunuz. Los Angeles’taki gala nasıl geçti, biraz anlatır mısınız?

- Los Angeles galası için 10 gün öncesinden çalışmalarımıza başladık. American Film Market kapsamında gerçekleştirdiğimiz gala bizim için çok önemliydi. Çünkü yüzde 100 yabancı seyircinin olduğu bir organizasyondu. Davetlilerin çoğu sinema sektöründe hatırı sayılır prodüktörler, yönetmenlerdi. Bu ilgiden dolayı da ayrıca mutluyuz. Oscar sürecine gelince, şu anda yanlış hatırlamıyorsam 76 filmden biriyiz. Yani önümüzde uzun bir yol var.

* Bir Türk filmine, bu kadar büyük ilgi olmasını neye bağlıyorsunuz?

- Benim düşüncem, ilk gösterimimiz olmasına rağmen bu “Butterfly Dream” neymiş diye merak uyandırdı. Zaten bundan sonrası için tek amacımız yaratacağımız farkındalık olacaktır. Bunun için de güzel bir başlangıç oldu. Bundan sonrası için daha yapacak çok şeyimiz var. Şimdilik amacımız olabildiğince çok kişiyle filmi buluşturmak..

* Sizce film, yurtdışı seyircisinde ne gibi bir farkındalık yarattı?

- Dünyaya anlatacak çok hikâyemiz var. Galiba çok çalışmak ve hiçbir şeyi gerçekten azımsamadan, kostümlerden saçına, sanata kadar filmin içindeki her detayı düşünerek bir hikâye yaratmak gerekli... Hayatımızın içindeki küçük detaylar aslında o kadar önemli ki...

Hikâyenizi anlatmak istediğinizde bunu daha iyi anlıyorsunuz. “Kelebeğin Rüyası” setinde oyunculardan çaycımıza kadar herkes büyük özveriyle işini yaptı. Herkes bu filmin başka bir şekilde yapıldığının farkındaydı. Bu farkındalığı da bize Yılmaz Erdoğan sağladı. Hepimize ayrı ayrı farkındalıklarımız olduğunu hissettirerek bu filmi çekti.

GERÇEK HİKÂYE OLDUĞUNU BELİRTMEMEK HATAYDI

* Film, yenilenmiş kurgusu ve görüntüleri ile yeniden sinemalara geldi. Biraz ondan bahsedebilir misiniz? Özellikle Rahman Altın müzikleriyle filme yeniden hayat verilmiş...

- Türkiye’de gösterilen “Kelebeğin Rüyası” filmi 15 dakika daha kısaltılarak ve müziklerinde birkaç değişiklik yapılarak yeniden vizyona girdi. Zaten filmin bu yeni haliyle Oscar’a aday adayıyız.

* Böyle bir değişiklik yapılmasaydı Oscar aday adayı olamaz mıydık?

- Ağustosta Golden Globe gösterimi yaptık. Ve o gösterimde herkes bize küçük notlar verdi. Bunların arasında en önemlisi bu hikâyenin gerçek olduğunu belirtmek oldu. Biz tabii Türk seyircisi bunu biliyor düşüncesiyle filmin başında yazma gereği duymamıştık. Fakat bunun çok büyük hata olduğunu fark ettik. Herkes filmin gerçek hikâye olduğunu duyduğunda daha çok şaşırıyordu. Bu yüzden filmde bu düzeltmeyi yaptık. Aslında filmin genelinde büyük değil, küçük dokunuşlarla değişiklikler var.

* Peki filme ilk tepkiler sizce nasıldı?

- Bizim için en güzel an, film bittikten sonraki ilk reaksiyondu. Film bitiminde kimse yerinden kalkmaması oldu. Çünkü genelde film bitimi sonrası genel seyirci salonu terk eder ve soru-cevap kısmında daha az kişi olur. Fakat Los Angeles’taki gala gösteriminde bunun tam tersi oldu. Herkes çok güzel şeyler söyledi.

* Bunu neye bağlıyorsunuz?

- Gerçekten emeğin her şekilde takdir edildiğine inanıyorum. Yılmaz’ın sahip olduğu ve hayattan topladığı duyguları aktarabildiği bir film oluşu, çok fazla emek vermesi... Hikâyede yer alan o şairlerle hâlâ yaşıyor oluşu da işin spiritüel kısmı diyebiliriz. Artık bizim de dünya standartlarında kendi hikâyelerimizi, Türkiye’den hikâyeleri anlatabileceğimiz bir vizyon ve dil var. Bizi dünyayla buluşturan iyi yönetmenlerimiz var.

SEVİNÇ ÇIĞLIKLARI ATMAK İSTEDİM * Bundan sonraki süreçte neler yapılıyor olacak?

- Bundan sonrasında da yurtdışındaki kampanya kapsamında tanıtımları yürütüyor olacağız.

* Filmin en çok konuşulan ve izleyici tarafından beğeni toplayan sahnesi, baba rolündeki Ahmet Mümtaz Taylan’ın size tokat atmasıydı. Hatta sizin tokat sahnesinden haberiniz yokmuş. O an ne hissettiniz?

- Bu sahne çekilmeden birkaç gün öncesinde, sette Ahmet Mümtaz Taylan ve Yılmaz’ın arasında kulisler başlamıştı. Sahnenin çekileceği gün Ahmet yanıma gelip “Kendini bana bırak olur mu?” dedi. Sahne başladı ve birbirimizin yüzüne baktık, bir anda tokat attı. İçimden sevinç çığlıkları atmak geldi. Çünkü o anı bilseydim bu kadar gerçekçi bir duygu seyirciye de yansıyamazdı diye düşünüyorum.

ÜLKEMİZE ÖNYARGILI YAKLAŞANLAR BU FİLMDEN ETKİLENDİ

* Oscar’da şansınızı nasıl görüyorsun?

- Filmin izleyiciyi hayal kırıklığına uğratmayacağını, hatta ülkemiz ve Türk sineması hakkında önyargılı olan insanları bile etkilediğini görüyorum. Filmimizle ülkemizi temsil ediyor olmak bizim için gurur verici... Önümüzdeki yolda da bunun avantajlarını yaşayacağımızı düşünüyoruz. Hatta işimizi şansa bırakmadan bunun için çalışıyoruz. Umarım bizim buradan alacağımız sonuç, bizden sonra gelecek adayların önünü açmış ve işlerini daha kolaylaştırmış olur.
 

KAYNAK:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER