Zor bir çocukluk geçirdiğini söyleyen ünlü türkücü, “İlkokula kadar çıplak ayakla gezdim. Şimdi ise sayısız ayakkabım var. Nereden geldiğimi hiçbir zaman unutmadım” dedi.
O sadece bir türkücü değil, tam bir sıfırdan zirveye çıkış öyküsü kahramanıdır aslında... Çok yoksul aileye mensup, yetim büyüyen, hiç eğitimsiz bir çocuğun yakaladığı başarının, geldiği noktanın hikayesi roman olur aslında. 1981 yılında pavyonlarda başlayan sahne hayatında geldiği nokta ortada. Şimdi Türkiye’nin en ünlü halk müziği seslerinden biri... Ve aynı zamanda işadamı... Son olarak, İzmir’de yaptırdığı otel binası için Hilton’dan franchnising aldı, otel işletmeciliğine de başladı. İzzet Yıldızhan’la işlerini ve hayatı konuştuk.
*Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde doğdunuz. 15 kardeşin en küçüğüsünüz. O günlerde nasıl bir hayatınız vardı?
Babam ben 1 yaşındayken vefat etmiş. Bir köy yerinde yaşayan, yoksul bir aileydik. Karın tokluğuna yaşıyorduk.
*Küçükken oyuncuklarınız var mıydı?
Hiç oyuncağım olmadı. Benim ayakkabım bile yoktu. Hiç unutmuyorum ağabeyim bayramda bana bir kazak ve lastik ayakkabı almıştı. 2 gün onlarla yatıp kalkmıştım.
*Sokakta neyle yürüyordunuz peki?
İlkokula kadar sokakta çıplak ayakla yürüdüm. Okula gittiğim zaman çocukların ayakkabı giydiğini gördüm. Benim ayağımda bir şey yoktu. Kendime değil, onlara şaşırmıştım.
Geçmişini unutanın geleceği olmaz
*Şimdi kaç tane ayakkabınız var?
Ayakkabılarımın sayısını bilmiyorum. Alıp da giymediğim ayakkabılar bile oluyor. Nereden nereye geldiğime bakılacak olursa, arada siyahla beyaz gibi kocaman bir uçurum var. Sanki o günler hiç yaşanmamış gibi. Tabii ben geçmişimi asla unutmadım. Geçmişini unutanın geleceği olmaz çünkü. O konularda çok sıradan bir adamım. Önemli olan kişilik. Zengin olmak önemli değil. Bugün benim sahip olduğum imkanların yüz bin kat daha fazlası olsa, kahvaltıda yiyeceğim şey peynir, ekmek, domates, zeytin, kaymak, yumurtadır.Başka ne yiyeceğiz? Öğle yemeğinde de personelle birlikte yediğim karavanadan daha fazlası yok.
*O günlerde bir gün çok ünlü bir şarkıcı olma hayalleri kuruyor muydunuz?
Yoksulluk orada diz boyuydu. Başka hayatların nasıl olduğunu bilmiyordum ki oturup hayal kurayım. Kuracak hayalim yoktu. Şimdi de hayallerim yoktur. Ben gerçekçi bir adamım.
*Çocuklarınızla o günleri de konuşur musunuz?
Tabii ki konuşuruz. O fakirliği yaşamasaydım bugün böyle dingin ve oturaklı bir adam olamazdım. Ben çocuklarımla da oturup sohbet ettiğimde babaları kimdir, nereden gelmiştir, bunları konuşuruz.
Ticaretten çok iyi anlarım
*İzmir’de 21 katlı bir otel yaptırdınız. Bazıları sizin bu yatırımı yapacak parayı nasıl bulduğunuzu merak ediyor?
Benim hayatımda hesap veremeyeceğim bir nokta bile yok. Hayatım çok şeffaf. Bu sektöre çok emek verdim. Bu işten çok ciddi paralar kazandım. Ayrıca ticareti bilen adamın çuvalla parası olması gerekmiyor. Ben ticareti bilen bir adamım. Banka zaten kredi veriyor. Sen bu krediyle oluşumu bitiriyorsun ve hayata dönüştürüyorsun, para kazanıyorsun.
*Başka oteller açmayı düşünüyor musunuz?
Kıbrıs Girne’de 65 dönüm arazim var. Otel yapacağım. Hilton’la franchising anlaşması için bir proje hazırladım.
İbrahim Tatlıses maalesef sesini kaybetmiştir
*İbrahim Tatlıses sağlığı nedeniyle sahnelerden çekilince, bu piyasada büyük bir boşluk mu oluştu?
Bence İbrahim Tatlıses’in olmayışı piyasada boşluk oluşturmadı. İbrahim Tatlıses’ten sonra başka sanatçı mı yoktu bu memlekette? Ya da başka şöhret mi yoktu. Tabii ki vardı. Bütün şöhretler yerinde aynı şekilde duruyor. Şu anda baktığınızda müzik sektörü mahvolmuş bir vaziyette. Tek fark, sektör sıkıntılı. Eğlence sektörü yok oldu. Müzik anlayışı farklılaştı.
*İbrahim Tatlıses’in eksikliği yine de hissedilmiyor mu?
Tabii ki o Türkiye’de 30-35 yılını starlıkla geçirmiş bir insan. İbrahim Tatlıses gibi, Adnan Şenses gibi, Muazzez Abacı gibi, Zeki Müren gibi, Orhan Gencebay gibi, Selami Şahin gibi insanlardan bu ülkede birer tane var. Haliyle her birinin eksikliği hissedilir.
Tatlıses artık sesine hakim olamıyor
*İbrahim Tatlıses sahnelere geri dönebilecek mi?
Temennim tabii onun geri dönmesi. Allah önce onu ailesine bağışlasın. Ama televizyondan izlediğim kadarıyla İbrahim Tatlıses geri dönemez. Çünkü ben bir müzisyen olarak ne izlediğimi biliyorum. Bu rahatsızlık onun direkt sesini etkilemiş. Şarkı söylediğinde sesi farklı yöne gidiyor. Sesine hakim olamıyor. Yanlış anlaşılmasın, ben gördüğüm şeyi söylüyorum.
*İbrahm Tatlıses’in Diyarbakır’da Şivan Perver’le yaptığı sahnedeki performansı izlediniz mi?
Evet, orada sesine hakimiyeti yoktu. İstemeden, elde olmadan detone oluyordu. Böyle bir starın, yıllardır müziği bilen ve okuyan bir insanın hayatında yaşayabileceği en zor ve üzücü şey bu. İnşallah ben haklı çıkmam ve müziğe geri döner.
*Onun yaşadıklarını hissetmek mümkün mü?
Böyle bir durumda bir sanatçı her şeyini kaybetmeyi göze alır ama yeter ki sesini kaybetmesin. O Kalaşnikof mermisi aslında İbrahim Tatlıses’i öldürdü.
*Nasıl?
Bir sanatçı için ölüm, sesini kaybetmektir. İbrahim Tatlıses de bence maalesef sesini kaybetmiştir.
Sosyete gizli gizli arabesk dinliyor
*Sizce türkücülere farklı bir gözle mi bakılıyor?
Evet, bir önyargı var. İstanbul’da 50 bin tane entellektüel insan varsa bunun 3 bini türkücülere ‘kıro’ gözüyle bakıyor. Oysa Türkiye’nin gerçeği bu değil. 75 milyon insan var bu ülkede. Bu toplumun gerçeği, türkülerdir, uzun havalardır, ağıtlardır. Türkü söyleyen şarkıcılara ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor. Bence bu önyargılardan kurtulmak lazım. Bence kimseye karşı önyargılı olmamak lazım.
*Sosyete dediğimiz kesim size nasıl bakıyor?
Bir anımı anlatayım; bir gün Çırağan’da düğüne gittim. Çok elit bir düğün. Sofrada gümüş tabaklar, çatallar, bıçaklar... Yanımdaki arkadaşıma “Arkadaş geliyoruz bu düğünlere ama şimdi ben burada ne okuyacağım” diye sordum. Arkadaşım dedi ki: “Ağabey eğer bunlar seni dinlemese buraya Ajda Pekkan’ı çağırırlardı.” Bu söz yüzümde tokat gibi patladı. Sosyete de beni dinliyor aslında. Her gün türkü de dinliyorlar, arabesk de dinliyorlar. Ama gizli gizli yapıyorlar bunu. Türkü dinlemese ne dinleyecek? Git ecdadına bak, anası babası nerelidir? Sosyeteye halay da çektiriyorum, oyun havası da oynattırıyorum.