Türkiye'nin efsane dizisi Kurtlar Vadisi Pusu'nun ardından Türkiye siyasetine damga vurmuş isimlerden Adnan Menderes'in hayatını Ben Onu Çok Sevdim projesiyle halka sunan Pana Film adından söz ettirmeye devam ediyor.
Haber7.com yazarı Meryem Aybike Sinan bugünkü yazısında Ben Onu Çok Sevdim ve Kurtlar Vadisi Pusu dizilerinin yaşamımıza katkısını ve sosyal etkilerini ayrıntıları ile anlatıyor..
8. BÖLÜMÜN FRAGMANINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ...
İşte Meryem Aybike Sinan'ın Pana Film'e çok iş düşüyor başlık yazısını tamamı
Türk dizi sektörünün tartışmasız en başarılı şirketi Pana Film...
Bu başarının temelinde hiç kuşkusuz yapılan film, dizi gibi yapımların nitelik ve nicelik olarak kaliteli yapımlar olarak seyirciye ulaştırılması ve toplumun değer yargılarının, manevi faktörlerin gözetilmesi ve bu unsurların içerik olarak işlenmesidir diyebilirim.
Cuma akşamı “Adnan Menderes” dizisini izliyorum. Tarihi ve siyasi anlamda defalarca okuduğum, bildiğim, çocukluğumdan beri rahmetli babamdan mütevellit adını sıkça duyduğum Adnan Menderes hiç bu kadar gerçekçi olmamıştı benim için. Her zaman için tarihi ve siyasi bir şahsiyet ve babam gibi Demokrat Partililerin hüzünle andıkları kanıksanmış bir portreydi Adnan Menderes…
Adnan Menderes'in bu diziyle hem bizlere hem de genç kuşağa yeni baştan sinema diliyle anlatılması gerçekten de alkışlanması ve destek olunması gereken önemli bir çıkıştır ve çok da heyecan verici bir gelişmedir.
Geçen bölümde 27 Mayıs 1960 günü olup bitenlerin anlatıldığı bölüm vardı ve soluk almadan izledik. Mehmet Aslantuğ'un Rahmetli Menderes'e müthiş benzerliğinin yanı sıra eşsiz oyunculuğu da diziye ayrı bir renk ve güzellik katmış.
ALDATMA YERİNE SİYSİ MESELELER
Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçmiş o günün ayrıntılarını gerçeğe yakın bir çekimle sinemaya aktarmak gerçekten de büyük bir başarıdır. Diğer film şirketleri birbirine benzer “aldatma, yalan, hile, desise, aşk-meşk” hikâyelerini anlatadursunlar, Pana Film bu milletin sosyo-kültürel, siyasi ve tarihi meselelerini irdelemeye ve işlemeye çalışıyor. Bu hem “Adnan Menderes” hem de “Kurtlar Vadisi Pusu” dizilerinde bizi anlatan, ülkenin gerçeklerini masaya yatıran olaylar örgüsü gerçekçi bir şekilde ele alınıyor.
“Kurtlar Vadisi” birçok kesim tarafından “efendim işte gençleri şiddete yönlendiriyor” kabilinden çeşitli eleştirilere maruz kalıyor mamafih diğer dizilerdeki ahlak erozyonunu görmezden gelen bu düşüncelere katılmak mümkün değil zira bu insanların sahici olduklarına inanmıyorum.
Birçok dizide içkinin su gibi tüketildiği, yalanın, riyanın, üçkâğıdın destanının yazıldığı, yasak ve haram olan her türlü çirkinliğin özendirilerek verildiği bir televizyon dünyasında belki de en son eleştirilecek dizi “Kurtlar Vadisi Pusu'dur. Nitekim bu dizideki “Ömer Baba” karakteri üzerinden verilen mesajlar bu ülke televizyonlarında ve sinema sektöründe ilktir! Bir kere çok farklı bir dildir… Her kelimesi nakış güzelliğinde şiirsel ve tasavvufi bir dildir.
Rahmetli Ömer Lütfi Mete Ağabeyin bu konudaki emeklerini hatırlamamak olmaz. Mekânı cennet olsun.
Israrla takip ettiğim tek dizi olan “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisinin senaryo ekibini hususan tebrik ediyorum nitekim Türkiye'nin gündemini çok iyi okuyan, analiz eden ve bunu sanal kurgu yoluyla televizyon diline aktarmalarını gıpta ile izliyorum!
Her ne kadar bir takım çevreler “gençleri şiddete teşvik ettiği” gerekçesiyle bu diziyi eleştirseler de dikkatle bakıldığında “Dostluk, değergamlık, ahde vefa, vatanseverlik, mertlik” gibi değerler manzumesinin ısrarla işlendiğini görürsünüz.
Din- tasavvuf gibi uhrevi değerlerin Ömer Baba üzerinden oldukça sarih bir şekilde ve özendirilerek anlatılması ve hatta bazen ekran başındaki insanları gözyaşlarına boğan duaların, güzel sözlerin ve anekdotların verilmesi, Türkiye'de reyting sıralamasında hep zirvede olan böylesi bir dizide görülmüş şey değildir.
PANA FİLM YENİ SOLUK GETİRDİ
Bu yönüyle Pana Film, Türkiye'de dizi sektörüne yepyeni bir soluk getirmiştir. Polat Alemdar kişiliği bir “Alperen” kimliği üzerinden anlatılmış ve doğruluk, dürüstlük, vatanseverlik, manevi değerlerle yoğrulma gibi kavramların altı çizilmiştir.
Kim ne derse desin, bu vadide bize dair, ülkemize ve ülkemiz insanına dair daha birçok hikâye anlatılmakta, gerçekler üzeri örtülü bir şekilde bizlere hissettirilmektedir. Bu vadide başka vadilerin de önü açılmalı, başka değerlerimiz ve sorunlarımız da bu dille insanımıza sunulmalıdır diye düşünüyorum.
Adnan Menderes'ten sonra Rahmetli Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş gibi isimlerin de sinema diliyle anlatılacağı günleri sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ne diyelim, Allah yollarını açık etsin.