Başbakan Erdoğan, İmralı Adası'nda ömür boyu hapse mahkum edilen terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile siyasi görüşmelerin başladığı iddialarına ilişkin, "Böyle bir görüşme söz konusu değil, bu anlayışla yaklaşmaları halinde kendi kapılarını da kapatırlar. Şu anda sadece bizim müsaade ettiğimiz HDP, daha önce BDP mensupları adaya gitmişlerdir, bir de istihbarat teşkilatımız gitmektedir. Bunun dışında bizim müsaademiz zaman zaman uluslararası veyahut sağlık noktasındaki gitmesi gerekenleri gönderdiğimiz olaylar olmuştur, asla bunun dışında siyasi bir heyetin, ekibinin oraya gitmesi veya basın mensuplarının oraya gitmesi böyle birşeye müsaade etmiş değiliz, böyle birşey yok, olamaz" dedi.
Başbakanlık Merkez Bina'da baş başa görüşmenin ardından Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Kırgızistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) 2. Toplantısı'na başkanlık etti, mutabık kalınan konulardaki anlaşmaların imzalanmasının ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Erdoğan, görüşmelerin verimlilik içinde geçtiğini, özellikle son yıllarda iki ülke arasındaki görüşmelerin en üst düzeyde olduğunu, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Meclis Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve bakanlar düzeyinde sağlıklı bir şekilde yürüdüğünü söyledi.
Kırgızistan'ın adeta bir değişim ve dönüşüm içerisinde olduğunu, bu süreçte siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel, eğitime yönelik ilişkilerin arttığını ifade eden Erdoğan, "Bugünkü görüşmelerde bunların geleceğe yansımasını, çok daha farklı bir şekilde geliştirmenin adımlarını attık ve az önce imzalanan anlaşmalar da bunun en güzel ifadesidir" diye konuştu.
Bu çalışmalarla Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısını gerçekleştirdiklerine değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Baş başa yaptığımız bu görüşmelerde özellikle Sayın Cumhurbaşkanının Türkiye'den talepleri ve Türkiye olarak bizim bu taleplere karşı olumlu yaklaşımımız, inanıyorum ki Kırgızistan'ın bundan sonraki sürece yönelik atacağı adımlara da farklı bir heyecan katacaktır. Bu farklılık, Kırgızistan'ın da yine son zamanlarda ki daha yeni atılmış bir adım ama inanıyorum ki bu da ona ayrı bir güç katacak, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Belarus, Kırgızistan olarak dörtlü gümrük birliğine girme adımları da inanıyorum kendilerine ayrı bir güç kazandıracaktır."
Kırgızistan ile dış ticaret hacminin 426 milyon dolar olduğunu, 2015 sonuna kadar bunu 1 milyar dolara ulaştırma hedefleri bulunduğunu belirten Erdoğan, "Bu konuyla ilgili Ekonomi Bakanlarımızın yapacakları çalışmalar ki bu ayın 20'sinde Ekonomi Bakanımızın da Kırgızistan'a ziyareti olacak, gerek Karma Ekonomik Komisyon, gerek serbest tcaret anlaşmasıyla ilgili atacağımız adımlar bu konulara yeni bir heyecan verelim diyoruz, buna farklı bir ivme kazandıralım istiyoruz" ifadesini kullandı.
Sağlık alanında işbirliği
Erdoğan, iki ülke Sağlık Bakanlarının imzaladığı anlaşmayla Kırgızistan'da tedavisi yapılamayıp Türkiye'de tedavi edilecek hasta sayısının 25'den 100'e çıkarıldığını dile getirerek, "Yani Kırgızistan bu tür hastalardan 100 tanesini Türkiye'ye gönderebilecek. Bunun protokolünü imzalamış olduk" dedi.
Birçok vakıf hizmei noktasında da gelen taleplere gereken desteğin verilmesinin kararlaştırıldığını aktaran Erdoğan, "Tarih Müzesi noktasında attıkları adım var. Bu tarih müzesine de bizler ayni ve nakdi yardım vermek süretiyle bu tarih müzesini de süratle hayata geçirme noktasında TİKA'yı ayrıca görevlendiriyoruz ama kendilerine de bu noktada gerekli desteği vereceğiz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu çalışmalarla Kırgızistan'a bugüne kadar olduğu gibi iyi ve kötü günlerinde her zaman destek verdiklerini, yardımcı olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Değerli kardeşimin özellikle Kırgızistan'daki göreve gelişinden sonraki süreç farklı gelişmeye başladı ve temenni ediyorum ki Kırgızistan'ın yakalamış olduğu bu istikrar bundan sonraki süreçte de yükselerek devam etsin. Çünkü biz, iki kelimeye çok inandık. Bunun birisi güven, birisi istikrardır. İstikrar biliyoruz ki refahı getirir. Bunu yakalayan bir Türkiye var. İnşallah aynı şekilde bunu Kırgızistan da yakalayacaktır. Çünkü Kırgızistan da bölgede istikrar bakımından önemli bir yere sahip. Onun için güçlü ve müreffeh bir ülke olmasını özellikle bizler de temenni ediyoruz."
Başbakan Erdoğan, TİKA'nın Kırgızistan'daki çalışmalarını çok önemsediklerini, kuruluşun, sürekli Kırgızistan'ın yanında, sağlık ve eğitim alanında attığı adımlarla hayata geçirdiği projelerle kendisini ispat ettiğini söyledi.
Atambayev'in 4-5 Haziran tarihlerinde Bodrum'da yapılacak Türk Konseyi Zirvesi'ne katılacağını anımsatan Erdoğan, Türk dünyası içindeki iş birliği çabalarını kurumsal hale getiren Konseyin faaliyetlerini önemsediklerini, bu çalışmanın başarılı bir şekilde son bulmasını temenni ettiklerini dile getirdi.
Erdoğan ve Atambayev soruları yanıtladı
Bir gazetecinin Çözüm Süreci'nin koordinatörü Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın "yeni bir aşamaya geçildiği" sözlerini anımsatarak, "Yeni somut bir yol haritasından bahsetti. Bu yeni somut yol haritasında eve dönüşü de kapsayacak bir yasal çalışma söz konusu olacak mı, yeni aşamadan kasıt nedir" sorusuna Başbakan Erdoğan, eve dönüşün Çözüm Süreci'nin veya Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin başından itibaren içerisinde mevcut olduğunu söyledi.
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin en önemli hedefinin "eve dönüş" olduğuna vurgu yapan Başbakan Erdoğan, bu hedefin zaman zaman provoke edildiğini, 30 Mart ve 1 Haziran yerel seçimlerinin de yaklaşık 1,5 yıllık bu çözüm sürecinin meydana getirdiği atmosfer içerisinde yapıldığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, temennilerinin Çözüm Süreci'nin ortaya çıkardığı barış atmosferinin olumlu istikamette gelişerek, Türkiye'yi arzu ettikleri gerçek anlamda barışa, huzura ve özgürlüğe kavuşturması olduğunu ifade ederek, "(Türkiye'de özgürlük yok) ifadesini kullananlar, 'Barış ortamı istenildiği gibi yok' diyenler, ne yazık ki barış ortamını ortadan kaldırma kavgasını verenlerdir ve bunun da çok açık, net olarak zaten kendileri fiilleriyle bunun faili olmuşlardır. Bunlar çok açık net ortadadır" dedi.
"Annelerin yavrularını 'pikniğe götürüyoruz' diye dağa kaçıranlar barıştan bahsedemezler"
Bölücü terör örgütünü savunanların "barışı arıyorum" veya "özgürlük mücadelesi veriyorum" diyemeyeceğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Elinde molotofkokteylleriyle halkın bindiği otobüsleri yakanlar, yıkanlar bu ülkede barışın elçileri olamaz. Kalkıp da polisi yakan, yıkan, öldürmeye teşebbüs edenler herhalde, 'Ben barışı arıyorum' diyemez. Bütün esnafın camını, çerçevesini kıranlar, yakıp yıkanlar, yağmalayanlar herhalde barıştan yana olduklarını söyleyemezler ve işçiyi, Doğu'da, Güneydoğu'da alıp dağa kaçıranlar, annelerin yavrularını 'pikniğe götürüyoruz' diye alıp dağa kaçıranlar bu ülkede barıştan bahsedemezler, özgürlük mücadelesinden bahsedemezler, temel hak ve hürriyetlerden bahsedemezler. Bu gerçekler çok açık net ortada ve bunları ortada gördüğümüz halde hala bakıyorsunuz çıkıp rahatlıkla, 'biz barıştan yanayız, biz özgürlük istiyoruz, biz işte bu ülkede temel hak ve hürriyetlerin savunucusuyuz' diyorlar, böyle de çok pişkinler ama artık benim milletim bunları pek yutmuyor, ben inanıyorum ki bundan sonra da yutmayacaktır. Bütün mesele belli bir ideolojinin kalıpları, dar kalıpları arasına sıkışıp kalmak değil, tam aksine halkımızın bütününü kucaklamak suretiyle bu ülkeyi bir refah ortamına bir mutluluk ortamına, elinde molotof kokteylle veyahut da illegal örgütlerle beraber yürümek değil, tam aksine bu ülke demokratik parlamenter sistemi kabul etmiş bir ülkedir. Beğenmiyorsak 'sandıkta bu işi değiştiririz, değiştirebiliriz' mantığıyla sandığa müracaat etmektir. Sandığın dışındaki yollar hiçbir zaman bu ülkenin huzurunu, refahını getirecek yollar değildir. Bunu özellikle hatırlatmak istiyorum."
Öcalan ile siyasi heyetlerin görüştüğü iddiası
Bir gazetecinin, İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan ile görüşen HDP heyetinden Sırrı Süreyya Önder'in "siyasi heyetler üzerinden görüşmeler başladı" ifadelerini kullandığını anımsatarak, HDP ve MİT dışında Öcalan ile başka heyet ya da kurumların görüşmesine izin verilip verilmediği sorusuna Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi:
"Çok ham, hayal bir şey. Böyle bir görüşme söz konusu değil, bu anlayışla yaklaşmaları halinde kendi kapılarını da kapatırlar. Şu anda sadece bizim müsaade ettiğimiz HDP, daha önce BDP mensupları adaya gitmişlerdir, bir de istihbarat teşkilatımız gitmektedir. Bunun dışında bizim müsaademiz zaman zaman uluslararası veyahut sağlık noktasındaki gitmesi gerekenleri gönderdiğimiz olaylar olmuştur, asla bunun dışında siyasi bir heyetin, ekibinin oraya gitmesi veya basın mensuplarının oraya gitmesi böyle birşeye müsaade etmiş değiliz, böyle birşey yok, olamaz. İleride olur mu olmaz mı bunlar şartların oluşturacağı, olgunlaştıracağı şeylerdir."
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bugün Diyarbakır'da eylem yapan annelerden bazılarının çocuklarının dağda olmadığı ve bunların parayla istihbarat tarafından yönlendirildiği açıklamasını anımsatarak, değerlendirilmesinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, "İsmini zikrettiğiniz şahıs zaten bunlar doğru konuşmamakla tanınmış kişilerdir. Bunlar da dürüstlük yok, bunlar yalanı çok rahat kullanıyorlar" dedi.
Başbakan Erdoğan, evlatları dağa götürülen annelerin, babaların günlerdir orada oturup feryat ettiklerini, evlatlarını geri istediklerini anlatarak, dağa götürülen çocukların anne, baba, dede ve nineleriyle telefonda görüştüğünü, bu kişilerin sürekli ağladığını söyledi.
"Eğer dağa kaçırılmadığını ispat ediyorlarsa nerededir bu çocuklar?"
"Evladı Amerika'da, İngiltere'de olanlar, paralarını oraya akıtıyorlar" diyen Başbakan Erdoğan, iddia sahibinin, iddiasını ispat ile mükellef olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
"Eğer dağa kaçırılmadığını ispat ediyorlarsa nerededir bu çocuklar? O zaman bulsunlar getirsinler. İddia her zaman iddiayı ortaya atanların bunu ispatıyla ortaya çıkar. Şimdi bu kişi, eğer böyle birşey söylüyorsa bunu ispatla mükelleftir. Sen kalkıp da 'Milli İstihbarat Teşkilatı buradaki annelere, babalara para vermek suretiyle böyle bir eylemi yaptırıyor' dersen, bu çok kuru, temeli olmayan, aslı astarı olmayan bir iddiadır.
Tabi ben burada yazılı ve görsel medyayı da duyarlılığa davet ediyorum. Çünkü şu anda bu süreç gerçekten dayanılır, tahammül edilebilir bir süreç değildir. Bunu sizler özellikle medya mensupları olarak çok iyi biliyorsunuz ki dağlara kaçırılmış olan bu gençlerin akıbetini sizler de hep yaşadınız, medya olarak bunları gördünüz, biliyorsunuz. Bunlardan geri dönenler sayıları az da olsa hepimizin malumudur."
Başbakan Erdoğan, bugünkü grup konuşmasında terör örgütü tarafından kaçırılan 5 kadının nasıl öldürüldüğünü, öldürüldükten sonra yaşananları anlattığını anımsatarak, "Bu anneler, babalar için de bu durum çok açık, net ortada. Şu anda HDP, bunun altında ezilmiş, buradan çıkamamanın sıkıntısını yaşıyor, zaten bunun altında da kalacaktır, bunun altından çıkamayacaktır ama yeter ki yazılı ve görsel medya bu gerçeğe kulağını tıkamasın, açsın. Milletçe biz, burada evlatları kaçırılan annelerin, babaların yanında hep birlikte yer alalım" dedi.
Erdoğan, konuya ilişkin B ve C planlarını uygulamaya koydukları zaman bazı şeylerin çok daha açık şekilde ortaya çıkacağını kaydetti.
Ortak basın toplantısı öncesinde iki ülke hükümetleri arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşma, Meteoroloji Alanında İşbirliği Anlaşması, iki ülkenin Dışişleri Bakanlıkları arasında işbirliği protokolü ilgili bakanlarca imzalandı.
Erdoğan ve Atambaev de Türkiye ve Kırgızistan arasında gerçekleştirilen, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Sonuçlarına İlişkin Ortak bildiriyi imza altına aldı.