Başbakan Erdoğan AK Parti grup toplantısında konuştu. Başbakan Erdoğan, " Hz. Hüseyin Efendimiz Şii veya Sünni değil tüm varlığıyla Müslümandı. O zaman Şii veya Sünni yoktu" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Bugün dünyanın herhangi bir yerinde kendisini Müslüman olarak tanımlayan bir şahıs, üzerine bombaları sarıyor, gidiyor bir kutsal mekanda bombaları patlatıyor. Böylesine bir vahşetin, gaddarlığın bırakın Sünniliği, Şiiliği insanlıkla da alakası yoktur. İslam'la da asla ve asla yakından uzaktan alakası yoktur" dedi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından önemli satır başları;
-Filipinlerde büyük bir afet yaşanıyor. Taziye mesajı ilettik. Ama bununla da kalmadık 65 tonluk yardım malzemesini Filipinlere ulaştırdık. AFAD Başkanımız ve ekibi de oraya ulaştı ve yardım çalışması başlattı. Avustralya'daki Türk Kızılay'ı ekibi de oraya ulaşıp çalışmaya başladı. Türkiye her aşamada Filipinlerin yanında olacaktır. Bu arada 1999 yılında Düzce'de yaşanan depremin de 14. yılında bulunuyoruz. Orada malum 782 vatandaşımızı kaybetmiş, 2700 vatandaşımız da yaralanmıştı. Orada hayatını kaybedenlere rahmet diliyor, Rabbimden böyle afetlerden muhafaza niyaz ediyorum.
SAVAŞ AY'IN VEFATI
-Çok değerli gazeteci Savaş Ay hayatını kaybetti. Biz katılamasak da bizi temsilen bir çok arkadaşımız cenaze merasimine eşlik ettiler. İbb başkanlığımdan itibaren birlikte çalıştığımız değerli dostumuz Savaş Ay'a Allah'tan rahmet diliyor, ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.
"DÜN MUHARREM İFTARINA KATILDIK"
-Yarın Muharrem ayının 10. gününü idrak edeceğiz. Aşura dediğimiz bu gün de bir çok önemli olay yaşanmıştır. Bir çok önemli Hadise bu günde gerçekleşmiştir. Sadece İslam'da değil bir çok dinde de önemlidir. 10 Muharrem'in acı bir hatırası da bulunuyor. Hz. Peygamberin mübarek torunu Hz. Hüseyin efendimiz 10 muharrem gününde Kerbela'da şehit edilmişlerdir. Hz. Hüseyin efendimizi ve ehlibeyti hürmetle yad ediyor, Allah'ın selamı onların üzerine olsun diyorum. Muharrem orucu Ramazan'dan sonra en fazliletli oruçtur. Bu oruç hem sünniler hem de şiiler arasında çok güçlü şekilde yaşatılıyor. Dün de bir muharrem iftarına katıldık. Türkiye'nin bütün renklerine hitap eden sofrada oruç açtık. Kerbela'nın özellikle de Hz. Hüseyin efendimizin şehadetinin bir tefrikanın aracı olmayacağını her fırsatta ifade ettik. Bunu sadece Türkiye içinde değil bu noktada büyük ızdırap çeken bölge ülkelerinde de ifade ettik. Bu meselenin bir anda çözüleceği umudunda değiliz ama bu meselenin fikir düzeyinde kalmasını her zaman arzuladık.
"İSLAM'LA ALAKSI YOKTUR"
-Kerbela'da yaşanmış acı hadiseden yola çıkarak kardeşin kardeşi katletmesini, kutuplaşmanın yaşanmasını biz en başta Hz. Hüseyin efendimizin mübarek hatırasına bir haksızlık olarak görüyoruz. Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir şahıs veya bir grup çıkıyor gidiyor bir kutsal mekanda bu bombayı patlatıyor. Böyle bir vahşetin bırakın sünni ve şiiliği insanlıkla da alakası yoktur. İslam'la da alakası yoktur ve olamaz.
"MAZLUM'U KATLEDEN YEZİD'DİR"
Çocuklar, kadınlar, masum insanlar ölüyor. Kerbela'dan ders çıkarmak gerekirken hemen her gün yeni kerbelalar yaşanıyor. Çağın Yezidleri çağın Hüseyinlerini katlediyor. Biz her zaman Hüseyinlerin tarafında durduk. Kerbela faciası Yezid'in iktidar hırsının eseriydi. ŞU anda bu coğrafyadaki kanlı mücadeleler de iktidar hırsının eseridir. Suriye budur, Irak budur. 1374 yıl önce Yezid'in iktidar hırsı Hz Hüseyin'in kanını Kerbela'nın sıcak toprağına döktüyse bugün de birileri mazlumların kanını toprağa döküyor. Hz. Hüseyin şii ya da sünni değil. Bir kutup yıldızıydı. O zaman ne şii ne sünni vardı. Bugün Irak'ta Suriye'de Yemen'de Lübnan'da kendisine hangi ismi takarsa taksın mazlumu katleden Yezid, mazlum da Hüseyin'dir.
"ATEŞ BİZİM ATEŞİMİZ"
Biz kan üzerine kurulu iktidarlara hep aynı nazarla bakıyoruz. Bu şehitler için Kerbela şehitleri gibi acı duyuyoruz. İslam coğrafyasında ve Türkiye'de ortak medeniyetimizin mensuplarının artık bu güç savaşlarının daha samimi bir şekilde reddedilmesini sorgulanmasına vicdanlarıyla bu konuda karar vermelerini bütün Müslümanlardan istiyoruz. Eğer bizim aramıza başkaları girmezse, özümüzle, bizi biz yapan değerlerle konuşursak aramızda mesele kalmaz. Alevi kardeşimle Sünni kardeşim arasında ortak değerlerin yanında farklılıklar cüzi seviyededir. Aynı toprakların insanıyız, aynı medeniyetin ortak mimarlarıyız. Nasıl ki Mevlana ismi silindiğinde bu topraklardan geriye bişey kalmazsa Hacı Bektaş ismi silindiğinde de bu topraklardan geriye hiçbir şey jalmaz. 1071'den bu güne kadar bu toprakları birlikte imar ettik. Birlikte inşa ettik. Alevi ya da Sünni acıları hüzünleri kederleri birlitke yaşadık, sevinçleri birlikte yaşadık. Acı hadiseler bizim bin yıllık kardeşliğimizi bozamaz. Yezid'in himayesinde nifak odakları bizim aramızı açamaz. Bazı ülkelerin, bazı partilerin, özellikle de bir takım örgütlerin kışkırtmaları kadim kardeşliğimizi sarsamaz. Biz aracılarla konuşmayacağız, biz yüzyüze konuşacağız. Gönül diliyle konuşacağız.
AŞIK VEYSEL'İN DİZELERİNİ OKUDU
Hüzünleri kederleri birlikte yaşadık. Yakın tarihte yaşanmış Dersim, Çorum, Kahramanmaraş, Gazi mahallesi gibi acı hadiseler bizim bin yıllık kardeşlerimizi bozamaz. Yezidin izindeki nifak odakları bizim aramızı açamaz. Bir takım kanlı terör örgütlerinin kışkırtmaları bizim kardeşliğimizi sarsamaz. Biz aracılarla konuşmayacağız. Biz yüz yüze konuşacağız. Var olan her meseleyi Allah'ın izniyle aşacağız. Aramıza birileri girdiği müddetçe biz sorunlarımızı konuşamayız. Aracılara gerek duymayacağız. Aşık Veysel'in muhteşem dizelerini tekrar söylemek istiyorum
"Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi"
Ateş bizim ateşimizdir, söndürecek olan da biziz. Birilerinin bu ateşi gelip söndürmesini beklemeyeceğiz. Bir olarak, iri olarak, diri olacak ilave ediyorum hep birlikte Türkiye olarak biz söndüreceğiz.
"ALEVİLER OY DEPOSU DEĞİLDİR"
Alevilere birer oy deposu gözüyle bakan istismar siyasetini aramıza almayalım. 76 milyon bir arada olduğumuz müddetçe geleceğe yürüyeceğiz. Alevi olsun, Sünni olsun Muharrem orucunu tutan bütün kardeşlerimin oruçlarının kabul olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
EKONOMİDEKİ GELİŞMELER
Geçen hafta Türkiye ekonomisini gösteren dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Biz birileri gibi laf değil iş üretiyoruz. Emlak Konut kuruluşumuz toplam büyüklüğü 3 buçuk milyar lira olan bir halk arz gerçekleştirdi. Bu arzın 2,6 milyar liralık kısmı uluslar arası yatırımcılara, 650 milyon liralık kısmı da yerel yatırımcılara tahsis edilmişti. Toplam 5 milyar liralık talep geldi. Biz 1,3 milyar dolar arzettik, 2 milyar dolar talep geldi. Yerli arza ise 2,4 milyar dolar talep geldi. Toplamta 3 milyar dolarlık arza 7 buçuk milyar lira talep gelmiş oldu. Bu en büyük üçüncü halk arz işlemi oldu, dünyadaki ekonomik krize rağmen. Emlak Konut'un arzı 2013 yılında doğu avrupa, ortadoğu ve Afrika'daki en büyük, Avrupa'da ise en büyük üçüncü halka arz işlemi oldu. Yarın 3,3 milyar lira nakit girdisi gerçekleşecek. Bu işlem Türkiye ekonomisinin ulaştığı güven ve istikrarı göstermesi bakımından son derece önemlidir.
AVRUPA BİRLİĞİ'NE ÜYELİK SÜRECİ
3 AB ülkesini kapsayan yoğun bir resmi ziyaret programı gerçekleştirdik. Finlandiya, İsveç ve Polonya'daki programlarımıza geniş bir işadamı heyeti de iştirak etti. Bu ülkelerde görüşmeler yaptık. En başından itibaren bu ülkeler Türkiye'nin AB üyeliğini güçlü şekilde destekleyen üç AB ülkesidir. Aynı şekilde desteklerini sürdürmektedirler, Türkiye'nin dostları arasında bu ülkeler her zaman dik durdu. AB tarafından önümüze çıkarılan engelleri bu ülkelerde muhataplarımıza anlattık. 2 önemli gelişme oldu. AB Bakanımız Egemen Bağış ile Kalkınma Bakanımız Cevdet Yılmaz Brüksel'de 22. Faslı müzakerelere açtılar. Bu fasıl daha önce Sarkozy yönetiminin engel koyduğu beş başlıktan biriydi. Sayın Hollande bu blokajı kaldırdı ve gerekli hazırlıkları yaparak biz de faslı açacak kapasiteyi yakaladık. Böylece toplam 35 fasıldan 14'ü açılmış oldu. Bir başka önemli gelişme de Ak Parti'nin Avrupa içindeki üyelik değişikliği oldu. Ak Parti Avrupa'da Avrupa Halk Partisi'ne gözlemci üye oldu. Bizi on yıldır oyaladılar. Aldık alıyoruz, yapıyoruz. Ama maalesef yapmadılar. Geçtiğimiz hafta Avrupa Halk Partisi gözlemci üye sıfatından ayrıldığımızı bir mektupla bildirdik. Yeni kurulan Avrupa Muhafazakar Reformcular grubuna üye olduk. Buraya gözlemci değil tam üye olduk. Bu iki gelişmenin de AB üyelik sürecimiz bakımından hayırlı olmasını diliyorum.
"AK PARTİ'NİN KÖKÜ SELÇUKLU VE OSMANLI'YA DAYANIYOR"
Kızılcahamam'da ifade etmiştim. Ak Parti kurulduğu günden bugüne kadar, yaptıklarıyla, vizyonuyla mevcut siyasi teorilerin, şablonların ve kalıpların sınırlarını aşmıştır. Ak Parti siyasetin teorisini yeniden yazmış, dünyada siyaset bilimine çok önemli yenilikler katmıştır. Avrupa'da muhafazakarlar da demokratlar da AK Partiyi kendilerine yakın buluyorlar. Sosyal demokratlar da güçlü sosyal devlet anlayışı sebebiyle AK Partiye üyelik daveti yapabiliyorlar. Bu Ak Parti'nin sınırları belli olmayan bir yapı olduğu anlamına gelmez. Ak Parti kökü ta Selçuklu ve Osmanlı'ya dayanan, Cumhuriyetle beraber yükselen bir hareketin kollarından biridir. Ak Parti köksüz bir parti değil, kökü çok derinlerde olan bir partidir. İlkeleri, sınırları, kırmızı çizgileri olan bir partidir. Ak Parti medeniyet tasavvuru olan bir partidir. Bizi anlayanlar, hadiseler karşısında nasıl tavır takınacağımızı da anlarlar.
Haber gücelleniyor...