Rusya’nın, Türkiye’nin Montrö Anlaşmasını ihlal ettiğine yönelik iddialarının sorulması üzerine Davutoğlu, Montrö Anlaşmasının 20. yüzyıldan 21. yüzyıla intikal eden, "en kararlı şekilde uygulanan" anlaşmaların başında geldiğini söyledi.
Montrö Anlaşmasının üzerinden iki dünya savaşı, soğuk savaş ve balkanlardaki krizler gibi birçok konu geçtiğini hatırlatan Davutoğlu, “Hiçbir zaman Montrö Anlaşması konusunda Türkiye üzerine düşeni yapmaktan geri durmadı, hem de harfiyen Montrö Anlaşmasına sadık kaldı” dedi. Davutoğlu, bu çerçevede Rusya’dan gelen açıklamalara Türkiye’nin mukabele açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı.
“Hiçbir şekilde Montrö Anlaşmasının ihlal edilmesine izin vermeyiz” diyen Davutoğlu, “Bu Karadeniz’de istikrar açısından da önemlidir, İstanbul’un ve boğazların güvenliği açısından da hayatidir” dedi.
Türkiye ve Rusya arasında bir gerilimden bahsetmek doğru olmaz
Davutoğlu, hiçbir ülkenin bu konuda herhangi bir tereddüte kapılmaması gerektiğinin altını çizerek, “Bu çerçevede Türkiye ile Rusya arasında bir gerilim ve krizden bahsetmek doğru olmaz. Türkiye, Montrö anlaşmasını uygular. Ukrayna ve Rusya'nın stratejik ortağı olarak da her iki ülke ile ilişkilerini sağlam bir zeminde yürütür. Kırım'da soydaşları olan ve Kırım'ın istikrarına önem veren bir ülke olarak da sürekli devrededir” diye konuştu.
Taraflar arasındaki karşılıklı güvene dikkati çeken Davutoğlu, AGİT gözlem heyetinin başına bir Türk diplomatı olan Ertuğrul Apakan’ın getirildiğini ifade etti. Davutoğlu, bu durumun Türkiye’nin tüm taraflar nezdinde taşıdığı itibarı gösterdiğini ve “Türkiye'ye olan güvenin yansıması” olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, “Rusya Türkiye'ye göz dağı veriyor” iddialarına ilişkin de bunların genelde basında yapılan yorumlar olduğunu söyledi. Davutoğlu bu durumu “Değişik çevrelerde Türkiye’nin komşu ülkelerle sürekli kriz içindeymiş gibi bir intiba oluşturulmaya çalışılması bazıları tarafından takip edilen bir politika” şeklinde nitelendirdi.
“Bu kadar kritik gelişmelerin içinden geçiyorsanız, bazen görüş ayrılıkları da olabilir” diyen Davutoğlu, şunları söyledi;
“Biz Rusyayla bu tür görüş ayrılıklarını konuşarak çözmeyi her zaman başarmışızdır. Görüş ayrılıkları olduğunda oturur konuşuruz. Kalıcı bir gerilime izin vermeyiz, bunu herkesin bilmesi lazım. Montrö anlaşması konusunda ise kimsenin şüphesi olmamalıdır. Türkiye Montrö anlaşmasını her zaman olduğu gibi titizlikle uygulamaya devam eder”
Enerji'de olumsuz bir gelişme beklemiyoruz
Rusya’nın Ukrayna krizinin ardından bölgede enerji naklini gündeme getirmesiyle ilgili Davutoğlu, bütün bu krizlerden bağımsız olarak Türkiye’nin enerji stratejisinin enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi yönünde "kararlı bir şekilde" ilerlediğini kaydetti.
"Türkiye’nin bu krizler olsun ya da olmasın enerji açığı olan ve kalkınmanın sürdürülebilirliği açısından enerji açığını kapatmak zorunda olduğunu" ifade eden Davutoğlu, bütün ihtimalleri gözeten bir yaklaşım sergilediklerini vurguladı.
Davutoğlu, “Nabucco dışında TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi) ve TAP (Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı) projelerinin tam da bu gerekçeyle geliştirilmiş projeler olduğunun" altını çizerek şöyle devam etti;
“Azerbaycan ile geliştirdiğimiz Kafkas enerji kaynakları dışında son dönemde ısrarlı politikalarımız sonucunda Kuzey Irak ile yürütmekte olduğumuz enerji görüşmelerinin taşıdığı önemi heralde şimdi herkes farketmiştir. Bu konuda bazen eleştiri yönlendirenler herhalde şimdi Türkiye’nin, hükümetimizin ne kadar öngörülü bir şekilde enerji kaynaklarını çeşitlendirme konusunda yol aldığını bir kez daha idrak edeceklerdir."
Davutoğlu, Türkiye ile Rusya arasında enerji işbirliğinin sadece doğalgaz alanında değil, nükleer alanda da olduğunu hatırlatarak, “Dolayısıyla Rusya ile olan enerji işbirliğimizin bütün bu gelişmelerden olumsuz etkilenmemesi için yoğun çaba sarfediyoruz. Bu anlamda da olumsuz bir gelişme beklemiyoruz” dedi.
Hiroşima, Suriye'de kimyasal silahlarla ölen çocukları hatırlattı
Nükleer Yayılmanın Önlenmesi ve Silahsızlanma Girişimi (NPDI) toplantılarında nükleer ve kitle imha silahlarının olmadığı bir dünya için 12 ülkenin dışişleri bakanları ve yetkilileriyle bir araya geldiklerini söyleyen Davutoğlu, “Bir kez daha birbirimize ve insanlığa söz verdik” dedi.
Davutoğlu, toplantılar öncesi yapılan atom bombası kurbanları etkinliklerinde Suriye’de yaşananları hatırladığını belirterek, şunları söyledi;
“Şu anda dahi Suriye’de kimyasal silahlarla geçen sene katledilmiş çocukların zihinlerimizde uyandırdığı görüntüler var. Hala muhtemelen o kimyasal silahların etkisiyle ölmekte olan çocukların Suriye’de varoluşu, bir kez daha insanlık olarak sorumluluğumuzu önümüze getirdi."
Suriye rejiminin son dönemde tekrar kimyasal silah kullandığına dair yoğun raporlar geldiğini kaydeden Davutoğlu, bu konuyu üç gün önce ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşmesinde ele aldıklarını belirtti.
Davutoğlu, bunların kim tarafından yapılırsa yapılsın insanlık suçu olduğunu vurgulayarak, “Hiroşima benzeri görüntülerin ortaya çıktığı bütün savaş suçları insanlık vicdanında yargılanmalı ve hak ettiği cezayı bulmalıdır” dedi.
“Biz ‘Global Zero’ denilen hiçbir kitle imha silahının olmadığı bir dünya için çaba sarfediyoruz” diyen Davutoğlu, “İlk aşamada kitle imha silahlarından arındırılmış bir Ortadoğu ve arındırılmış bölgeler oluşturulmasında kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu'nu duygulandıran hikaye
Hiroşima’da hem duygusal hem de uluslararası ilişkiler açısından yoğun temaslar yapıldığını kaydeden Davutoğlu, Hiroşima faciası olduğunda bir yaşında olan Sadako Sasaki adlı bir kızın sonradan lösemi olarak öldüğü ve ülkede atom bombası kurbanları ve barış ile simgeleşen hikayesini anlattı.
Davutoğlu, Sadako'nun lösemi hastasıyken origamiden bin tane turna kuşu yaparak kurtulacağına inandığını ve kızın 600 civarında turna kuşu yaptıktan sonra hayatını kaybettiğini ifade etti.
Nazım Hikmet’in de Sadako ile ilgili yazdığı şiirin o dönemde büyük yankı uyandırdığını belirten Davutoğlu, şiirden bazı mısraları dile getirerek, “Gençliğimizde Nazım Hikmet’i ilk okuduğumuzda en fazla etkileyen şiirlerdendi” dedi.
Davutoğlu, Hiroşima'nın bütün insanlığın vicdanında büyük bir yara oluşturan ve hiçbir zaman unutulmayacak bir olay olduğunu belirtti.
Japon mevkidaşı Kişida ile görüşmesi hakkında bilgi veren Davutoğlu, mevkidaşı ile bakanlıklar arası istişarelerin yapılmasına karar verdiklerini söyledi. Bu çerçevede iki yıllık bir eylem planı çıkaracaklarını dile getiren Davutoğlu, Türk-Japon Dostluk Üniversitesi’nin kurulması, Türkiye’de, Japon Kültür Merkezi, Japonya’da, Yunus Emre Kültür Merkezi açılması ve Ertuğrul filminin çekilmesi gibi birçok projenin ele alındığını kaydetti.
Davutoğlu, mevkidaşı Kişida ile Asya’da koordineli bir Asya stratejisi geliştirilmesi konusunda da mutabık kaldıklarını ve istişareleri artırarak sürdüreceklerini belirtti.
Meksika ziyareti
Japonya’dan Meksika’ya gideceklerini belirten Davutoğlu, burada MIKTA ( (Meksika-Endonezya-Güney Kore-Türkiye-Avustralya) girişiminin Gayri Resmi Dışişleri Bakanları Toplantısına katılacaklarını söyledi. Bu girişimin, dinamik ve yükselen ekonomilerden oluştuğuna dikkati çeken Davutoğlu, dünyanın bütün önemli bölgelerinden katılım olan bir oluşum olduğunu belirtti.
“Tüm girişimlerin içinde bulunmak Türkiye’yi küresel bir oyuncu yapmak bakımından önemli” diyen Davutoğlu, bu toplantının orta ölçekli ekonomilerin gelişmesi açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Davutoğlu, sonrasında Dominik Cumhuriyeti ve Haiti’ye de ziyaretlerde bulunacaklarını ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Dışişleri Bakanının bu ülkelerde temaslarda bulunacağını sözlerine ekledi.
Mevkidaşıyla görüştü
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Japon mevkidaşı Fumio Kişida ile bir araya geldi.
Davutoğlu, Nükleer Yayılmanın Önlenmesi ve Silahsızlanma Girişimi'nin (NPDI) 8. Bakanlar Toplantısı'na katılmak üzere geldiği Japonya'nın Hiroşima kentinde, Kişida ile görüştü. Davutoğlu, Kişida'ya misafirperverliği için teşekkür ederek, Hiroşima'da gördüklerinin kendisi için "unutulmaz hatıralar" olduğunu kaydetti.
"Dünyada herhalde insanlık vicdanı var ise bu vicdanın bulunduğu yer Hiroşima'dır" diyen Davutoğlu, "Dün gördüklerimiz ve dinlediklerimiz bizde derin izler bıraktı" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, "Böyle altın dönemini yaşayan Türk-Japon ilişkilerini geliştirmek konusunda iki dost bakan olarak atacağımız adımlar bundan sonra da geleceği belirlemek adına önem taşımaktadır. Japonya, Asya'nın doğu yakasında olmakla birlikte bizim komşumuz gibi yakın hissettiğimiz bir ülkedir" dedi.
Kişida da Davutoğlu'na NPDI toplantılarına gösterdiği destekten dolayı teşekkür ederek, Türkiye ve Japonya'nın bir yıl içinde üç zirve yaptığını ve iyi ilişkiler içinde olduğunu söyledi.