CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık olağan grup toplantısında Gezi eylemlerini ele aldı. Erdoğan'ı diktatör ilan eden Kılıçdaroğlu, sokaklarda terör estirenlere "Siz kazandınız. Recep Tayip Erdoğan kaybetti." sözleri ile destek çıkarken, bu gençler için "Sizler Mustafa Kemal'in çocukları oldunuz" ifadesini kullandı.
İşte Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satır başları:
- Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini biliyoruz. Türkiye'yi esir almak istiyorlar. Ama CHP olduğu sürece kimse demokrasinin önünde engel olamaz.
- Gezi Parkı olayının iki yönü var. Birinci yönü şu; 2010 referandumuyla başlayan 2011 kanun hükmünde kararnamelerle devam eden bir süreç Bu süreç içerisinde yargı siyasal iktidar tarafından tahakküm altına alındı. Parlamentonun üzerine gölge düşürüldü.
- Defalarca uyarmamaıza rağmen, bilinçli şekilde ben bildiğimi okurum anlayışını egemen kıldılar. Kendilerine yandaş sendikalar oluşturdular. yargıyı siyasallaştırdılar.
"TOPLUMU SUSTURMAK İSTİYORLAR!"
- Toplumu susturmak istediler. Tüm baskıları kurdular. Yandaş sendikalar oluşturdular. Ve öyle bir noktaya geldiler ki üçüncü evreye geçtiler. Sadece bir sendikadan örnek vermek isterim size. AKP döneminde üye sayısı yüzde 70 artan bir sendika var. Baskı kurarak, onları alıp burada konuşlanacaksınız, üye olmazsanız gereğini yaparım diyen anlayışı kabul etmeyiz.
- Bu süreç içerisinde hep Batı'ya gittiler. Biz demokrasiyi getirmek istiyoruz dediler. Takkiye kültürünü bilmeyen Batılılar da bunlara inandılar.
- Ve son süreç; Taksim Gezi Parkı, bardak damla damla doldu, Gezi parkı bardağı taşırdı. İnsanlar kendi kentlerine sahip çıkmak istediler. Gencecik çocuklar bunlar, umudumuz onlar. Ama bu çocuklara devletin acımasız yüzünü gösterdiler. Biber gazıyla, copla, hatta silahla, TOMA'larla, soparla üzerine yürüdüler.
"EN BÜYÜK PROVOKATÖR BAŞBAKAN'DIR!"
- O gencecik çocuklara saldırı yapıldı, Türkiye ayağa kalktı. Türkiye'yi öyle bir noktaya getirdiler ki yazarlar kendilerine oto sansür uyguladılar. Ve sonra bir başka sürece geldiler. Doğrudan sokaktaki vatandaşa mdahaleye geldiler. Ülke Başbakan'ı öyle bir noktaya geldi ki, kadınların kaç çocuk doğuracağına karar verir noktaya geldi. bunun üzerine zaten toplum patladı.
- Bizim uyarılarımız oldu provokasyonlara gelmeyin dedik. En büyük provokatör bu ülkenin Başbakan'ı dedik. Üç haftadır olaylar devam ediyor. Vekillerimiz polisle göstericiler arasına girdiler. Konuştular. Demokratik bir eylemi orantısız güçle sonlandırmayın dediler. Eski bir milletvekilimiz bir provokatörle kavga etme noktasına geldi.
ÜLKEYİ SAVAŞ ALANINA DÖNDÜRDÜ
- Ve öyle bir noktaya geldi ki, kendi ülkesini savaş alanına döndürdü. Polis takviyesi yapıldı. Şimdi asker de indirdi. İster polisinle gel, ister askerinle gel, ister yandaşınla gel. Eğer bu ülke özgürlük istiyorsa kim olursa olsun ona kulak kabartmalıyız. Demokrasi istiyorsa tüm kurallarıyla yaşama geçirmeliyiz.
- Benim oyum yüzde 49, benim sözüm geçer. Senin oyun gerçekte yüzde 49 değil ama. Sen oy hırsızlığından nemalanıyorsun. İnsanlar bir parça ahlak kırıntısı bekliyorlar. 11 yıldır iktidardasın, 11 yılın sonunda bir diktatörümüz var artık. Diktatörün ustası, demokrasinin çırağı bile olamadı bu.
- Olay sadece bununla kalsa ama itibar kaybeden bir Başbakan var. Türkiye'nin itibarı ile Erdoğan itibarı ilk kez dünyada ayrıştı. Türkiye'nin itibarı arttı. Kürüsel gençlik artırdı bunu. Türkiye 20 gün içeirisnde farklı bir noktada artık. Dünya yeni Türkiye'yi gördü.
- Polis gücüyle asker gücüyle TOMA'larıyla silahlarıyla, sopalarıyla bu ülkenin üzerine gidiyorlar. Günümüz dünyasında zorbaların itibarı yoktur. Zulme karşı direnenlerin itibarı vardır.
- Bir kenti kendi yandaşlarına peşkeş çekenlerin itibarı yoktur dünyada. Halka zulmedenlerin itibarı yoktur. Zulme karşı direnenlerin tiibarı vardır dünyada. Günümüz dünyasında kaba kuvvet kullananların itibarı yoktur, aklını zekasını kullananların itibarı vardır. 90'lı yıllarda doğan çocuklarımız bizim çocuklarımız, bizim umutlarımız size sahip çıkmak en başta benim ve tüm annelerin görevidir.
"O ANNELERİN HÜRMETLE ELLERİNDEN ÖPÜYORUM!"
- Hiç bir anne çocuğunun saçının teline zarar gelmesini istemez. O nedenle o anneler Taksim'e geldiler. Hepsinin ellerinden hürmetle öpüyorum. O çocukları zalimlere yedirmeyeceğiz. Diktatörün hırpalamasına izin vermeyeceğiz. Bizim vekillerimiz hastanelerde onları ziyaret ettiler. Sorunlarına sahip çıktılar. O çocukların masum eylemlerine hepimiz saygı duymalıyız.
"DİKTATÖRÜN 'BEN'LERİ VAR"
- Ben ben ben, benim benim benim... Benim valim, benim polisim, benim vekilim... Devlet yok, millet yok. Diktatörün ben'leri var. O gençler al şu ben'leri başına çal dediler. Olaylar büyüdü bir suçlu bulmak lazım. Bana haksız komplo kuruyorlar dedi. Kim? BBC, CNN İnternatonal, Amerika, Fas, Tanzanya... Herkes komplo kurmuş meğer.
- Ama arkasından cinler periler de devreye girdi. Efendim işte kabahat bunlarda, şu gençler yok mu geldiler korku duvarını yıktılar, bu gençleri birileri tahrik etti. Onlar dediler. Bunu söyleyen adam, konuşmasında 30 yaşındaki bir sanatçıyı milyonlara hedef olarak gösteriyor. Baktı ki onlara diş geçiremiyor.
- Onlar çünkü bunun gerçek yüzünü gördüler. Şimdi inanın işte bu diktatördür. O kadar ki, şimdi kimi suçlayacak. E en iyisi ben CHP'yi suçlayayım. Hayatı yalan üzerine kurulmuş. Hatta bunların bir bakanı var; biz uzay gemisi yapacaktık, bu olaylarla engellediler demiş. CHP demokrasiyi savunan partidir.
Camide içki içtiler; İmam söyledi yahu. Temiz süt emmiş derler ya. Yok diyor kardeşim, ne içkisi. Herifin söylediğine bakın. Hiç ahlak yok mu sende? Gerçekten vicdanım isyan ediyor.
Dedim ki sen ne Menderes'in ne de Özal'ın tırnağı olamazsın. Dün ağzına gelen herşeyi söyleyeceksin. Bugün onların mirasından devşirme yapacaksınız. 15 Ocak 91'de Turgut Özal için diyor ki; Şuanda Tükiye'nin başında olanlar biz baba değiliz diyor. Sen bu memlekete baba değilsen azledileceksin. baba değiller bunlar ama ABD'nin uşağı. Tabi uşaktan baba olmaz.