CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç yine gündemde. Meclis Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'e yönelik sözleri büyük gürültü kopardı. Depremin artçıları da şiddetli oldu. AK Parti Tokat milletvekili Zeyid Aslan, üzerine yürüdüğü Genç'e, Meclis stenograflarının konuşmaları yazarken yüzünü kızartan sözler sarf etti. Meclis'te son bir haftadır yaşanan tartışmalarda yine anneleri, eşleri, kızları üzen hakaretler, küfürler havada uçuştu.
Kamer Genç geçen hafta Meclis'te Fatma Şahin'e ''Atatürk'ün getirdiği bu devrimler, kadınlara sağladığı haklar olmasaydı, işte siz de bilmem hangi tarikat mensubu bir vatandaşın, bilmem kaçıncı karısı durumuna düşerdiniz." demişti.
Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a verdiği röportajda Fatma Şahin'in şahsını kasteden, ona hakaret amaçlayan bir kastım yoktu. Yanlış anlama var." dedi. Eşiyle birlikte görüntü veren Kamer Genç, siyaseti bırakacağı tarihi de açıkladı.
''KÖTÜ NİYET YOK YANİ!''
Kötü niyetim yok. Atatürk bu devrimleri yaptığı için Fatma Şahin de tek eşli bir beyin eşidir. "Niye Atatürk'e bu kadar kem gözle bakıyorsunuz?" demek istedim. Fatma Şahin benim bakanlık binasının kimden kiralandığıyla ilgili birinci soruma cevap vermemek için '"Vay efendim sen nasıl bana bunu sorarsın!" Ben de o sırada orada tahrik edince AKP grubu üzerimize yürüdü. Sonradan duydum, bakan içeride ağlamış.
''ÖZÜR DİLEMEM İÇİN İMKAN TANINMADI''
Ama bakan da olsa sonuçta bir kadını sözlerinizle ağlatmışsınız.
Ağlatacak bir şey söylesem özür dilerim. Ben hanımlara büyük saygı duyuyorum. O kadar büyük saygı duyuyorum ki. En büyük saygıyı eşime duyuyorum, sonra kızım var. Ayrıca ben kadının değerini bilen bir insanım. Kadın anadır. Çağdaş olursa yetiştireceği çocuk da iyi evlat, millete iyi bir insan olur.
Ama "Bilmem kaçıncı şeyhin kaçıncı karısı olurdunuz'" lafı her kadını üzer.
Fatma Şahin'in de bundan çok rahatsız olabileceğini hiç mi düşünmediniz? Benim öyle bir niyetim yok. En azından o kadar kavgaya gerek yok. Bana diyebilirdi ki "Sizin bu lafınız beni üzdü". Ben de özür dilerdim. Ama bana o imkanı tanımadı.
''ÖZÜR DİLERDİM''
Tanısaydı özür dilerdim. Tamamen tahrik çünkü ben AKP'nin bütün yolsuzluklarının üzerine gidiyorum.
Sonra niye özür dilemediniz?
O imkanı tanımadı ki. Eğer "Lafın bana dokundu. Ben bunu kendime hakaret algıladım" derse, "Özür dilerim" derim. Ben o anlamda söylemedim, Osmanlı devletindeki kadın profilini söyledim. Benim kadınlara karşı büyük saygım var. Ben lafımın öyle bir anlam yaratacağını düşünemedim. Eğer o, "Ben böyle anladım, üzüldüm" diyorsa kendisinden özür dilerim. Bir kadını incitmek bana kendim incinmişim kadar zor gelir.
Eşiniz artık siyasi hayatınıza devam etmenizi istemiyor herhalde...
İstemiyor tabii. "Hayatın gidiyor" diyor. Ben zaten aileme hiç zaman ayıramadım. Kadıncağız her zaman huzursuz. "Acaba ne zaman öldürecekler?" diye. Bir defa halk beni seçmiş, menfaatimi düşünerek şimdi çekilemem.
''BU DÖNEM BIRAKBİLİRİM''
Eşiniz, "bırak artık bu siyaseti" demiyor mu?
O devamlı istiyor bırakmamı. Ama ben kendime göre bunu seçmişim.
Bu son dönem olabilir yani?
Evet. Ama bakıyorum, parlamento hukukunu bilen çok az insan var. Bir de memleket bu kadar hor kullanılırken birilerinin çıkıp orada bunu gür sesle söylemesi lazım. Söyleniyor belki ama benim tarzımda söylendiği zaman halkta daha fazla yansıma yapıyor.