CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında gündeme ilişkin konularda milletvekilerine açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, bir uyuşturucu davasındaki ifadelere dayanarak açıkladığı belgelerle "Siz Suriye’ye silah sevkiyatı yapıyorsunuz, Türkiye’de üretiyorsunuz, jandarma kontrolünde gönderiyorsunuz" dedi.
İşte konuşmasından satırbaşları:
-Olabildiğince kısa konuşacağım. Yeni bir iklim var. Eğer iyi çalışırsak, halka gidersek, halkın sorunlarını dinlersek emin olun bu halk bizi baştacı yapacak. Neden? Kul hakkı yemiyor, yolsuzluk yapmıyor, yalan söylemiyor, yandaşlara ihale vermiyor, temiz siyaset yapmak istiyoruz.
- Öğretmenler bizim umudumuz. Uygarlık öğretmene verilen değer ile ölçülür. Çocuklarımızı, geleceğimizi öğretmenelere emanet ederiz. Sadece okulda mı, hayır yaşamın bütününde yapılacakları öğretmenden öğrenir. Diyojen öğretmenlikten daha şerefli bir meslek yok demiş. Bu kadar önemli.
- Geçenlerde 24 Kasım öğretmenler günüydü. Sorunları var. Demokratik bir ülkede insanlar sorunlarını yürüyüş yaparak dile getirir. 24 Kasım'da da öğretmenler sokağa çıktı. Anayasal haklarını kullanıyorlar. İktidarın ilgisizliğini anlatacaklar. Ne oldu? Önce tomalar. sonra polis jopu. Bu Türkiye'nin ayıplı tarihidir. Ne yapıyorsunuz siz. Efendim demeç veriyor... Hz Ali Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum demiş. E ne yapıyorsunuz siz. madem bunu biliyorsun. Öğretmene verilen önemi gösteriyor bu. Sen ne yapıyorsun. Seni adam etmeye çalıştılar değil bir harf öğretmek. Sen güvenlik güçlerini seferber ettin. Öğretmenin kölesi olmadın, öğretmeni köle etmeye kalktın.
- Ataması yapılmayan binlerece öğretmen var. Atama bekliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığının 127 bin öğretmen kadrosu boş. Vekiller ile yürütüyorlar. En büyük katkıyı onlar yapıyor. Ama siz, acımasızca dövüyorsunuz. Öğretmeni itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
"ŞOFÖRÜN İFADESİNİ OKUYUORUM"
- Bir uyuşturucu davası. Takip ediyoruz. Uyuşturucu sanılan kamyondan silahlar çıkıyor. Silahlar Konya’da temin ediliyor. Size yakalanan şoförün ifadesini okuyorum. Şoförün ifadesi: Ben bu malzemeleri 2 kez Reyhanlı’ya gidip teslim ettim. Zaten oraya girebilmek için jandarma kontrolünde geçiyordum. Aracı aramadılar, bakmadılar. O araç ile konuştular. Sonra o karakol binasının 200 metre ötesinde çevrili bir alana yükü boşalttım. Hepsi sarılı bir şekilde idi.
"BU BİR SUÇ BELGESİDİR"
- Bu bir suç belgesidir. Siz Suriye’ye silah sevkiyatı yapıyorsunuz, Türkiye’de üretiyorsunuz, jandarma kontrolünde gönderiyorsunuz. Türkiye’yi şamar oğlanı olan ettiler. Ama şamar oğlanı olan TC. değil, şamar oğlanı olan TC’nin başındaki adamdır
Mısır’dan büyükelçimiz kovuluyor. Kitle imha silahlarının üretilmesinin önüne geçiliyor Cenevre’de. Bu güzel bir olay. İran diplomasisini kutlamamız gerekiyor. Bu bölge önemli bir bölgedir. Bu bölgede bütün ülkelerin dostluğa ihtiyacı vardır. Acılar da vardır ama 21. Yüzyılda bu bölgede ortak barışın seslendirilmesi gerekiyor. Eylül 1980 hepimizin belliğinde olan bir tarihtir. Ağır bedellerin ödendiği bir tarihtir.
- Sadece bizim mi binlerce insanın canı yandı. 650 bin kişi gözaltına alındı. 230 bin kişi mahkemelerde yargılandı. 50 kişi asıldı. Erdal Eren’in yaşını büyüttüler ve öyle idam ettiler. Yüzlerce kişi ya faili meçhule gitti hayatını kaybetti veya işkencelerde öldürüldü. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. Sakıncalı diye 10 binin üzerinde fişlediler.
- Maliye bakanlığında, bir arkadaşım vardı ikimiz de oda başkanıydık. Yurtdışına gitmesi gerekiyordu. Ama o dönemin paşaları o arkadaşı sakıncalı gördüler. Neden? Mülkiyede okurken hüviyet kontrolü yapıyormuş. Odama geldi çocuk gibi ağladı. Hiç unutmuyorum. “Kemal dedi ben bu ülke için babamı şehit ettim. Babam kore’de şehit oldu, ben görmedim dedim. Pek çok uluslararası anlaşmaya başkanlık yaptım dedi. Şimdi ben yurtdışına gideceğim beni sakıncalı buluyorlar” çok ağır dramlar yaşandı.
"SADECE BİR GRUBA DOKUNULMADI"
- DGM’yi kurdular, YÖK’Ü kurdular. Siyasi parti yasasını çıkardılar. Yüzde 10 eseçim barajını getirdiler. Bütün bunlar olurken sadece bir gruba dokunulmadı. Adı olan AKP olmayan AKP yandaşları. Onlara hiç kimse dokunmadı. Onlar sadece alkışladılar. 11 yıldır iktidardalar. Hiçbirisi 12 Eylül darbesinden
- İhbar ettiler, muhbir görevini zaten seviyorlar. O işin uzmanı onlar. 12 Eylül ürünüdür Adalet ve Kalkınma Partisi. Sözde hesaplaşmak için bir dava açıldı. İki kişi, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya. Faili meçhulleri araştıralım dokunmayın ona diyorlar. Seçim barajını kaldıralım, olmaz. 12 Eylül ürünüler. Arada bir farkı var. Birisinin apoletleri yok, birisinin apoletleri yok. birisi yaptı, diğeri aynen devam ettiriyor. Anayasayı değiştirmezseniz 12 Eylül ile hesaplaşamazsınız. YÖK’ü kaldırmazsanız hesaplaşamazsınız. Lider suntasını kaldırmazsanız hesaplaşamazsınız.
- Anayasayı değiştirelim, hay hay gel kardeşim değiştirelim. Önce şunu düşündü, bak biz anayasayı değiştirecektik ama CHP karşı çıktı diyecekti. Darbe hukukunu istemiyoruz. Şaşırdılar tamam dediler, oturduk masaya. Masaya oturduk anayasaya görüşülüyor. Daha birinci ayını doldurmadan başkanlık sistemini getireceğiz dediler. Neden? CHP’liler kızar masayı terk eder. Getir kardeşim, ben bunu bu kurulda görüştürmem. Ve görüştürmedik. Baktı CHP yine masadan kalkmıyor. Efendim 48 madde üzerinde uzlaşıldı, 60 madde üzerinde. Çek başkanlık sistemini belki çok maddede uzlaşacağız. Hayır çekmek diyor.
"MASADAN KAÇTI"
Sonuna ne oldu? Bu darbeciler baktılar ki bu CHP kendi bildikleri CHP değil. En iyisi Cemil Çiçek aracılığı ile biz masadan tüyelim. Burhan Kuzu hatta Obama’ya biraz üzüldü. O başkanlık sistemiyle nasıl ABD’yi yönetiyorsun diye. Bizde ise diktatör olacaktı. Sonunda baktı ki o da olmuyor. Ve masadan kaçtı.
- Bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Sivil bir anayasa, özgürlükçü bir anayasa, çağdaş bir anayasa yapmak istiyorsanız adresiniz bellidir. Adres Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Cemil Çiçek de nasıl kaçacak? O da bir formül buldu. Şöyle diyor “Meclis Başkanı olarak bu benim görevim değil. ayrıldım gitti” diyor. Yahu bu senin görevin, eğer ayrılacaksan TBMM Başkanlığı’ndan ayrıl, ben de seni kutlayacağım.
- Bu arada güzel bir şey daha oldu. Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç devreye girdi. Güzel bir cümle kurdu. “Ben doğrusu kendimizi evlenme vaadiyle kandırılmış insanlara benzetiyorum” diye.
- E gözünü sevdiğim değerli yargıcım, sen AKP’nin seni kandırdığının yeni mi farkına varıyorsun? Emekliyi kandırdı, memuru kandırdı, öğretmeni kandırdı, ayrıca döndü, elbette seni kandıracak. Adamın zaten isteği o, arzusu o. Anayasayı değiştirmek istemiyor ki, anayasayı değiştirme rolünü üstleniyor. Biz masaya oturunca baktı ki CHP kalkmıyor, boyaları döküldü.
MISIR
- Malum Mısır'da darbe oldu. Darbeyi ilk eleştirenlerden biri benim. Demokrasi isteyenlerin sesi kısıldı demiştim. Mısırlı daha fazla özgürülük, daha fazla demokrasi istiyordu. Dış işlerini teslim ettiğiniz adamla bu iş olmaz demiştim. NE yaptılar Mısır Halkını düşman ilan ettiler. Bütün Mısırlıların ortak kanaat önderi, el-Ehzer Şeyhi'ni lanetledi Erdoğan. Sen kimsin de bir başka üniversitenin rektörünü lanetleyeceksin. Nereden alıyorsun bu yetkiyi. Bu ülkenin yıllar yılı elde ettiği kazanımı nasıl çöpe atabilirsin. Mısır politikası iflas etti. Tıpkı Suriye gibi. Şimdi Irak'ı onarmaya çalışıyorlar. Bizim sayemizde. Mısır'da da öyle oldu. 2 arkadaşımızı gönderdik. Mısır ile Türkiye halkı kardeştir diyin. İktidara kızıp Türkiye halkına kızmasınlar dedik. Çünkü biz CHP'yiz. Klikçi, mezhepçi değiliz. Türkiye'yi de Mısır'a da kucaklarız. Bizim arkadaşlaırmız gitti, büyükelçiyi geri gönderdi bizimkiler. Ama aynı şekilde devam ediyorlar.
- Size dışişleri bakanını anlatan bir örnek vereyim. Genel Başkan yardımcımız bir önerge veriyor. Ahmet Davutoğlu imzasıyla şu yanıt geliyor: Mısırla sağlam bir hukuki zemine dayanan ilişkimiz var. Türkiye-Mısır işbirliği konseyi sayesinde anlaşmalara devam etmektedir. Ne zaman 14 Kasım 2013. Bunu imzalayıp gönderiyor bakan. Üzerinden 10 gün geçmeden büyükelçiyi istenmeyen adam ilan ediyorlar. Stratejik Derinlik diye kitap yazmış. Bu yanıt emin olun Stratejik Rezilliği ortaya çıkarmıştır. Mısır'da ne olduğunu bile bilmiyor.
- Bir uluslararası ilişkiler öğrencisine sorun. Önemli ülkeler hangileri ortadoğu'da diye... Mısır der, Suriye der, İsrail der... Mısır'da büyükelçimiz var mı? Yok. Suriye'de? Yok. İsrail'de? Yok... Sevsinler senin stratejik derinliğini...
- Bunlar olurken sen Rabia işareti yapıyorsun. Neden? Mısır'da darbe oldu ondan. Sudan'da da darbe yapıldı. El beşir darbe yaptı, binlerce kişiyi öldürdü. Bu ne yaptı? Kırmızı halı serdi Türkiye'ye çağırdı. Hani darbecilere karşıydın? Amigoluğu bırak. Elini göstereceksen ellerinle yüzünü kapat da utancını gizle bari.