Bir önceki kampın son gününde de yine Esed'i hedef alan Erdoğan, bu sefer 'Yezid' ifadesini kullandı. Kampın kapanış konuşmasında Kerbela'dan örnekler veren Erdoğan, "Suriye'nin her köşesinde her gün her an adeta mini bir Kerbela yaşanıyor, Şam'daki Yezid kendi halkına, kendi vatandaşına her gün yerden ve gökten ölüm gönderiyor." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Kızılcahamam'da gerçekleştirilen 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış konuşmasında Hicri Yılbaşı'na değindi. Erdoğan, "Yarın ülkemiz ve İslam coğrafyası son derece önemli bir günü idrak edecek, Muharrem ayının biri olması hasebiyle hicri yılbaşını kutlayacağız. Hicri 1435 yılına girerken bu yeni yılın ülkemiz, milletimiz tüm, İslam coğrafyası için hayırlara vesile olmasını özellikle de mazlumlar için kurtuluşun necatın refah ve huzura hicretin kapılarını aralamasını Allah'tan niyaz ediyorum." dedi.
Muharrem ayı ile birlikte önemli bir yıl dönümüne daha erişileceğini belirten Erdoğan, "O yıl dönümünde ellerimizi semaya açmak suretiyle hayırlı olmasını dileyeceğiz. Miladi 680 yılında hicri 10 Muharrem 61 ayında Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt Kerbela'da önce susuzluğa mahkum edilmiş ardından tarihin en acı katliamı gerçekleşmiş o mübarek insan, Hz. Peygamber'in arşın küpelerinden biri olarak vasıflandırdığı Efendimiz Hz. Hüseyin ve ailesi şehit edilmişti. Allah'ın selamı bereketi Hz. Hüseyin Efendimiz'in onun ailesinin ve Ehl-i Beyt'in üzerine olsun. Rabb'im inşallah bizleri onların şehitliğine şahitliğine mazhar eylesin." şeklinde konuştu.
Oruç tutacaklar için de temennilerini dile getiren Erdoğan, "Bu arada Alevi vatandaşlarımızın tutacakları Muharrem oruçlarının kabulünü niyaz ediyorum, tabi Sünni kardeşlerim oruç tutmaz diye bir şey, yok aynı şey Sünni kardeşlerim için de geçerli, tüm oruçları kabul eylesin. Rabb'im sofralarındaki bereketi, milletçe aramızdaki muhabbeti artırsın diliyorum." diye ekledi.
"KERBELA'YI ANLAMAMIŞLAR"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber Efendimiz'in torunu olarak, Ashab-ı Kiram'ın bir büyüğü olarak, Ehl-i Beyt'in bir mensubu olarak hepimiz için örnek bir şahsiyetti. Hayatı, yaşam tarzı, sözleri, öğütleri hepimiz için bugün de rehberlik yapıyor, bugün de yolumuzu aydınlatıyor. Ancak Hz. Hüseyin'in yaşamı kadar şehadeti de bizlere çok önemli, hem de hiç unutulmayacak dersler verdi. Kerbela faciasının üzerinden 1374 yıl geçmiş olmasına rağmen Kerbela'nın tam olarak anlaşılmadığını, Hz. Hüseyin'in şehadeti tercih ederek vermek istediği mesajın hala tam olarak alınmadığını görüyor ve bu eksikliğin acısını tüm coğrafyamızda yaşıyoruz. Hz. Hüseyin bize haksızlık karşısında eğilmenin zillet, esaret, onursuzluk olduğunu öğretti. Hz. Hüseyin bize haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytan olduğunu öğretti. Hz. Hüseyin bize onurlu bir ölümün yani şehadetin onursuz bir duruştan, onursuz bir teslimiyetten ve boyun eğişten çok daha değerli olduğunu öğretti. Ama şu hususun altını da özellikle çiziyorum. Hz. Hüseyin Kerbela'da inandığı dava uğruna başını verirken bize kardeş kavgasının ne kadar büyük bir acı, ne kadar derin bir yara olduğunu da öğretti. Hz. Hüseyin'in şehadetinden, Kerbela faciasından intikam, öfke, nefret, husumet, ayrışma çıkaranlar, kardeş katlinin caiz olduğu sonucunu çıkaranlar Hz. Hüseyin'i anlamamıştır, Kerbela'yı anlamamıştır, Ehl-i Beyt'i hiç anlamamıştır. Hz. Hüseyin kahramanca ruhunu teslim ederken arkasında bir tefrika bırakmayı değil, kesinlikle ve kesinlikle kanla yazılmış bir ders bırakmayı temenni ediyordu."
"KATLİAM YAPANLAR PEYGAMBER MESAJINI AYAKLAR ALTINA ALMIŞTIR"
Erdoğan, ardından bugün Ortadoğu coğrafyasına yaşanan acılara değindi: "Bugün başta Irak ve Suriye olmak üzere mezhep taassubundan yola çıkarak kardeşine kasteden herkes en başta Hz. Hüseyin'in aziz hatırasını çiğnemiştir. İster Sünnilerin ister Şiilerin olsun herhangi bir camide ibadet eden masum Müslümanlara hatta çocuklara kasteden herkes Hz. Hüseyin'in değil hiç tartışmasız şekilde Yezid'in yanında yer almıştır. Sadece camilere değil başka dinlerin ibadet yerlerine, sadece Müslümanlara değil başka dinlerin mensuplarına, insana kasteden yani insana kasteden, Hz. Hüseyin'in, Ehl-i Beyt'in ve Hz. Peygamber'in mesajlarını ayaklarının altına almıştır. Kalbinde hardal tanesi kadar inanç olan birisi için Kerbela'da ortaya çıkan acı ders yeterli olması gerekir, kalbinde susam tanesi kadar insaniyet olan birisi için Kerbela'da yaşanmış facia ibret olarak yeterlidir. 1374 yıl önce yaşanan Kerbela faciasının ardından bugün geniş coğrafyamızda yaşanan yeni Kerbelalar içimizi acıtmakta, yüreğimizi sızlatmaktadır."
"HZ. HÜSEYİN'İN YÜZÜNE NASIL BAKARIZ?"
Suriye'de iki yıldır devam eden çatışmalarda 130 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, 7 milyondan fazla insanın evini terk etmek zorunda kaldığını, şu anda 600 bini aşkın insanın Türkiye'de sığınmacı olarak yaşadığını belirten Erdoğan, "Gurbete gidenler ayrı bir acı yaşıyor, Suriye içinde kalanlar ayrı bir acı yaşıyor. Suriye'nin her köşesinde her gün her an adeta mini bir Kerbela yaşanıyor, Şam'daki Yezid kendi halkına kendi vatandaşına her gün yerden ve gökten ölüm gönderiyor. Şimdi birileri çıkmış bize 'susun' diyor, 'konuşmayın' diyor 'görmeyin duymayın hissetmeyin' diyor. 'Ya kalsın' diyor. Allah aşkına susarsak, görmezsek, duymazsak, oradaki acıyı yüreğimizde hissetmezsek yarın biz Hz. Hüseyin'in yüzüne nasıl bakarız? Bizim her meselede safımız bellidir, biz tarihimiz boyunca hiçbir zaman Yezid'lerin tarafında olmadık, bundan sonra da Yezid'lerin tarafında olmayacak, Hz. Hüseyin'in safında yer almaya devam edeceğiz." dedi.
"RABİA İŞARETİ DÜNYANIN HER YERİNDE HAKSIZLIĞA DUR İŞARETİDİR"
Yaşanan acıların bir Şii-Sünni çatıması değil bir halk ve batıl çatışması olduğunun altını çizen Erdoğan, "İşte Mısır'da da farklı bir acıyı yaşıyoruz. Mısır'da da kardeşin kardeşe kastettiğini, kardeşin kardeşi acımasızca katlettiğini görüyoruz. Hak ve hukuk arayışlarının silahla karşılık bulduğuna üzülerek şahitlik ediyoruz. Mısır'ın meselesi sadece Mısırlı kardeşlerimizin değil insanlığın meselesidir. Bu Rabia işareti sadece Mısır halkının haklı davasının işareti değildir. Bu Rabia işareti dünyanın her yerinde artık haksızlığa dur işaretidir. Bu Rabia işareti dünyanın her yerinde zulme, baskıya, ölümlere, katliamlara yeter işaretidir. Bu Rabia işareti artık dünyanın her yerinde darbeye dur işaretidir." şeklinde konuştu.
"BİTARAF OLAN BERTARAF OLUR"
Türkiye olarak safına bakmadan, inancına bakmadan, etnik kökenine, dinine bakmadan, derisinin rengine bakmadan, özellikle de mezhebine bakmadan dünyanın her yerinde sadece ve sadece hakkı savunmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz bîtaraf olamayız. Bîtaraf olan bertaraf olur. Bunu böyle bilmemiz lazım. Her zaman hakkın yanında olduk, haklının yanında olduk yine olacağız. Eğer bugün Mısır'da oyları hiçe sayılan, kendilerine darbe yapılan Tahrirdekiler olsaydı Türkiye tereddüt etmeden onların haklarını savunacaktı." sözlerini kaydetti.