Türk futbolunun son 15-20 yılına baktığımızda hafızamıza ismi kazınmış futbolcuların sayısı bir elin parmakları kadar az.
Hakan Şükür, Rıdvan Dilmen, Tanju Çolak derken, son dönemde de Arda Turan akla geliyor. Bu yıldız futbolculardan bir tanesi de şüphesiz Sergen Yalçın. O Türk futbolunun Maradonas'ıydı. Yeteneğini zekasıyla kullanmasını bilen ender futbolculardan biriydi. Belki de Türk futbol tarihinin en teknik futbolcusu.
Malesef futbol borsasımız, süper bir yeteneği dünya futbolunda tedavüle koyamadan, Sergen'in futbol oynama yaşı geçti.
Türk futbolu belli bir sisteme oturmadığından olacak, yetenekler çoğu kez tesadüfen farkedilip,sahaya sürülür. Onun da şansı yaver gidip elinden tutan olursa, şöhret basamaklarıyla tanışır. Ama sadece yurt içinde. Nedense dünya futbolunda prim yaptıramayız.
Çok iyi hatırlıyorum, Dünya 3. sü olduğumuz 2002 dünya kupasında Hasan Şaş'a hayran kalan futbol otoriteleri, "Siz bu Hasan Şaş'ı bu zamana kadar nerede sakladınız" dediler ama Şaş, Dünya Kupası'ndan sonra yine kayboldu.
RÜZGAR FIRTINAYA DÖNDÜ
11 maçta 8 puan toplayabilen Gaziantepspor, Sergen Yalçın ile 4 maçta 12 puan topladı. Bu başarıda en büyük faktörlerden birisi de , Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in önderliğinde, Gaziantep Valisi, Belediye Başkanı ve iş adamlarının gerçekleştirdiği operasyon.
Kendilerine "Yeni Çalışma Grubu" adını veren bu ekip, Kulüp Başkanı İbrahim Kızıl'a, artık misyonunu tamamladığını ifade ederek, olağanüstü kongreye gitme çağrısında bulundu. Kızıl'a kulüpten alacakları ve borçlar konusunda garanti verdiler.
Futbolculara ise 700 bin lira prim ödemesi yapılarak, peş peşe gelen galibiyetlerin fitilini ateşlediler.
Daha sonra da 12 Ocak 2014 tarihinde olağanüstü kongre kararı alındı.
"Yeni Çalışma Grubu" Süper Lig'deki Sergen rüzgarını fırtınaya çevirken, bütün kulüplerimize şu önemli mesajı verdi.
"Yönetim, teknik direktör ve futbolcular üçlü sacayağının birer direği gibidir. Bunlardan biri kırılırsa, üzerinde pişen yemek devrilir."
Sergen Yalçın'ın yakaladığı bu başarının daha yükseklere tırmanması en büyük dileğimiz. Futbolcu olarak yaşanmayan yurtdışı serüveni, umarım teknik direktör olarak yaşanır. Neden olmasın?